Hiç mi hiç valilik yapmamış, yapamamışlar be kardeşim! Sadece oturup imza atmışlar. Kapılarını hep vatandaşa kapalı tutmuş, zere-i miskal kadar hizmet etmemişler! Rutinin dışına çıkmamışlar. O yüzden bugün ‘hayırla’ yad edilmiyorlar. Öyle ya, ‘balık baştan kokar’mış…

* * * * * * *

2000 yılı öncesinden bahsediyorum.1990’lı yılların ‘Kabadayı’ valilerinden. Öylece makamda oturup, maaş alanlardan. Devlet-millet yararına hiçbir faydalı iş yapmayanlardan. Yazıklar olsun.

* * * * * * *

Evet, şimdiki valileri görünce, onların bitmez tükenmez tempo ve enerjilerine şahitlik edince, geçmişi değerlendirme ben de farz oldu. 1996 yılından itibaren Diyarbakır’da görev yapmış bütün valileri tanırım. Mesleğim gereği hep iç içeydik.

* * * * * * *

O dönemin valilerini bir bakan veya üst düzey bir yetkili şehre geldiği zaman görebiliyorduk. Bazen de ayda yılda bir iki açılış veya etkinlikte…

* * * * * * *

OHAL dönemleriydi. OHAL Valiliği Diyarbakır’daydı. Yani şehirde iki vali vardı. Biri OHAL diğeri ise İl Valisi. OHAL Valiliği aynı zamanda bölge koordinatörlüğü yapıyordu. OHAL Valisi’nin görev ve yetkisi İl Valisi’nden bir tık daha yüksekti.

* * * * * * *

Allah rahmet eylesin dönemin OHAL Valisi Aydın Aslan hariç vatandaşa giden tek bir vali görmedim. Havalı, kabadayı burunlarından kıl aldırmayan valilerdi hepsi…

* * * * * * *

Aslında o dönemler siyasi irade, yani işbaşındaki hükümetler de bu valilerin durumlarından oldukça memnundu. Kimse Valilere ‘Çıkın kardeşim vatandaşla iç içe olun. Meydanı örgüt ve örgüt sevicilerine bırakmayın. Vatandaşı yalan, yanlış bilgilerle devlet karşıtı olmalarına, onların örgütün safına kaydırılmalarına izin vermeyin’ demiyordu. PKK’nın bölgede halk desteği almasında en çok o dönemin valilerinin payı ve katkısı var.

* * * * * * *

Kısacası geçmiş valilerin karnesi çok kötü. Olumsuzluklarını yazmaya kalkarsak sayfalar yetmez!

* * * * * * *

Doğrusunu söylemek gerekirse şimdiki Valilere bakınca 1990’lı yılları hatırladım. Bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Vali, illeri idare etmek için görevlendirilen kişidir. Valiler, illerin başında Cumhurbaşkanını temsilen bulunur. İl içerisinde yer alan ve bakanlıklar tarafından görevlendirilen kişiler, valinin emri altında çalışır. Şimdiki valiler alışılagelmişin dışına çıkıyor. Kendisini şehrin hizmetkârı olarak gören Valiler var. Ne güzel.

* * * * * * *

İşte bunlardan biri de Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu. Geldiği günden bu yana hızlı bir çalışma temposu sergiliyor. Mesai saatleri ona yetmiyor. Gecesini gündüzüne katıyor, hafta sonları da hafta içiymiş gibi harıl harıl çalışıyor. Aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekilliği görevini de yürüttüğü için şehrin bütün meselelerini ele alıyor, çözüme kavuşturuyor. Yetmiyor yeni projeleri hayata geçiriyor, bizzat kendisi takibini ve denetimini yapıyor.

* * * * * * *

Bir turizm elçisi gibi çalışıyor. Şehrin tarihi ve kültürel bütün miraslarını elden geçiriyor ve tümünün eski ihtişamına kavuşmasını sağlıyor. Yıllardır yapılmayan Fiskaya Şelalesi gibi kentin çehresini değiştiren, daha modern görünüme kavuşturan projelere bir bir imza atıyor. Hafta içi kent merkezi, hafta sonları ise ilçe-köy ziyaretlerine gidiyor. Kırsal alanda da vatandaşı hizmetle tanıştırıyor. Daha yazamadığım birçok özellik ve güzellik sergiliyor. Allah kendisinden razı olsun.

Görevlerimiz iyiyi alkışlamak, kötüyü eleştirmektir. Kimse başka da bir manaya çekmesin. Vatandaşa hizmet edeni el üstünde tutmak hepimizin görevi. Ne mutlu mevki ve makamdan sonra hayırla yad edilmeyi kendisine şiyar edene…

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.