Hafta sonu sandık başına gidiyoruz. 31 Mart Pazar günü sandığa giderek memleketlerimizi 5 yıl yönetecek idareciyi seçeceğiz. Her şeyden önce seçimlerin demokrasi şölenine dönüşmesini, kansız ve kavgasız geçmesini diliyorum. 

Siyasi partiler ve adaylarda muazzam bir enerji görünmekte. Geçen seçimlere oranla daha heyecanlı ve çekişmeli bir yarış görüyoruz sahada. 

İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, Antalya, Mersin, Adana ve Hatay gibi Büyükşehirlerde kıyasıya bir yarış var. Doğrusu heyecan ve çekişme olması güzel. Ama bunun şiddete dönüşmemesi şartıyla. 

Türkiye hafta sonu son zamanların en kritik, heyecanlı ve en çekişmeli seçimlerine gidiyor. Geçmiş seçimlere oranla sahada ayrı bir heyecan ve çekişme var. Daha önce bazı bölge, il ve ilçelerde iki parti arasında geçen seçim yarışı  şimdi üç parti arasında geçiyor. 

Örneğin Şanlıurfa. Şanlıurfa Büyükşehir ve tüm ilçe belediye seçimleri üç parti arasında geçiyor. AK Parti’nin kalesi olan Şanlıurfa’da, Yeniden Refah Partisi adayı AK Parti eski Milletvekili Mehmet Kasım Gürpınar rüzgarı esiyor. Onu AK Parti ve DEM Parti takip ediyor. Şanlıurfa’da sahanın nabzına bakıldığında ikinci bir ceket vakasının yaşanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Başta Siverek olmak üzere, Şanlıurfa’nın tüm ilçelerinde de muazzam çekişmeli bir yarış var. İlçe Belediyeleri seçimleri de 3 parti arasında geçiyor. 

Gelelim en merak edilen metropol şehir İstanbul’a.. 
İstanbul’da da kıyasıya bir yarış var. Buradaki yarış CHP adayı Ekrem İmamoğlu ile AK Parti adayı Murat Kurum arasında geçiyor. Anket firmaları her biri ayrı ayrı sonuçlar açıklıyor. Doğrusu ben hiçbirine itibar etmiyorum. Bence kıyasıya bir yarışın olduğu İstanbul, bıçak sırtı.

Bu hafta yapılacak hamleler, sandığa ciddi anlamda etki yapacaktır diye düşünüyorum. 
İmamoğlu dört elle Kürtlere sarılmış durumda. DEM Parti’nin de aday çıkardığı İstanbul’da Kürt seçmen ne yapacak? DEM adayı Danış’ı mı, İmamoğlu’nu mu, yoksa AK Parti adayı Murat Kurumu mu tercih edecek?

Kürtler bence bu seçim Ekrem İmamoğlu’na net mesaj vermelidir.

Bu mesajda şu olmalı; 
“Ey Ekrem İmamoğlu, Kürtlerin sırtına binmek için kirli operasyonlar çekmeyi bırak.

Beş yıldır sırtlarına bastıra bastıra sömürdüğün Kürt halkının üstünden kirli ellerini çek. Kürtleri, kendi düştüğün bataklığa çekme. 

İmamoğlu’na sorulması gereken sorulardan birisi de, sayısız liyakatli, dürüst, çalışkan Kürt kökenli idareciler varken, hangisini daire başkanı yaptın? 

Hangisini Genel Müdür ve Genel Müdür yardımcısı yaptın?
Ben söyleyeyim, tek birini yapmadın. Onların varlığından bile habersizsin. 

DEM Parti hala anlamsız ve faydasız bir politika ile yıllardır Kürtlerin sırtına binen bu sosyalistlerin arkasından gidiyor. 
Kürt halkı kendi iradesine ipotek koyan Sezai Temelli gibi adamların lafına bakmaksızın kendi özgür iradesini sandığa yansıtmalıdır. 

DEM Parti, ilkeli ve Kürt kalkının iradesine saygı duyup seçmenin İstanbul’da kafasını karıştırmamalıdır. 
İddialara göre alttan alttan, İmamoğlu’na destek ve oy istemek doğru olmadığı gibi, ahlaki de değildir. 

Eğer ki bu iddia doğru ise, yani DEM Parti İmamoğlu’nu destekleyecekti, o zaman neden aday çıkardı. Siz Kürt halkının aklıyla alay mı ediyorsunuz arkadaş. 5 yıldır varlığınızdan habersiz İmamoğlu’nu desteklemek size ne kazandıracak. 
Bırakın deprem şehri İstanbul’un kaderiyle oynamayın. Madem aday çıkardınız o zaman kendi adayınızı destekleyin. Kürt seçmenin yoğunlukta olduğu İstanbul’un 5 yıllık geleceğini karartmaya vesile olmayın. Kendi adayınızın İstanbul’da ciddi bir oy alarak söz sahibi olmasını sağlayın. Kürt halkının özgür iradesine ipotek koymayın. 

Kürtler, uzun yıllardır inzivaya çekilen Diyarbakır’daki köyünden çıkarak, sahaya inen Leyla Zana’nın mesajlarını iyi algılamalı.
Hafta sonu sandık başına gidecek olan Kürt kardeşlere bir kez daha sorup hatırlatmak isterim; 

CHP’ye 8-9 senedir destek veriyorsunuz, elinize ne geçti?

Ben cevaplayayım: Hiçbir şey geçmedi.

Ekrem beyi belediye başkanı yapmak gibi bir sorumluluğunuz yok, yapsanız da elinize bir şey geçmeyecek.

CHP, Kürtlere hiçbir şey vermez, aksine içten içe Ekrem bey bütün Kürtlerden nefret ediyor. Mitingde açılan ‘Kürtçe’ pankartlara gösterdiği tepkilerden bile bu anlaşılıyor. Kürtlerden sanki bir üçüncü dünya ülkesinde yaşayan gelişmemiş bir kavim gibi söz ediyor. 

Allah aşkına bu faşistlerin gemisinden inin ve kendi başınıza bir aktör olun. Siz kimseye kazandırmak veya kaybettirmek zorunda değilsiniz.