Hayatının baharında, dünya iyisi, ailesine çevresine ve topluma faydalı, dürüstlüğü, çalışkanlığı, iyi ve tertemiz kalpliliğiyle takdir edilen değerli arkadaşımız Mustafa Çınar, fani dünyadan göç etti.

İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşire, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder. Mevlana insan hayatını, ‘Namazsız ezanla, ezansız namaz arasında geçen zaman’ diye tarif eder.

Dinimizde ve kültürümüzde yeni doğan bebeğe ad bırakılırken, sağ kulağına ezan okunur. Ama bu ezandan sonra namaz kılınmaz. Bu ezanın namazı insan öldüğünde kılınır.

İşte o namaz kişinin cenaze namazıdır. Cenaze namazının ezanı doğarken okunduğu için, yeniden ezan okunmaz.

Hayatı yaratan Allah, ölümü de yaratmıştır. Ölüm haktır. İstisnasız her canlı ölümü tadacak ve tatmaktadır.

Merhum Şair, ‘Ölüm güzel şey’ dese de, o kadar kolay değil.  Maalesef ölümün yüzü soğuktur. İnsanın yüreğini sızlatır. Hele ki o insan anne ve baba ise, yüreği yaşadığı sürece soğumaz. Hep yanık kalır.  Şüphesiz ki; ölüm haktır. Ama ani ve genç ölümler çok zordur.

Biz de, daha hayatının baharında olan dünya iyisi değerli bir arkadaşımızı maalesef genç yaşta kaybettik.

Değerli okurlarım; ‘Sizlere hayatta en önemli şey nedir?’ diye sorsam; ‘Mutluluk, huzur, başarı, para…’ bunların hepsini söylersiniz. Oysa değersiz kılan tek bir şey var ki, oda sağlıktır. Sağlığınız yoksa, hiç birini elde edemezsiniz.

Tıp dünyası her geçen gün gelişiyor. Birçok hastalığa çare, ilaçlar ve tedavi yöntemleri bulunuyor. Ancak ‘ha bugün, ha yarın’ diye aylarca organ bekleyen hastalara, maalesef çare bulunamıyor. Sadece ülkemizde 40 ile 60 bin arasında hastanın organ beklediği söyleniliyor. Ve bu insanlar gün geçtikçe umudunu kaybetmeye başlıyor.

Çaresizliğin denizinde tek başına boğuşurken, tutunacak bir dal arayışında olan nice insan var etrafımızda. Ve her gün sırayla maalesef hayata veda ediyorlar.

Kaybettiğimiz Mustafa Çınar arkadaşımız da, maalesef aylardır organ nakli bekliyordu.

Birkaç ay önce kalp yetmezliği teşhisi konuldu. Ankara Üniversitesi Kalp Merkezinde tedavi altında tutuldu. Hekimler, kalp nakli dışında bir yöntemin olmadığını, kalp nakli için sıraya konulduğunu söyledi.

Aylarca bir umutla beklenildi. Baş ucunda ailesi, arkadaş ve dostları çaresiz bir şekilde, ‘Bir umut’ inancını yitirmeden, sabırla ama bir o kadar da acı çekerek bekledi. Olmadı maalesef.. Genç, dünya iyisi temiz kalpli Mustafa Çınar arkadaşımıza kalp bulunamadı. Aylarca cihazlara bağlı bir şekilde organ bekleyen Mustafa’yı, önceki akşam kaybettik.. Mekanı cennet olsun. Rabbim başta ailesi olmak üzere, bütün sevenlerine sabır versin.

Değerli arkadaşımız Mustafa Çınar’ı kaybetmenin acısını siz değerli okurlarımla paylaşmakla, beraber önemli bir mevzunun altını da çizmek isterim.

Organ bağışının önemini vurgulamak istiyorum.

30 yaşında oğluna karaciğerini verip, onun hayata tutunmasını sağlayan bir anne tanıyorum. Yine erkek kardeşine böbreğini veren bir ablayı çok iyi biliyorum. Gözleri dolarak anlatıyor başından geçenleri. Hastanedeki o çaresizce bekleyişini, bir annenin organ bağışı yapmaları için insanlığa yalvararak haykırışını.

Organ, toprakta yok olmaktansa yeniden başka bir bedende can bulabilir. Kaybı büyük olan aile bireyleri için zor bir karar olsa da, insanlık adına büyük bir adımdır bu. Hepimiz daha hayattayken bile bağışta bulunabiliriz. Kan bağışı da en az organ bağışı kadar önemlidir.

Dinimizce de uygun olan organ bağışı, çaresizce bekleyen binlerce insana umut oluyor. Gelin bir cana can olmak için, organ bağışı yapalım…