İnsan, canlılar aleminin en güzel ve en mükemmel varlığıdır. İnsan, bir canlı olmakla beraber, taşıdığı yetenekleri ve üstün özellikleriyle diğer canlılardan çok farklı ve çok özel bir konuma sahiptir.

Topraktan yaratılan insanda 576 megapiksel göz, 2 milyon GB hafızalık beyin, 40 bin km’lik damar ağı, 250 milyon kez atan kalp, 1 milyon filtreye sahip böbrek, 206 kemik parçası üzerinde duran vücut paha biçilmez değere sahip organlar...  Bu değerin yaratıcı olan Allah’a ne kadar şükretsek azdır. İnsan verilen donanımını kullanma iradesini iyi yönde kullanırsa, yaratılanların en hayırlısı en şereflisi, en mükemmeli en halini alır. Ama donanımını kötü yönde insanlığa zarar verecek şekilde kullanırsa, o da yaratılanların en aşağısı durumdadır. Mümeyyiz bir insan, aklı ve donanımı ile iyi ve kötüyü tercih hakkına ve ayırt etme gücüne sahiptir.

İnsanların en önemli görevlerinden birisi maddi ve manevi acıdan sağlıklı nesiller yetiştirmektir.  Bu sağlıklı nesillerin yetiştireceği çatı, odağı ve merkezi olan yine sağlıklı şartlar altında kurulan aile kurumudur. Aile, bir toplumun en merkez noktası ve en önemli kurumudur. Toplumun zembereği, ana direği ve motoru olan aile dışardan gelecek olumsuz telkin ve yönlendirmelere karşı bir sur konumunda oluo en sağlam kaledir. Aile kurumu her açıdan çok önemlidir. Hem aile bireyleri, hem toplum hem de tüm insanlık için büyük roller üstlenir. Bu sebeple, aile kurumunun zayıflaması, en geniş dairede tüm insanlığın zayıflaması ve bozulmasını netice verir. Toplumun saadeti huzuru bu büyük bir aile olan insanlığı için bir sigortadır. Allah insanı tertemiz bir yaratılışla yaratmıştır. Fakat insanın şahsiyet ve ahlaki yönden şekil alması anne baba ve diğer etkenlerle alakalıdır. Aile ilişkisinin temeli evlilik ve ebeveyn-çocuk ilişkisidir. Anne kadın, baba ise erkektir. Bu güzel tabloyu bozan tehlike ise aile kurumunun zayıflaması, eşler arasındaki sadakat ve güven ortamının ortadan kalkması eşlerin en kıymetlileri olan çocuklarıyla ilgilenmemesi ve çocuklarına sahip çıkmamasıdır. Rabbimizin bize emanet verdiği çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızı en iyi şekilde yerine getirirsek, karakter ve ahlaki yönden en mükemmel sağlıklı nesiller yetiştirebiliriz. Çocuklar anne ve babalarının izlerini takip ettikleri muhakkaktır. Bu yüzden arkamızdan güzel izler bırakmalıyız. Bu minvalde çocuklarımızın, insanlığın başına bela olmaması için onlara sahip çıkmalıyız.

Son günlerde topumun ana direği olan bu aile kurumunu tehdit eden LGBT lobisidir. ( LGBTIQ+ kelimesi lezbiyen, gey, biseksüel, transgender, interseksüel ve queer kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuştur.) Bu tehdit sadece ülkemizde değil, tüm dünyada aileleri harekete geçirmiş durumda. Tehlikeyi siyasi kampların pozisyonlarına hapsedemeyiz. İnsanlığın varoluşuna, evlatlarımıza, geleceğimize yönelen bu tehdide karşı hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım hep beraber mücadele etmek zorundayız. Toplumdaki kutuplaşmanın, siyasi kamplaşmanın bizi bu tehdide karşı vurdumduymazlığa itmesi, çocuklarımızın ateşe atılması demektir. Burada dikkat etmemiz gereken fertleri hedef alınmaması çünkü toplumdaki mücadelenin ve itirazın muhatabı bu bireyler değil. İtiraz LGBT Propaganda ve Dayatmasını icra edenlerle, mücadele onları himaye ve finanse eden aile kurumunu yok etmek isteyen yapılarla. İtiraz özel hayatları toplumun önüne saçan LGBT lobisinin yatak odalarını sokağa taşımalarıdır. Bu ülkenin her vatandaşı anayasal haklara sahiptir ve bu haklar devletin güvencesi altındadır. 85 milyon Büyük Türkiye Ailesinin her bir ferdi milletimizin parçası ve değerlidir. LGBT lobisinin aile kurumuna ve çekirdek aile mefhumuna karşı sistemli faaliyetleri yürütmektedir. LGBT deyince 20. yüzyıla kadar cinsel yönelimlerini ancak ve ancak gizlice ifade edebilen kişilerin, toplumsal ayıplama, ötekileştirme olarak görülmüş ama bütün toplum LGBT bireylerin de kendileri gibi olduğunu kabullenmemiştir. Yaşadığım Diyarbakır’da da çocukluğumuzdan beri ve öncesinden LGBT olan kişilerin varlığından haberdar değildik. Belki de varlardı biz bilmiyorduk. Varsa da bu kişiler topluma tehdit olarak görülmüyordu. Ya da amaçları aileyi tehdit etmek değildi.

Sonuç olarak toplumun en büyük problemlerinden biri ilgi yoksunluğudur. Hayatı birlikte paylaştığımız çocuklarımız, hayatımızın en güzel meyveleridir. Bunların ilgiye ihtiyaçları vardır. En güzel yatırım insana yapılan yatırımdır. Bu insan, sizin canınız olan kendi kanınızdan evladınız ise, yatırımların en mükemmelini yapmalısınız.

İyi evlatlar yetiştirmeniz dileğiyle…