Geçmişte ve içinde bulunduğumuz dönem itibariyle değerlendirdiğimizde Türkiye’nin kamu personel yönetimi alanındaki en temel sorunu belki de ben egosu ve “liyakat” sorunudur.

Liyakat, “layık”, “uygun”, “yeterli” anlamlarına gelmektedir. Liyakat sistemi; “Kamu hizmetine girişin ve hizmet içinde her türlü görevlendirme ve yükselişin tüm yurttaşlara açık olduğu ve bu süreçlerin yalnızca göreve uygunluk, yeterlik, başarı ölçütüne dayandırıldığı bir sistem” olarak tanımlanabilir.

Bir ilerleme sağlanabilmesi için liyakat ve tecrübe sahibi, farklı fikirlerden insanların düşüncelerini, iyi niyetle dile getirebilmeleri gerekir.

Liyakat işin ehline verilmesidir. İşin ehli işinde tecrübeli olandır. Tecrübe insan rehberidir. Bu rehberi kullanmasını bilen kişi hedefine varır ve istediğini elde eder. Bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemlidir. Bir işin aslına, temeline vakıf olmak için, uzun süre o işin içinde bulunmak, işlerin işlemlerini incelemek, tatbik etmek, onun bütün inceliklerini ve sırlarını öğrenmek bilmek icap eder. İdarecilikte tecrübe çok şey ifade eder, tecrübe olmadan mükemmel iş yapılamaz.

Tecrübesiz liyakatsiz bir insanı yüksek makama oturtan, o makama oturandan daha çok sorumludur. Makama hırsından gözü dönmüş insan, acemi olduğunu o işi yapamayacağını düşünür mü? Hemen o koltuğa oturmak ister. Bir baklava yapmanın bile kolay olmadığı hepimizce malumdur. Onun kıvamını tutturmak ustalık ister. O makama oturmak koltuğun verdiği sorumluluk baklava yapmaktan daha mı kolaydır da bir makama oturuveren iyi bir amir oluvereceğin sanıyor. Liyakatsizi göreve getiren, kendine zarar verir.

Ölümlü dünyada makamlar insanlara verilen geçici bir emanettir. Bu emanet ehil olanlara verilmelidir. İşin emanet edildiği insan o işin ehli değilse mutlaka sıkıntı doğar. Aciz, işin ehli olmayan, sıradan birine makam vermek halka yapılmış en büyük kötülüktür.

Bu hususta Kuran’da şöyle bir hüküm vardır;

‘’Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi emreder.’’

Şu kesin bilinmeli ki, güçlü yarınlarda toplumun huzuru, mutluluğu, hak, hukuk ve adalet için önemli görevlere getirilecek insanlarda üstün kabiliyet ve tecrübe aramak liyakatin vazgeçilmez ölçüsü olmalıdır.

Hayvanat bahçesindeki kaplanla, ormanda yaşayan kaplan bir olur mu?

Bir koyun kesmiş kasap ile bin koyun kesmiş kasap bir olur mu?

Yontulmamış odunla işlenmiş baston bir olur mu?

Marangozun en iyisi çırak, kalfa değil usta olandır. İdarecinin en iyisi de ustalık mertebesine erişendir.

Seçimlerde gördük ki vatandaş sayın Cumhurbaşkanı’mızla yola devam diyerek istikrar ve güven dedi. İstikrar ve güvende oluşacak kabine ve sonrası değişen bürokrasideki değişimlerde tecrübe ve liyakat ile mümkündür. Görünen o ki yeni kabine listesi hazırlanırken ve sonrası için, sayın Cumhurbaşkanı’mızı çok düşündüren isimlerden olacak.

Onca tecrübe ve yaşanmışlıktan sonra yoğurdu üfleyerek yemeye ve en doğru ismi bulmaya çalışacaktır.

İnanıyoruz ki, gelen bakanlarımızın Türkiye yüzyılı için tecrübeli liyakat sahibi ve politikayı iyi bilen, sorunları tespit etmek için değil, çözüm üretmek için gelen ve her bölgeden seçilmiş Bakanlarımızın olacaktır. Biliyoruz ki başarılı çözümler üretmeye kararlı yeni Bakanlarımızın arkasındaki en büyük güç halkın tam yetki verdiği bizzat sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kendisi olacaktır. Ve sonrasında Türkiye’nin her alanında görev verilerek işin ehli olan bürokratlar-idarecilerle Türkiye’yi şahlandırırlar ve süreci en iyi şekilde değerlendirirler.

Unutmayalım aynı gemide, aynı uçaktayız kaptan ve pilot işin ehli olmalı. Yapacak çok iş var. Hep birlikte güçlü bir Türkiye ve geleceğimiz için el ele verip en iyisini yaparak üreteceğiz çalışacağız. Enerjimizin, kaynaklarımızın, zamanımızın ve en önemlisi de umutlarımızın zerresi bile boşa gitmemeli.