Geçen haftaki yazımda belirtmiş olduğum, gençlerimiz ve sektörel anlamdaki gençliğin durumu ile ilgili tespitler, gençlerimizin sektörel anlamda baktığımızda eğitimlerini sahada tamamlayarak, doğru adımlarla ilerleyenlerin önünün her zaman açık olduğunu görmekteyiz.

Kendi sektörümüz açısından baktığımızda, meslek yüksekokullarının güzellik, kuaför ve berberlik kısımlarının, çok tercih edilmemesi ve bu bölümlerden yetişen hocaların sınırlı olması. Bu bağlamda ben kendim Ortaokul mezunuyum, liseyi pandemi döneminde uzaktan eğitimle tamamladım ve bu yıl üniversite sınavına girdim.

İlimizde faaliyet gösteren Dicle Üniversitesi Meslek Yüksekokulu'nda değerli okul yönetimimiz, değerli hocalarımızın daveti üzerine sık sık bu bölümü okuyan öğrencilerimizle, bir araya gelip fikirlerimi, bilgilerimi kendileriyle paylaşma fırsatı buluyorum. İnşallah üniversite sınavında da bir derece alıp bu bölümü okumayı istiyorum nasip olursa eğer…

Sebebine gelince, oradaki arkadaşlarımızla, öğrencilerimizle daha fazla zaman geçirip, daha faydalı olma hayalim bundan sonraki süreçte en azından gerçekleşir diye ümit ediyorum.

Bunu niye anlattım, açıkçası ben yazılarımda ve paylaşımlarımda kendimden örnekler vererek, konuyu istişare etmekte fayda görüyorum. Bu şekilde karşıdakine konuları yaşayan biri olarak anlatmam ve iletmem, bu şekilde kendileriyle iletişimi kurup daha faydalı olacağım fikrini taşıdığımı düşünmemden kaynaklandığı içindir.

Bütün bunları anlatırken, bir de bizim geleceğimiz olan üniversiteleri okuyan ya da okumaya mücadele eden gençlerimiz var. Birçoğu aileden uzakta sınırlı bütçelerle, yarı aç, yarı tok, cebinde ailesinin temin edebildiği ve gönderebildiği bu harçlıkla yetinmeye çalışan gençlerimiz.

Okul okuduğu süre içerisinde, onların derslerine daha konsantre, daha sağlıklı dört elle sarılabilmeleri için, bu gençlerimize bu süre içerisinde ne kadar fayda sağlayabiliyoruz, nasıl yardımcı olabiliyoruz. Tabii ki ailenin yanında ailenin dizinin dibindeki rahatlıktan bahsetmiyorum. Ama birçok aile okul okuyan gencine maddi anlamda ne kadar faydalı olabiliyor ki, geleceğe atılan bu gençlerimizin bu yolda ne kadar sıkıntılarla boğuştuğunu. Belki de bir kısmının bu süreci devam ettiremediği de bir gerçek, bu gerçekliğin içinde sadece maddi konular değil. Burada maalesef yine her zaman dile getirdiğim ve söylediğim yol haritası, hayata atılma, okuyup adam olma deyiminin sadece ve sadece, kitap okumakla olmadığı, hep derslerle, sınavlarla olmadığı, bu sürecin gençleri yıprattığı kanaatini bende oluşturmuş durumda.

Bunları aşıp bu konulardaki gerekli tüm mekanizmaların, tüm kurumların devreye girmesi gerekli. Fikirler ve çözümler üretilmesi ya da kolaylıklar sunulması. Bundan sonraki süreçte gençlerin önünü görmesini rahatlatacağı bir dönem olmalı. Mesela okul okuyan bir gencimizin günün belli saatlerinde kendi alanındaki sahadaki işletmelerle, kurumlarla, birimlerle iç içe olması kendi alanının sahadaki işleyişini, sistemini okul okurken de yaşaması zorunlu bir hale getirilmesi farzdır. Bir dönem, bu konularla ilgili sempozyumlar yapıldı. Üniversite sanayi el ele ne oldu, ne bitti, sonuç ne.

Bilemedik sonuçlar sahaya nasıl yansıdı, akıbeti ne oldu, ses seda yok maalesef. Ya da ses getirecek çözümler üretilmediği için geri planda kaldı. Öğrencinin ve gencimizin sahada olması, sahada bulunan işletmelerde faaliyet göstermesi, bu işletmelerinde kontrollü bir şekilde denetlenmesi ve bu öğrenciye ekonomik destekler sunulması, son derece önemli bir durum olsa gerek. (Öğrenciyi yanında göstererek destek verilmesinden bahsetmiyorum)

Aynı zamanda öğrencinin hem okul okurken, hem de mevcut işletmelerde sahalarda faaliyet gösterirken, sahalarda bulunan belli nedenlerle üniversiteyi okumamış gençlerin olduğu ve bu gençlere de, kendi gençlik vizyonlarını üniversite vizyonunu aşılamalarının da faydalı ve fırsata döneceği bir uygulama olacağı bilinmelidir.

Yani kısacası gençliğe bir dokunalım gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Akıllı bir gençlik var, çalışkan bir gençlik var, hayatın gerçekleriyle yüzleşen bir gençlik var ama tetikleyen yok, sunan yok, akıl veren yok. Gencim, güzelim, yakışıklıyım demekle bu işleyişin olmayacağını gençlere anlatmak birinci vazifemiz olmalı.

Tüm okuyucularımıza teşekkür ediyorum saygılar sunuyorum.

(Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.)