Avrupa'daki gençlik ve Türkiye'deki gençlik karşılaştırmalarında,  her zaman büyük uçurumların olduğu görülüyor. Rakamlara bakıldığında, asıl tartışmanın gençlik değil de, izlenilecek politikada yer almasıdır. Bu politikalar üzerinden, gençlik için yapılması gereken yol haritası hazırlanması gerekiyor.

Son yıllarda dünya nüfusunun yapısının hızlı bir şekilde değişmeye başlaması, azalan nüfus ile ilgili sorunlarla ilgilenme gereğini ortaya çıkarmış durumda. Avrupa Birliği de, dünyadaki her 14 kişiden birinin yaşadığı bir topluluk olarak, sadece politik ve ekonomik değil, demografik olarak da dünyada önemli bir konuma sahiptir.

Avrupa Birliği projesinin hayata geçirilmesinde, önemli bir yeri olan ve gelecekte de büyük roller üstlenecek olan gençler, Avrupa Birliği’nin değişen demografik yapısı içerisinde büyük öneme sahiptirler.

Bu nedenle doğrudan doğruya gençlerle ilgili çalışmaların düzenlemeleri, gençlik ile ilgili devlet kurumlarını, AB ile yürütülen gençlik politikalarını ortaya koymaktır. Bu politikalar doğrultusunda gençlik üzerine birçok çalışma, proje, çalıştay ve öğrenci transferleri yapılmaktadır.

Ülkemizde de, genç nüfusun hızla artması ve gençlerin her alanda yer alması ile gençlere büyük görevler düşüyor. Türkiye'de genç nüfus şuan itibariyle, yüzde 10 daha artırmış durumda. TÜİK Kurumsal Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, 2021 yılı sonu itibarıyla, Türkiye'nin toplam nüfusu 84 milyon 680 bin 273 kişi iken, 15-24 yaş grubundaki genç nüfus, 12 milyon 971 bin 289 kişi oldu. Genç nüfus, toplam nüfusun yüzde 15,3'ünü oluşturdu. Genç nüfusun yüzde 31,3'ünün 20-22 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Genç nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde; 2020 yılında genç nüfusun yüzde 28,6'sının 15-17 yaş grubunda, yüzde 19,8'inin 18-19 yaş grubunda, yüzde 31,3'ünün 20-22 ve yüzde 20,4'ünün ise 23-24 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.