Doğrusunu söylemek gerekirse, elim yüreğimdeydi. Çünkü korkunç bir tabloyla karşı karşıyaydık. Bursa’da dün oynanmasını hayretler içerisinde izlediğim Bursaspor-Amedspor maçında, futbol dışında her şey vardı. Irkçılık, kurşun, patlayıcı cisimler, pet şişeler, küfürler, sloganlar, saldırılar ne ararsanız vardı. Sadece futbol ve centilmenlik yoktu. Yazıklar olsun.

Maç öncesi başlayan olaylar hiç durmadığı gibi, artarak devam etti. Aslında maçın bir gün öncesi Amedspor’lu futbolcuların kaldığı otel önünde başlayan gerilim, olayların habercisiydi. Gerekli önlem ve tedbirlerin alınmadığı apaçık ortada. Hepsini geçtim; maç saati geldiğinde stadyumun ve orada yaşananlar çok netti. Başlama düdüğü çalındığında da tansiyon çok yüksek ve olaylar hızla devam ediyordu. Bütün bunlara rağmen, maçın hakemi neden devam etme ısrarını sürdürdü? Tekrar tekrar soruyuz; hakemin ısrarla bu maçı yönetmesinin talimatını kim verdi?

TFF 2. Lig Beyaz Grupta mücadele eden Bursaspor ile Amed Sportif Faaliyetler takımı arasında oynanan maça, olaylar damgasını vurdu. Bursaspor, karşılaşmayı 2-1 kazanırken; maça yaşanan olaylar damga vurdu. Olaylar, maç öncesinde başladı. Amedsporlu futbolcular, zemini incelemek için sahaya çıktığında, Bursaspor forması giyen futbolcular ile tartışma yaşadı. İki takım futbolcuları arasında yaşanan arbede ve küfürleşmeye, Çevik Kuvvet polisleri müdahale etti. Olaylar maç sırasında da devam etti. Sahaya çok sayıda su şişesi ve yabancı madde fırlatıldı. Saatlerce siyasi sloganlar atıldı. Türbinlerde 1990’lı yılarda yaşanan faili meçhul cinayetlerle bütünleşen ‘beyaz Toros ve ‘Yeşil’ kod adlı JİTEMCİ Mahmut Yıldırım’ın’ afişleri açıldı.

İşte işin en korkunç verici tarafı da buydu. Ve maalesef başta Zafer Partisi Genel Başkanı, kafa taşçı ve ırkçı Ümit Özdağ olmak üzere, bazı siyasetçilerin de savunduğu bu posterler, futbolla ilgisi olmayan başka mesajlar amaçlamaktaydı. Oldukça tehlikeli ve provokasyona açık bu mesajları verenler ve arkasındakiler, mutlaka açığa çıkarılmalıdır.

Kendini, kendi ırkını, kültürünü, dinini, toplumunu üstün görme, ötekine yaşam alanı tanımama üzerine kurulu bu hastalıklı bakış açısını, “tedavi edilecek bir hastalık” olarak görmek yanlış bir bakış açısı olur. Teşhisin doğru konulması gerekiyor. Öncelikle ırkçılık bir hastalık değil. Çeşitli yakıcı örneklerine yakın siyasi tarihte de rastlandığı üzere, bir devlet ideolojisine de dönüşebilen hastalıklı bir doktriner ideolojidir. Tıpkı faşizm gibi.

Bu başlı başına ayrı bir yazı konusu. Ben bütün olumsuzluklara, olaylara, katliam girişimlerine rağmen Bursaspor ile Amedspor maçının ısrarla devam etmesinin istenmesini sorgulamak istiyorum.

Maçın hakemi Kutluhan Bilgiç’in tarafsız, ilkeli ve adaletli bir maç yönetmediği net. Verdiği kararları değil, katliam kokan maçı nasıl ve neden devam ettirdi? Bunu sorgulamamız lazım. İlla birinin ölmesi mi gerekiyordu? Peki ya Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) neden sessiz kaldı? Amedspor Kulüp Başkanı Selahattin Yıldırım, TFF Başkanının cep telefonunu kapattığını iddia etti. Maç öncesi başlayan olayları görmesine rağmen, TFF Başkanı telefonunu neden kapattı?

Hükümet, türbinlerdeki o vahim afişleri açanları, arkasındaki güçleri açığa çıkarıp, hukuk önünde en ağır cezaya çarptırılmalarını sağlamalı. TFF de acil toplanıp yaşananları mercek altına alıp, Bursaspor’a en ağır cezayı işlemi uygulamalı. Bu maçın iptali ve seyircisiz oynanması sağlanmalı. Maçı iptal etmeme ısrarını sürdüren hakem Kutluhan Bilgiç’in de lisansı biran evvel iptal edilmelidir.

Yazımı bir polis çocuğu olan Amedspor kalecisi Cantuğ Temel’in sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla sonlandırmak istiyorum;

"O kadar cisim atıldı ama beni en çok yaralayan, üzerinde bayrağımızın bulunduğu Türkiye haritalı cisim oldu.

 Milliyetçilik yapacağım derken ülkesinin değerlerinin yerlere fırlatılması, bir polis çocuğu olarak beni çok yaraladı."