Gazetecilik tarafsızlık mesleğidir. Gördüğünüz bir olayı yorum katmadan, tarafsız ve objektif bir şekilde kamuoyuna duyurursunuz. Ancak, malumunuz olduğu üzere gazeteci de insandır ve hisleri, duyguları vardır. Bazen öyle olaylar olur ki tarafsız olamazsınız, objektif davranamazsınız.

Mesela, çocuklarla ilgili konularda…Ben de bugünkü yazımı bir gazeteci olarak değil, yüreği yanan, ciğeri sızlayan bir insan olarak yazacağım. Çünkü iki gündür okuduklarım, gördüklerim, duyduklarım nedeniyle neredeyse Türkiye’deki her vicdanlı insan gibi benim de gözüme uyku girmiyor, kalbim göğüs kafesimden fırlayacak gibi…

Antalya’nın Elmalı ilçesinde iki masum çocuğun uğradığı cinsel istismarı ve bu istismarı resimlerle ifade etme çabalarını iki gündür okuyoruz. Olayın içeriğini yazmayacağım. Ancak olaydan sonra yaşananlar ve yargılama süreci, o çocukların ruh sağlığını en az maruz kaldıkları olay kadar yaraladığı için yazmadan da geçemeyeceğim.

Çünkü 7 ve 10 yaşlarındaki iki çocuğun maruz kaldıkları istismar benim ciğerimi yakıyor. Benim adalete olan inancımı yok ediyor. İstismarın sanıkları olan çocukların annesi ve üvey babası, geçen Ocak ayında serbest bırakılmışlar. Dün, sanatçısından sporcusuna, bakanlardan milletvekillerine kadar neredeyse tüm Türkiye bu konuda tek ses oldu ve tepki gösterdi.

Peki, ben de bir kez daha soruyorum? Ortada bu kadar delil varken, adli tıp raporları varken, psikiyatri raporları varken bu iki cani neden hâlâ serbest? Aylardır devam eden duruşmalarda Cumhuriyet Savcısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, avukatlar itiraz etmesine rağmen bu insanları neden serbest bırakıyorsunuz?

Neticede Türk Ceza Kanunu açık. Çocuklara karşı işlenen suçların cezaları belli. Yargıtay’ın bununla ilgili binlerce içtihat niteliğinde kararı var. Acaba bu kararı veren hâkimler, akşam evlerine gittiklerinde hangi vicdanla çocuklarına sarılabiliyor, nasıl kafalarını yastığa rahatça koyup uyuyabiliyorlar. Böyle bir olayın hiçbir çocuğun başına gelmesini asla ve asla istemem. Ancak insan şunu da merak ediyor? Acaba bu olay o karara imza atan hâkimlerin birinin başına gelseydi, yine de kararları böyle mi olacaktı?

Cevabını vereyim. Kesinlikle olmayacaktı. Çünkü onlar seçkin insanlar, onlar kudretli insanlar, onlar erişilemez, sorgulanamaz insanlar. O nedenle yaptıkları her türlü hatayı, yanlışı, görmezden gelmemizi bekliyorlar. Ama biz öyle yapmayacağız.

Kendilerine yönelik en küçük bir suçta kıyametleri koparan bu yargı sistemi değil miydi? Halı saha maçında sıralarından vazgeçmedikleri için keyfi şekildi onlarca öğretmeni gözaltına aldıran bu yargı değil miydi? Yanlış park ettiği arabasının camına uyarı notu bırakan vatandaşı karakollarda süründüren bu yargı sisteminin üyesi bir savcı değil miydi?

Peki, kendinizle ilgili konularda bu kadar hassasiyet içinde olan siz yargı mensupları; Hizmet etmek için maaş aldığınız bu milletin çığlıklarına neden kör, sağır ve dilsizsiniz? Çünkü siz toplumun içinde yaşamıyor ve toplumun hassasiyetlerini, hissiyatını, duygularını bilmiyorsunuz. Toplumdan öyle kopuksunuz ki, bütün ülkenin ayağa kalktığı bir cinsel istismar olayında sanıkları rahatlıkla serbest bırakabiliyorsunuz. Neymiş efendim? Deliller toplanmış ve delilleri karartma durumu yokmuş.

Bu mudur Allah aşkına? Yahu kendi çocuğuna bu muameleyi reva gören, kendi çocuğunun cinsel istismara uğramasını izleyen bir insanın sokaktaki başka çocuklar için ne kadar büyük tehlike arz ettiğini de mi düşünemiyorsunuz? Bu kadar mı kopuksunuz halktan, insanlardan?

Biz eleştirince de hemen arkasından “Bağımsız yargıyı etkilemeye teşebbüs” diye saçma sapan bir icat etmişler, onu devreye sokuyorlar. Ya bütün Türkiye bu çocukların hakkı, hukuku için ayağa kalkmış, siz bundan bile etkilenmiyorsunuz, iki satır yazıdan etkileneceksiniz öyle mi? Buna kargalar bile güler.

Ezcümle, çocuklara karşı işlenen suçlar gerçekten bizim yüreğimizi kanatıyor ve bu suçları işleyenlerin yargı nezdinde gördüğü muamele adalete olan inancımızı bitiriyor. Yarından tezi yok meclis harekete geçmeli ve bu konuda bir adım atmalıdır. Çocuklarımıza uzanan kirli elleri kırmak, Gazi Meclis’in bu millete olan namus borcudur.

Çünkü çocuklar bizim geleceğimizdir, yarınlarımızdır, bu ülkenin umutlarıdır. Onlara yönelebilecek her tür eylemi tüm Türkiye’ye yapılmış gibi kabul edip, ona göre davranmamız gerekir. Yargı camiasının da artık bu konuda kendine bir çeki düzen vermesi lazım. Dediğim gibi, çocuklar geleceğimizdir ve geleceğimizin karartılmasına asla izin vermeyeceğiz. Elmalı davasındaki sanıkları serbest bırakan hakimler de bunu böyle bilsin.

YeniJournal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.