Kadın…

Dünü bugün, bugünü yarın eden.

Bir bebeğe hayat veren, verdiği hayatla dünyayı değiştiren kadın…

Zübeyde Hanım gibi!

Emekçi kadınlar günü diye geçiyor on yıllardır takvim yapraklarında 8 Mart. Sanıyorlar ki emek, çalışmaktan ibaret.

Emek neydi sahi?

Triangle Gömlek Fabrikası’nda haksızlığa ses çıkartan, çoğunluğu kadın 129 işçinin yanarak can vermesi miydi?

Emekleyen bir bebeğin, yürümek için çabalaması da bir emek değil miydi bakıldığında? 

Hayata tutunmak için savaşmak zorunda kalmak, sokakta bir başına yürürken korkmak, otobüste tek başına kalınca daha evine varamadan inmek, ‘o saatte’ diye başlayan kelimelerin sonunda suçlanmak, ‘ne işi varmış’ yaftasına açıklama yapma mecburiyetinde kalmak.

Emek neydi sahi?

Bir bebeğe hayat vermek kadar mı kolaydı? Bir çocuğa okuma yazmayı öğretmek kadar basit, ev inşa etmek, toprağı çapalamak, siyasete yön vermek, ticarete imza atmak… Bir makineyi çalıştırmak kadar kolay, kumaş parçasına buharı basmak kadar basit, salça ile soğanı kavurmak kadar sıradan…

Emek basittir kadına.

Başarısı sorgusuzca kutlanan kaç kadın tanıdınız sahi? Muhakkak bir ‘adam’ vardır arkasında! Düz yolda yürüyen meslektaşlarının yanı başında hep basamak çıkmak zorunda kalandır kadın.

Ama her şeye rağmen başaran. En zorlu yollardan geçip, geçtiği yolları unutmayan.

Kolu kanadı kırıldıkça, evladını sarmak için yeniden doğan annelik.

Çocuk olamadan, giydirilen gelinlik.

Korkar kendini bilmez insanlık kadının gücünden. Ya gözü açılırsa endişesi sarar cehaletin vücut bulmuş hallerini. Tıpkı, sözde ‘ahlak bekçileri’ tarafından katledilen Mahsa Amini’nin gücü gibi.

Attığı her adımda, ayrı bir emek olan kadın. Aynı sabaha uyanıp farklı yollara yürüyen ama hep aynı noktada buluşan bir ırk.

Her felaketin ardından yine çiçek açtıran kadın!

Korkmadan sesini çıkaran, bu düzen böyle sürmez diyebilen siyasetin göz bebekleri!

Ülkesini evi gibi koruyan, ekonomisini mutfağı gibi çekip çevirmeye hazır, sokaklarını balkonu gibi çiçek açtırmaya hazır.

Evladını vatana şehit verip ben teröristin yüzünü güldürmem diyebilen güç.

Yok sayıldıkça vâr olan, yapamaz dendikçe şahlanan, hayatın her alanında son imzayı atan kadın milleti.

İnsanı insan, vatanı vatan, dünyayı çiçek bahçesine çeviren millet.

Nefes alan her canlı bir kadının emeği sayesinde bugünü görmüş ve yarını yaşayacaktır.