Açık söyleyeyim; yaşım itibariyle bugüne kadar yaşadığım seçim süreçlerinin hiç birinde, bu kadar heyecanlı olmamıştım. Pazar günü yapılacak olan ‘14 Mayıs’ seçimlerinin heyecanı, öyle zannediyorum ki sadece beni değil, milyonları da aynı şekilde sarmış durumda. Sokağın, evin ve iş yerinin gündemi sadece seçim. Nereye gitsek, kimle konuşsak, mevzu hep seçim.

Evet. Tarihi seçimlere 4 gün kaldı. Meydanlar alev alev. 14 Mayıs Pazar günü, sandığa giderek önemli bir karar vereceğiz. Hem Milletvekili, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi için bir tercihte bulunacağız. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olur inşallah.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son 20 yılda yapılan seçimlerin tamamında rakipsizdi. Seçmenin çok önemli bir kesiminin desteğini alarak, hep tek başına iktidar oldu.

20 yılda yapılan genel seçimler ve son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de, heyecan yaratacak bir yarış yoktu. Toplum olarak sonucu belli olan seçimler yaşadık son 20 yılda. Ama 2023 seçimleri hiç de öyle değil. Kıyasıya bir yarış var. Ve bir de, 20 yılda hiç olmamış büyük bir heyecan. 14 Mayıs Pazar günü yapılacak 28. Dönem Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için, uzun bir zamandır bu denli yaşanmamış bir heyecan var. Ve sonuçları tahmin etmekte zorlanan çok geniş bir kesim var. Herkes bir birine, ‘Sence kim kazanır?’ diye sormaktan alıkoyamıyor kendini.

Hiç olmadığı kadar heyecan taşıyan toplumu, yanlış yönlendiren bazı sahtekarlar da var. Açık söyleyeyim, Kemal Kılıçdaroğlu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında 8 ile 10 puan fark olduğunu iddia eden, sözüm ona anketleri yırtıp atın. Bu anketleri yayınlayan firmaları da, sosyal medya hesaplarınızdan çıkarın.  Televizyon ekranlarına çıkıp, bu yönde yorum yapan anket firmalarının sahiplerini de, bence kayda almayın. Şahsen ben bu anket sonuçlarını kayıtlarıma alıyorum. Niye alıyorum? Onu da söyleyeyim; Seçimden sonra kim isabetli sonuçlar bulmuş, kim bol keseden atış yapmışsa, kamuoyu önünde ifşa edeceğim. Son 15 gündür anket yayınlayan yayınlayana.. Son 4 güne girilirken iki aday da yükselişte. Erdoğan deprem sürecinde yaşanan gerilemeyi telafi ettiği gibi, atağa geçti. Gerek Milli Savunma alanında, gerekse de bulunan gaz, petrol, doğalgazın 1 yıl bedava olması ve son olarak dün kamu işçilerinin maaşlarına yapılan yüzde 45’lik zamla öne geçti. Kılıçdaroğlu, 20 yıldır ilk defa oylarını artıran isim oldu. Tabi burada, birleşen 7 farklı siyasi parti seçmeninin etkisini de hatırlatmakta fayda var.

Son iki haftada, özellikle de resmi rakamlara göre, 1 milyon 700 kişinin katılım gösterdiği ‘Büyük İstanbul Mitingi’ ile öne geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, birinci tur için gerekli olan yüzde 48 ile 50 oy oranına yaklaştığı net olarak görünüyor. Kılıçdaroğlu ise, yüzde 44 ile 46 bandında olduğu gözüküyor. Muharrem İnce’nin ufak bir gerilemede olduğu, Sinan Oğan’ın da oylarını yüzde 2’e yükseltmeyi başarmış olduğu görülüyor.

Seçimlerle ilgili tahminler de almış başını gidiyor. Herkes bir tahminde bulunuyor. Kimisi ilk turda, kimisi de ikinci tura kalacağı yönünde tahmin yürütüyor. Ama şahsen benim düşüncem ve tahminim, seçimlere 4 gün kala oy oranını yüzde 49 oranına getirmeyi başaran Recep Tayyip Erdoğan, ilk tur için gerekli olan bir buçuk veya iki puanlık artışı yakalayabilir.

Neden mi böyle düşünüyorum? Çünkü Erdoğan iki haftadır yükselişte. Sürekli yeni bir müjde ve yeni bir adım atıyor. Bununla beraber oyları gerilemiyor, artıyor. Bu da ilk turda bu işi bitireceği ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.

Kemal Kılıçdaroğlu ise, yüzde 46 bandını yakalasa da, aradaki farkı kapatmaya enerjisinin yetmeyeceği görünüyor. Çünkü Kılıçdaroğlu, bir yükseliş gösteremiyor. Miting konuşmaları hep aynı. Farklı şeyler üretmiyor, söylemiyor. HDP’nin açık desteğinden rahatsız olan, kafasında soru işaretleri oluşan milliyetçi ve muhafazakar seçmeni, bir türlü ikna edemiyor. İYİ Parti’nin milliyetçi tabanında, ‘Kılıçdaroğlu ile HDP arasında gizli bir pazarlık var. Biz bu pazarlığın parçası olmayacağız’ diyenlerin sayısı son iki haftada oldukça artmış durumda..