Günün yoğunluğu ve yorgunluğuyla, derin bir uykuya dalmışım. Hemen başucumdaki telefonumun çalmasıyla sıçradım. Uyku sersemliğime rağmen, geç bir saat olduğunun farkındaydım. ‘Hayırdır inşallah!’ diyerek baktım. Arayan, Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat idi.

Titredim ve bu saatte bu telefonun hayır olmadığını, hemen o saniye düşünerek cevap verdim. ‘Diyarbakır’da son durum ne?’ diye sorunca, birkaç saniye cevap veremedim. O an kendi kendime ‘Eyvah patlama filan mı oldu?’ diye düşündüm. Sonra ‘ne oldu ki?’ diye ben sordum. ‘Büyük bir deprem oldu, Diyarbakır’da yıkılan binalar var. Şehir ayakta, herkes dışarda’ deyince, sarıldım telefona. İlk ailemi aradım. Sonra yüzlerce kişiyi.. Sabahı acı, hüzün ve endişeyle karşıladım. Sonrası zaten felaket…

Hayatım boyunca hiç bu kadar zorlanmadım yazı yazarken. Parmaklarım resmen titriyor. Çok büyük bir acı yaşıyorum. Tarifi ve boyutu yok. Ciğerim, yüreğim alev alev yanıyor. Evet Allah’a şükürler olsun, ailem iyi. Ama Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Malatya Adıyaman da benim memleketim. Oradaki insanlar da ailem. Orada enkaz altında kalan binlerce insan da benim ailem. Üzülmemek, kahrolmamak elde mi? Allah’ım sen yardım et, güç ver, sabır ver…

Bir yandan yazımı yazıyorum, diğer yandan deprem bölgesindeki gelişmeleri izliyorum. Enkaz altından çıkan cansız bedenler, acımı derinleştiriyor, diğer enkazdan mucizeler, sağ kurtulanlar ise beni umutlandırıyor ve acımı frenletiyor. Hem acıyı, hem umudu, hem de mucize kurtuluşlarla sevinci birarada yaşıyorum. Sonra enkaz altından, yavrusuna siper olmuş vaziyette çıkan cansız anne bedeni, beni tekrardan acıya boğuyor. Çünkü ben insanım. Enkaz altında kalan masumlara ‘Bu bölge filanca partiye oy veriyordu iyi oldu’ diyecek kadar canavarlaşmadım. İnsanlıktan çıkmadım elhamdülillah. Bu yaklaşımda olanları gördüm, izledim. Onları da buradan Allah’a havale ediyorum.

Bir battaniyeyi daha önce 100 TL’ye satan, ancak bu felaketten sonra 300 ile 500 TL arasında satmaya başlayanları da, Allah’a havale ediyorum. Millet olarak biz ne ara böyle olduk? Felaketi, acıyı ne zaman ranta çevirir olduk? İnsanların acısı üzerinden ne ara gözümüzü paraya diktik? Yazık, hakikatten çok yazık..

Son yüzyılın en büyük felaketini yaşadık. Gecenin bir yarısı, Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesinde başladı. 7.7 şiddetinde bir sarsılış. Hem de çok büyük bir sarsılış. Ardından 6.6 büyüklüğüne kadar ulaşan artçı depremler. İlk yıkımları daha da yıkan 7. 6 şiddetinde ikinci bir büyük deprem daha. Herkes evlerde, uykuda iken başladı. Kahramanmaraş’tan Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan Erzurum’a kadar sarsan felaket.10 il. İlçeler, köyler, mezralar. Karadeniz’de dahi hissedilen ve Suriye’yi bile yıkan büyük bir felaket.

Bu büyük felaket vurdu geçti. Hem de öyle böyle değil. 7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen depremler, maalesef 10 ilimizi adeta enkaza çevirdi. Binlerce canımız toprak oldu. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza Allah’ımdan şifalar niyaz ediyorum. Allah yardımcımız olsun, güç, kuvvet, sabır versin inşallah.

Tarifi ve boyutu olmayan çok büyük bir acımız var. Ruhumuz devasa bir hüzünle sarsılmış durumda. Gün, sen-ben ayrımıyla, nefsi arzularla, yersiz polemiklerle vakit kaybedecek bir gün değildir. Gün, her şeyden ve hepsinden önemlisi; bir olma, beraber olma günüdür.

Keşke her zaman tek yürek olabilsek ülke olarak ama, hiç olmazsa felaket günlerinde tek yürek olalım. Onu dahi beceremeyen, maalesef insan demek istemediklerim var aramızda. Onlarla aynı havayı solumak bile benim için bir felakettir. Allah onlara fırsat vermesin.

Deprem bölgelerinde soğuk hava koşulları maalesef şartları daha da zorlaştırıyor. İnsanlar gece uyurken depreme yakalanmalarından dolayı, sadece gece kıyafetleriyle enkaz altında kaldı. Depremzedelere her türlü ihtiyaç malzemesi gönderilmesi için, diğer şehirlerde yaşayan vatandaşlarımızın destek ve yardımı çok önemli. Kim ne gönderebiliyorsa. Yapacak ve gönderecek bir şeyi olmayanlar da Allah’a dua etsin.

Depremin yaşandığı ilk dakikalardan şimdiye kadar, bir canı dahi kurtarmak için kar, yağmur, soğuk ve fırtına demeden, canla başla enkaz başında çaba gösteren başta AFAD ekipleri olmak üzere, gerek yurdumuz, gerekse de yurtdışından gelen kurtarma ekiplerine sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah onlardan da razı olsun. Yine Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın talimatıyla, deprem bölgelerine gönderilen Mehmetçiğimizden de Allah razı olsun. Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun inşallah.