Bu nasıl bir yüzsüzlüktür, anlamak mümkün değil. Sanki herkes suçlu, bir o haklı. Kendisini bu kulübe getirmiş birine ihanet ederek, başkanlık koltuğuna oturmuş ve bugüne kadar tek bir başarısı olmamasına rağmen, kendisini kahraman gösterip, kavga ve krizler çıkararak prim yapmaya çalışan bir tip.

Fenerbahçe Kulüp Başkanı Ali Koç’tan bahsediyorum. Sezon boyunca polemik, kavga ve krizler çıkararak, Fenerbahçe’yi resmen bitirdi. Koca Fenerbahçe’yi resmen yerle yeksan etti. Özür dilemek yerine hala çıkıp, kahramanlık yapması ise ayrı bir kepazelik. Delegelerin ve cefakar Fenerbahçe taraftarının artık buna ‘DUR’ demesi gerekmiyor mu?

İnsanın en yakınından gelen ihanet çok acıdır. Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kuruluna aldığı Ali Koç tarafından darbe yemiş ve ihanete uğramış, Fenerbahçe’ye yaptığı hizmetler, elde edilen onca başarıya rağmen ihanetle devrilen Aziz Yıldırım, bugün adeta mumla aranmaktadır. Ali Koç ise, başkanlığı boyunca başarısızlıkları ve Aziz Yıldırım’a yaptığı ihanetle tarihe geçecektir.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, takımının, sporcusunun emeğini geri plana atarak tamamen saha dışı kavgaya odaklandı. Sürekli krizler çıkardı. Futbol ve başarı yerine hep polemik, tartışma ve kavgayı seçti. Önce Kupa krizi, ardından Şanlıurfa’daki Süper Kupa maçında aldığı o rezalet kararıyla temsil ettiği camiaya büyük zarar verdi.

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, sezonlar boyunca kendi söylemleriyle kendini de, takımı da, kulübü de öyle bir baskı altına aldı ki, tüm taraftarını şampiyon olamazlarsa Dünya’nın sonunun geleceğine, yerin-göğün yarılacağına falan inandırdı. Ve bunun da tek sorumlusu olarak hep TFF’yi işaret etti. Şahsının hiçbir şekilde eleştirilmesine izin vermedi. Eleştiri yöneltenleri de, Fenerbahçe’ye ihanet etmekle suçladı.

Fenerbahçe, Türkiye Kupası’ndan ve Konferans Ligi’nden elendi. Süper Kupa maçına çıkmadı. Ligde de artık 4 puan geride. Muhtemelen şampiyon da olamayacak. Bu kaotik durumun sorumlusu bizzat Ali Koç ve Fenerbahçe yönetimidir. Ali Koç takımının, sporcusunun emeğini geri plana atarak kavgayı tercih eden bir yönetim anlayışı hakim kıldı. Bu kavgasında haksızdır-haklıdır bu başka bir tartışılacak konu. Benim vurgulamak istediğim kupayı almak isteyen, şampiyonluğa inanmış futbolcuyu, teknik heyeti, taraftarı koca camiayı çok farklı bir mecraya çekmesidir.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; 7’den 77’ye her Fenerbahçeli Şanlıurfa’da Galatasaray ile Süper Kupa maçının oynanmasını ve Fenerbahçe’nin kupayı müzesine götürmesini cani gönülden istiyor ve destekliyordu. Ali Koç, milyonlarca Fenerbahçeli taraftarın bu isteğine kulak tıkadı.

Ali Koç, futbolun saha içinde oynanan bir oyun olduğunu bilmiyor mu? Ali Koç’un yakınındakilerin mutlak suretle Ali Koç’a  ‘Yahu başkan sen kürsüde veya kameralar karşısında konuşunca, ona buna parmak sallayınca, Fenerbahçe’nin hanesine puan falan yazılmıyor. Puan futbolcuların emeğiyle alınıyor ve hanemize yazılıyor’ demesi lazım.

Ali Koç’un yakınındakiler demişken, çok merak ediyorum, onlar içinde bulundukları bu durumdan memnunlar mı? Öyle anlaşıyor ki son derece memnunlar. Çünkü tek bir aykırı ses yok. Başkanı saha dışında kavga ve tartışma çizgisinden çekme çabası hiç yok.

Ali Koç ile yıllar geçmiş tık yok. Gitmiş-gelmiş onlarca teknik direktör, sarf edilmiş milyonlarca Euro. Ali Koç, koca Fenerbahçe’yi hala Koç Holding'in bir şirketi gibi yönetiyor.  Koç'un yaptığı tek şey maalesef bazı sosyal medya gruplarına finansör olmak, buradan medet ummak.

Açık ve net olarak ifade etmeliyim ki; hem futbolun bekası hem de Fenerbahçe’nin geleceği için, Ali Koç gitmelidir. Fenerbahçe delegeleri, üyeleri ve taraftarları, Aziz Yıldırım’ın evinin önüne kamp kurmalı ve onu Fenerbahçe Kulübü Başkanlığına aday olmaya ikna etmeli. Fenerbahçe’nin şuan için tek kurtuluş yolu budur.