15 Temmuz 2016… Türkiye halkının hafızasına kazınan, karanlık bir gecenin aydınlık sabaha dönüştüğü, hainliğin imanla, ihanetin cesaretle yerle bir edildiği o kutlu direnişin yıl dönümündeyiz.
Bugün, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) devletin tüm kılcal damarlarına sızarak, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanan militanları aracılığıyla gerçekleştirmeye kalkıştığı hain darbe girişiminin üzerinden tam dokuz yıl geçti. 15 Temmuz, yalnızca bir darbe teşebbüsü değil; aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin istiklaline, istikbaline ve millet iradesine karşı yapılan alçakça bir saldırıydı.
Bu kalkışmada 251 vatandaşımız şehit edildi, 2.193 kişi de gazi oldu. Ancak milletimiz; tanklara, uçaklara, helikopterlere ve namlulara karşı bedenini siper ederek, bu toprakların sahipsiz olmadığını tüm dünyaya gösterdi. Camilerden okunan salalar, şehir meydanlarını dolduran milyonlarca insan, tarihin tanık olduğu en onurlu halk direnişlerinden birine imza attı.
Bu karanlık gecenin ardından yargımız, milletin vicdanını temsil edercesine hızlı ve kararlı bir şekilde harekete geçti. 15 Temmuz gecesi daha bastırılmadan başlatılan soruşturmalarla, hainlere göz açtırılmadı.
Açılan 289 darbe davasının tamamı sonuçlandırıldı. Yargılamalar sonucunda:
1.634 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, 1.366 sanık müebbet hapis cezası, 1.891 sanık da çeşitli süreli hapis cezalarına çarptırıldı.
Toplamda 4.891 sanık ceza aldı, 2.870 kişi beraat etti, 964 kişi hakkında ise “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı verildi. Bu davalarda 85 eski general ve amiral, binlerce subay, astsubay, polis ve sivil, anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs suçundan mahkum edildi.
Yargıtay, şu ana dek 224 dosyayı onadı, kalan dosyaların temyiz incelemeleri de sürüyor. Adaletin tecellisi süreci, tüm şeffaflığı ve hukuki güvenceleriyle devam ediyor.
15 Temmuz; sadece bir takvim yaprağı değil, bir milletin yeniden dirilişinin, devletine ve bayrağına sahip çıkışının simgesidir. O gece Türkiye yalnızca bir darbeyi değil; teslim alınmak istenen bağımsızlığını, özgürlüğünü ve onurunu da geri püskürttü.
Bu vesileyle, başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bu millet, tankın önünde duran o isimsiz kahramanları, Boğaz Köprüsü’nde can veren yiğitleri, Genelkurmay önünde şehit düşen askerleri ve polisleri asla unutmayacaktır.
15 Temmuz’dan alınan dersler bize gösterdi ki; demokrasimize, cumhuriyetimize ve anayasal düzene karşı oluşabilecek her türlü tehdide karşı uyanık olmak bir vatandaşlık görevidir. Her Türkiye vatandaşı, 15 Temmuz’un yıldönümünü sadece bir anma değil, aynı zamanda bir milli bilinç ve demokrasi nöbeti olarak görmelidir.
Devletimize sızmış her türlü terör yapılanmasının karşısında durmak, sadece hükümetin ya da güvenlik birimlerinin değil; her bir bireyin görevidir. 15 Temmuz ruhu, sadece geçmişin bir anısı değil; geleceğe yön veren bir iradedir.
Bugün 15 Temmuz 2025. Türkiye halkı dimdik ayakta. Bu topraklarda bir daha hiçbir ihanet odağı, ne silahla ne de sinsi oyunlarla millet iradesini esir alamayacaktır. Çünkü bu millet; vatanına, bayrağına ve ezanına göz dikenlere karşı tek yürek, tek bilek, tek millet, tek devlet olmayı 15 Temmuz gecesi dünyaya ilan etti.
Şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz.
Vatan sağolsun.!