Amerika ve Fransa’nın başını çekmiş olduğu malum ülkeler Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ilintili olarak İsrail'in güvenliği bahanesiyle Bunlar İsrail'in güvenliği için Irak ve Suriye'de bir oluşum oluşturma çabalarıdır. 

Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak amacıyla taşeron askerleri olarak ağırlıklı olarak Türkiye, Irak, Suriye de kendi amaçları doğrultusunda Türkiye’ye karşı kullandıkları Terör örgütü Dhkp-c, Asala’dan sonra piyasaya Asala terör örgütü devamı olarak bu ülkelerce finans edilen, askeri her türlü savaş malzemeleri ile donatılarak, kamplarında eğitilerek kendi kadrolu askerleri gibi görevlendirilen PKK-PYD, DEAŞ, TALİBAN vs gibi silahlı terör örgütleri ile Türkiye’yi bloke etme hevesleri hem kendi sömürü düzenlerini devam ettirmek hemde İsrail’in Ortadoğu ve Akdeniz’de olsun, Irak ve Suriye'de olsun Amerika’nın ve malum emperyalist ülkelerin kendileri için sömürü düzenlerinin devamlılığı açısından kendileri merkezli bir oluşum oluşturma çabalarında oldukları açık seçik ortadadır.

Türkiye karşıtı yıllardır dost ve müttefik gibi görünen bu ülkelerin başta geçmişte Ermeni terör örgütleri ile (Ermeni terör örgütü Asala gibi)  günümüzde Asala’nın devamı niteliğinde ki PKK-PYD, DEAŞ  vs gibi terör örgütlerini besleyip desteklediklerini bu coğrafyada terör devletleri yaratmak istediklerini bilmeyeniniz yoktur. 

Bu terör örgütlere paralel olarak Türkiye’de ki etnik, mezhep, inanç ve tarikatların içine sızarak ele geçirdikleri bu oluşumları ki bunlardan en bilineni ve deşifre edileni olan FETÖ terör örgütü ile Türkiye içinde mevcut yasal silahlı güçleri yani Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü, Yargı, Yasama, Yürütme gibi organların içine sızdırılarak hem yasal silahlı güce hemde her alanda bir erk’e sahip edilişlerine de Türkiye büyük kayıplar vererek, bedeller ödeyerek bizatihi yaşatılarak öğrendi. 

Bu hamleler Türkiye’ye karşı organize yönetilen dış ve işbirlikçi iç güçlerin gerçek yüzünüde tarih tekerrürden ibarettir deyimini doğrulatırcasına gösterdi. 
Burdan Siyasi görüşü, etnik kimliği, inancı ne olursa olsun tek kaygısı ve sevdası Vatan ve Milletini sevenler şunu bir kez daha anladılar ki!

“Su uyur düşman uyumaz”

Türkiye üzerinde bitmez tükenmez emelleri asırladır bulunan malum güçler bir taraftan etnik ve mezhepsel ayrıştırmaları yaparak aynı coğrafya insanlarını birbirine boğazlatırken diğer yandan Ermenileri tavşana kaç tazıya tut zihniyeti ile oynatırken, Ege’de Yunanlıları her türlü koşullarda yanındayız diyerek cesaretlendirerek, Kıbrıs’da Rumları ve Batı Trakya’yı lozan uluslarası anlaşmasına rağmen aşırı silahlandırmalara ve Türkiye’ye karşı bir tehdit unsuru olmaya kimselere aldırmadan devam etmektedirler. 

Amerika aynı Yunanistan’a Türkiye karşıtı yaptığı hamlenin bir benzerini Türk tarafı KKTC’ye de  Rumlarla dengeleri bozma adına Güney Kıbrıs Rum yönetimine silah ambargosunu dünya kamuoyuna aldırış etmeden kaldırmıştır. Amerika’nın bu davranışı ile maksatları ayan beyan bellidir. Niyeti acaba denge de olan güçleri Rum lehine bozarak Kuzey Kıbrıs Türk Devletine karşı savaştırmakmıdır? 

Aynı PKK-PYD terör örgütleri ile olan ilişkilerinde bu terör örgütlerini Türkiye’yi çaresiz bıraktırarak köşeye sıkıştırmak ve Türkiyenin terör örgütler ile olan mücadelesinde harcamalarını artırarak ekonomik olarak da Türkiye çökertilerek Türkiye etkisizleştirmeye çalışmak gibi bir oyunmu çevirmektedir?

Amerika ve Fransa Türkiye karşıtı olan ilişkilerinin bir devamı olarak, 
Türkiye, KKTC ve Türklere düşmanca duygular içinde olan Yunanistan, GKRK (Güney Kıbrıs Rum Kesimi) ülkeleri kışkırtarak ayrıca her konuda destekleyerek günümüzün gelişmiş en modern silahlarını Türklere karşı kullanılmak üzere bunlara temin etmeleri niyetlerini ve taraflarını açıkça belli etmeleridir.

Daha düne kadar ekonomileri çökmüş adeta iflas etmiş bitmiş Yunanistan ve Rum kesimini ülkeleri finans ederek, ayağa kaldıran, her türlü savaş argümanları ile donaltan, Yunan ve Rum’u kullanarak tamamen Türkiye’yi baskılamak istemeleri Türkiye için yeni tuzaklar değildir. 

Her ne kadar Karadeniz, Akdeniz, Ege, Batı Trakya daki askeri hareketlilik ve tam donanımlı kurulan üslerin ilgili ülkelerce Rusya'ya karşı olduğu bahanesi Türkiye’ye ifade edilsede, burada stratejik yapılan ince askeri planların tamamen gerek terör örgütlerince, gerek Türkiye karşıtı ülkelerce dünya beşten büyüktür diyerek küresel oyunlara çomak sokan ve artık bölgesel bir güç olan Türkiye’yi kuşatma fırsatını buluncada yok etme eylemidir. 

Amerika Ege denizinde ki  adalarda askeri üsler kuruyor, lozan antlaşması dışında kalan adalar da çok önemli üsler kurmak için faaliyette bu adalarda, son sürat Türkiye için tehlikeli oyun kurmaya devam ediyor, lozan anlaşmasının yani 12 adalar dışında kalan yunanlılara ait olan adaları Fransa ve Amerika istedikleri silahlarla donatma yarışındalar.  Bu adalardan Girit adasında Fransa ve Yunanistan arasında bir savunma anlaşması yapılmıştır. 
Bu anlaşma gereği AESA Radarlı F-16 savaş uçakları, ikinci uçak satımının ve bölgeye gelmeleri konusunda anlaşmışlardır. Elbette bu anlaşmanında bir amacı vardır.

ABD’nin üs kurmak için Skiros (İskiri) Adası’nı tercih etmesi de çok önemlidir. Skiros adası Yunanistan için Orta ve Kuzey Ege’nin kontrol adasını oluşturmaktadır,

Limmi adasına ABD üssünün kurulması, Rus filosunun Karadeniz’den ve İstanbul-Çanakkale-Boğazlarından, Ege ve Dedeağaç’tan çıkışının mümkün olduğu ölçüde kontrolünü amaçlasada madalyonun diğer bir yüzü bu bölgenin Türkiye egemenliğinin kısıtlanarak direkt olarak Amerika aracılığı ile Yunan yönetimi alanına girmesi demek, Semadirek adası açıkları olan yerin devasa sahip olduğu hidrokarbon yataklarının, Ayrıca Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın bu bölgede arama kurtarma sahasınında Türkiye’nin elinden çıkması anlamına gelmektedir.
Benzeri Kerpe, Yamurgi, adaları içinde geçerlidir. 

Diğer önemli bir konuda da asimilasyon konusudur. 
Batı Trakya Türk Azınlığı yok sayan Yunanistan  aleni olarak Türk kimliğini yok saymaktadır. 
Başında Türk olan hiçbir spor kulübü, dernek vs dahi izin vermemektedir. 
Türkiye Bartalemusa Karadeniz de ayin yaptırırken, Yunan yargısı İskeçe Türk Birliği’nin yasal statüsünün iade edilmesi talebini bile yine reddetmiştir. 

Adeta Yunanlıların peşkeş çekerek Amerika ile Ege denizin de ki bu tür adaları bu coğrafyada daha rahat hareket kolaylığı sağlamaları Emperyalistlerin kendi sömürü düzenlerinin sekteye uğramaması için bu adalar devasa yüzen savaş gemileri haline (Çağımızın hiçbirşeye ihtiyaç duymadan savaşacak) dönüştürmektedir. 

Türkiye’nin egemenliğindeki Boğazları by pass ederek Ege denizinin giriş ve çıkışını kontrol altına alınmak istemektedir.

Özellikle ABD’nin dünya kamuoyuna kendini savunması, Rus savaş filosunun Ege ve Akdeniz’deki geçiş hareketlerini kontrol etmek ve aynı zamanda bu bahane ile Yunanistan’ı da kendine hizmet ettirmek gayesi ile Yunanistan’ın Türkiye olan hasmane Türkiye karşıtı düşmanlığını ve ihtiraslarını kullanmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye’yi kontrol altına almak isteklerini yaptırmak asıl amaçlarıdır.

Sonuç itibari ile Türkiye’nin hakimiyetindeki boğazlarının stratejik önemini azaltarak lozan antlaşması gereği karadeniz’e istediği gibi yerleşmek istemektedir. 
Ayrıca Karadeniz’de suları ısıtarak Karadeniz de Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir savaşın içine atmak istemektedir.

Bunun içindir ki Karadeniz’e sınırı olan ülkeleri de kendi safına çekmektedir. Buna en büyük örnek Rusya ile savaştırdığı Ukrayna, ayrıca  Romanya’dır. Politikaları bu olunca Türkiye’ye ve bölgeye karşı Yunanistan’ın bu alanda etkisi ve rolü de Askeri ve ekonomik olarak Amerika, Fransa ve diğer ülkelerce desteklenmekte, güçlendirilmektedir.