Tarihte örnekleri çoktur. Bizim yakın tarihimizde de vardır devlet ve siyasi parti yetkililerinin helikopter kazasıyla hayatlarını kaybetmesi.

Bunların birçoğu oldukça şüpheli. Tıpkı BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazası gibi…

Önceki gece bütün dünyayı şok eden bir helikopter kazası yaşandı. Bana göre oldukça şüpheli. İsrail ile tansiyonun yükseldiği bir dönemde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, helikopter kazasında hayatını kaybetti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindeki 8 kişi helikopter kazası sonucu hayatını kaybetti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin bulunduğu helikopter, zorlu hava koşulları nedeniyle Doğu Azerbaycan eyaletinde dağlık arazide kaza yaptı.

Gece boyu kötü hava koşulları eşliğinde aramalar yapıldı. Saatlerce süren arama ve tarama çalışmalarına Türkiye de destek verdi. Önceki gece arama çalışmalarında çok ilginç şeyler oldu. Önce üç köyün arası dendi. Sonra ‘iki kilometreye düşürdük o bölgede arıyoruz’ denildi. İran Kızılayı ise, “İran Cumhurbaşkanının helikopterinin düştüğü yer olarak iddia edilen 2 noktaya ulaştık ancak helikopterin enkazı görülmedi” dedi.

Helikopter kazasıyla ilgili olarak sorulması gereken sorular var.

Kaç helikopter havalandı? Üç helikopter olduğu iddiaları var. Eğer doğruysa diğer iki helikopterin akıbeti nedir? Sis ve görüş mesafesi meselesi tahmin edilemedi mi? Helikopterin rotası değiştirildi mi?

Helikopterde Cuma imamıyla bağlantı kurulduğu ifade edilmişti. Sonrasında bağlantı ne oldu?

Özellikle İsrail ile tansiyonun yükseldiği bu dönemde İran Cumhurbaşkanı Reisi’yi eski bir helikoptere bindirmeyi kim önerdi?

Eğer ki; İsrail’in işi değil ise, gözler İran’a çevrilmeli. Bu basit bir helikopter kazasından daha çok sabotaj ve suikast kokan bir kazaya benziyor. Hava şartları göz önünde bulundurulmadı ve Reisi ile beraberindeki heyet oldukça eski bir helikoptere bindirildi.

Doğrusu, İran’da özgür bir basın olmadığından kaynaklı, devletin verdiği bilgiler ve istediği haberler yapıldığından kaynaklı çok sağlıklı veriler alamıyoruz. Hep çelişkili haberler geldi. Sağlıklı bir haber alınamadı.

Birçok şüpheyi kendi içinde barındıran gelişmeler. Gerçek şu ki; kaza ihmaller çerçevesinde veya sabotaj üzerinde, suikast olarak iki ihtimal önümüze çıkıyor. Şuan için tam olarak ‘şudur, budur’ demek mümkün değil. Ama açıkçası sabotaj üzerinden suikasta açık bırakmak gerekiyor işin ucunu.

İran son dönemlerde İsrail'le büyük problemler yaşamıştı. En son füze ve dron saldırıları yapmıştı. İsrail açıklamasında ise “bunun karşılığını vereceğiz ama zamanı ve yeri bize saklı” demişti. İşi buraya taşıyacaklar mı? Bu bir soru işareti.

Eğer ki bu bir kaza ise, bu tam anlamıyla bir prestij kaybı. İran bölgesel büyük iddiaları olan bir ülke. İsrail'e, Batı'ya, ABD’ye kafa tutan bir ülke. O zaman İran’a sormazlar mı, ‘'Siz kendi Cumhurbaşkanınızı bile tam önlem alamadan uçuruyorsunuz ve 35-40 yıllık helikopterlere bindiriyorsunuz” diye.

İran bu sorular karşısında zorlanacaktır. Önemli bir tespitin altını çizmekte de fayda var. Hani 35 ile 40 yıllık helikopterler diyoruz ya. Gerçekten üzerinde durulması gereken bir mesele. Ülkenin Cumhurbaşkanı nasıl oluyor da hava şartları da göz önünde bulundurulmadan çok eski helikoptere bindiriliyor.

Bu, kazadan çok sabotaj ve suikast kokuyor. Peki kimin işi? İsrail mi? İran’ın kendi bizim de bilmediğimiz bir iç meselesinin sonucu mu? Bilmiyoruz. Bekleyip göreceğiz. Açıkçası vicdanları rahatlatacak bir sonucun da ortaya çıkacağına pek inanmıyorum.