Merakla beklenen yeni kabine belli oldu, hangi isimler hangi bakanlıkların başına geçecek sorusu cevap buldu. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kabinede yer alacak bakanları açıkladı. Kabine toplumun her kesiminde olumlu karşılandı ve büyük beklentilere yol açtı. Kabineye baktığımızda her bölgeye hitap eden ve her bir bakan kendi alanında işin ehli ve teknik bilgiye sahip ‘’Türkiye Yüzyılı‘’ için yepyeni bir kadro, yeni heyecan ve yeni dinamizm demek.

Şimdi sıra çalışma ve hizmet etme zamanı. Teşkilatlanma zamanı, ekip olma birlikte mücadele etme zamanı. Adama göre mevki değil, mevkie göre adam atama zamanı. Hedeflere ulaşmada görevlerin ve beceriklilere ve en layık olanlara verilmesi dikkat edilmesi gereken en önemli husustur. Bürokrasi ve idarecilikte ihtiyaç olacak personellere görev vermede, değişime uyum sağlayan, sorumluluk almasını ve kriz yönetimini iyi bilen halka hizmeti dert edinen sadık ve becerikli olanlar tercih edilmelidir. Devlet işleri mühim, hal vahimdir. Nicelik değil nitelik önemlidir.

Devleti bir insan vücuduna benzetirsek: Devlet başkanı onun başı, bakanlar bu vücudun kalbi, yöneticiler ayaklar,  diğer bütün organlarını bu vücudun kollarını olduğunu farz edersek, adalet ise bu bedenin ruhudur. Ruhsuz beden nasıl olursa adaletsiz devlette öyle olur. Sözün özü başarılı olmak istiyorsak yeni kabinede ki her biri bakan kendi kurumuna bir ruh getirmelidir. Herkes işini küçümsemeden en iyi ve en adil şekilde yapmalı ve sorumluluk alarak hedefleri istikametinde yürümelidir. Hedef belirleme ve işine odaklanmayı, görevini ve sorumluluğunu en iyi şekilde yapmanın neleri getirebileceğine bir örnek verecek olursak:

Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyübi küçük bir çocukken marangoza gider. Marangoz ahşap bir minber üzerinde çalışmaktadır. Minik Selahaddin sorar; "Ne yapacaksın bu minberi?"

Cevap verir marangoz. "Mescid-i Aksa'ya koyacağım.

"Selahaddin şaşırır. "Kudüs yıllardır haçlıların elinde, nasıl koyacaksın?" Marangoz çalışmaya devam ederken cevap verir.

"Ben marangozum, benim işim minber yapmak.

Bir gün bir Selahaddin çıkar, Kudüs'ü alır, ben de minberi koyarım."

Aradan yıllar geçer, marangoz çoktan ölmüştür.

Selahaddin Eyyübi Kudüs'ü alır ve marangozun yaptığı minberi Mescid-i Aksa'ya koyar.

Bugünkü minber, o marangozun yaptığı minberdir.

O günlerde oralarda kim bilir kaç marangoz vardı ama sadece o marangozun hayalleri bu kadar büyüktü.

Selahaddin Eyyübi gibi Kahraman olmayabilirsiniz. Ancak ne iş yaparsanız yapın, en doğru şekilde ve en iyisini yapın. İşinizi asla küçümsemeyin. Bir gün bir Selahaddin çıkar, Kudüs'ü kurtarır. Ekonomik kaygı biter, yerli uçağımızda olur uzayda yerimizde. Hep birlikte kardeşçe de yaşarız. Siz üzerinize düşeni yapın yeter.

Gemisini yürütmek isteyen yelkenlerini rüzgâra göre ayarlar. Coğrafya kaderdir keder değil. Bu kadim bereketli topraklar diyor ki: Birlik olun siz size yetersiniz, üzerimdeki söz sahibi de sizsiniz.

Türkiye Yüzyılı için hep birlikte dert edineceğiz, çalışacağız, üreteceğiz ve kazanacağız.

(Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.)