Etnik milliyetçilik, insanoğlunun yaşamında bu çağda ortaya çıkan büyük bir veba hastalığıdır. 

Etnik milliyetçilik kesin be kesin kanserojen bir yapıya sahiptir. Etnik milliyetçilik milletlerin bünyesine girmiş öldürücü bir virüstür. 

Bu ruh haline sahip “Etnik milliyetçi” ise, tam bir ‘avcı’dır; muhatabı olan insanların ve halkların sorumluluğunu taşımaz; muhatabı olan halk onun için ‘millitize’ edilmesi gereken bir avdır.

Bugün hem bölgemizde hem de ülkemizde etnik milliyetçilik ve mezhepçilik temelinde, Müslüman kardeşlerimiz üzerinde hayata geçirilmeye çalışılan proje, insan onurunu yerle bir eden ve yaratıcının iman terazisi üzerine kuruduğu ‘Dengeli ve Birlikte Yaşamı’mızı belirleyen tüm değerlerin altına bomba koyan hastalıklı bir projedir.  

Katı bir milliyetçilik ve mezhepçilik söylemiyle varlığını kanla devam ettirmeye çalışan bu hastalıklı yapılar; İslam ümmetinin otantik tarafını yok etmeye çalışır, muhafazakâr ve mütedeyyin kesimleri reddeder, liberal ve özgürlükçü kesimleri aforoz eder ve hatta öldürür.

Bu coğrafyanın asli unsuru olan tüm halklar aynı kaderi ve acıyı Mezopotamya’da, Afrika’da, Anadolu’da tanıştıkları günden bugüne birlikte yaşamamışlardır. Kız alıp kız vermişlerdir. Ayrıları gayrıları olmadığı gibi birbirilerine kurşun sıkmamışlardır. 

Osmanlı'yı yıkarak bu topraklar da istedikleri gibi devletler kuran ve başına da kendi yanlısı yönetimleri getiren Batılılar İslam alemini o günden beri zehirlemeye devam etmektedir. 

Biz İslam ülkeleri olarak bu çoğulcu etnik ve mezhepsel yapımızla bir imparatorluğun izlerini taşıyoruz. Birileri her ne kadar inkâr etmeye çalışsa da bu toprakların atası Selçuklu devleti ve Osmanlı İmparatorluğudur. Bu yüzden tüm İslam ülkelerinin içinde bulunduğu bu zor dönemlerden kurtulmasının bu gereken yegâne şey, “Etnik Milliyetçilik ve Mezhepçilik” popülasyonu geçmişi imparatorluk ve ümmet anlayışı  olan ülkeler için kanserojen bir içeriğe sahip olduğu gerçeğidir. Bu iki hastalıklı anlayış  bizim toprakların ürünü değildir. Yüzde yüz ithaldir. Bu yüzden bize yabancı olan ve bütünlüğümüzü zehirleyen “ırkçı ve etnisiteci” ideolojik yaklaşımlar ile mezhep temelli ayrımcılık girişimleri ihtimaline karşılık toplumsal beklentileri devam eden coğrafyamızın birliği ve bütünlüğü için bir zorunluluktur.  

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.