Tatlı bir telaşı daha geride bıraktık. Bu bayramı, iki yılı geçen kısıtlamaların ardından sanki daha sakin, daha bir umutlu geçirdik. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma göre de, geçen bayramlara göre trafik kazalarında can kaybı oranı yüzde 61 azalmış. Azımsanmayacak bir oran. Denetimlerin arttırılması, trafik kurallarına uyulması ve bilinç düzeyinin daha da artması ile bu bayram diğer bayramlara nazaran, haberler daha az can acıttı. Trafikte can sıkmaya sadece kazalar sebebiyet vermiyor bir de trafik magandaları var. Herkes tahammülsüz, insanlar tüm stresini, sıkıntısını stres topu misali trafikte atmaya kalkıyor. Bir noktada sakinliğini ve soğukkanlılığını koruyanlar bile ‘trafik şiddetine’ maruz kalabiliyor. Sanırım pandeminin getirdiği bunalmışlık hissiyle birlikte toplumsal olarak, tahammül seviyemiz oldukça aşağılara indi. Sadece toplumsal da değil, dünya genelinde de aynı şekilde. Trafikte kornaların ardı ardına çaldığı, insanların daha agresif daha tükenmiş olduğu, yolda ‘merhabaların’ birbirini kovalamadığı pandeminin gölgesini, ağırlığını hissettiğimiz bir dönemden geçtik. Kendi adıma konuşmak gerekirse, bu iki yılı korkarak geçirdim. Korkmaktan korkma derler hep. Bu söz bana içimde anlamlandıramadığım bir güç verir her zaman. Çoğu zaman, başımıza gelecek olanlardan korkarız daha gerçekleşmeden. Korktuğumuz şey, düşüncenin ta kendisidir aslında. Kendimden biliyorum ne zaman bir şey için kaygılansam veya korksam yaşadığım o korku içinde bulunduğum durumu ikiye katlıyor. Kısacası, yaşam bir kısır döngünün içerisinde hapsolup gidiyor. İşte o an kendi tutsaklığımızı, kendi kafesimizi kendimizin ördüğünü anlayıveriyoruz.

Korkmaktan korkmadığın an, içine girdiğin o dar kalıpları daha kolay yıkabiliyorsun… Kaygı ve korku insanın içine girdiği an iyiye dair ne varsa silip süpürüyor. ‘Korku kimi zaman ayaklarımıza kanat takar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çiviler.’ Kendi yolumu en iyi nasıl çizebilirim noktasında az da olsa gelecek kaygısı taşımanın iyi olduğuna inanlardanım. Bilirim ki kendi yolunu çizemeyenler, başkalarının aklına, fikrine, çizgisine, yoluna muhtaç olur.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.