Deprem ve doğal afet zamanında medyanın deprem ve doğal afet olaylarını haber olarak servis ederken, çok önemli sorumluluk ve ciddiyet ile işini yapması gerekmektedir.

Özellikle halkı panikletecek, korku tüneline sokacak, galeyana getirecek haber dili yerine, daha bir özgüven aşılayacak, panik ve kaos ortamını yatıştıracak, insanların hayat kurtarma, enkaz altından çıkarma, arama, tarama gibi ilk müdahalelerine yardımcı olacak kılavuzluk yapacak derleyici toparlayıcı neşr etmek, Radyo, Tv, Gazete, internet gibi görsel, işitsel, yazılı ve elektronik yayınlar yapması, ayrıca günümüzde en etkili iletişim araçlarındın olmazsa olmazımız sosyal medyanın da bu şekilde pozisyon alması, medyanın kamu adına kamu görevi yapması nedeni ile zorunluluktur, zaten akside düşünülemez. 

Medyanın zaman ve mekan kavramı olmaksızın her an toplumu bilgilendirme imkanına sahip bir gücü elinde bulundurmaktadır. Dolayısıyla gerek medyanın gerek sosyal medyanın hem öncesinde hem de sonrasında deprem ve doğal afete ilişkin çok önemli sorumluluğu olan, kamuoyunu bilgilendirme, aydınlatma ve yönlendirme işlevselliği vardır. 

Deprem ve afetlere uğrayan veya uğrama riski heran için olan bir toplumun bilgilendirilmesi, yönlendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için en önemli kitlesel, ulaşım ve erişim aracı medyadır. Buna bir örnek olarak sosyal medya sayesinde 2012 yılında ABD’de meydana gelen Sandy Kasırgası’nda 20 milyon twett atılmış.

Bu sayede insanlar gelen tehlike ve tehlike esnasında yaşanabilecek kayıplara ilişkin hızlı bir şekilde bilgilendirilmişlerdir. Bu bilgilendirme neticesinde çok büyük olası kayıplar alınan önlemlerle en asgariye indirilmiştir.

Türkiye’nin ve Türkiye’de yaşayanların % 42’sinin 1.derece de deprem bölgesinde yer aldığını ve yaşadığını artık hepimiz biliyoruz. Ülkemiz de meydana gelen 6 Şubat depremi ile, 11 ilimiz en ağır şekilde can kaybına ve yıkıma uğradı, çok büyük kayıplar ve yıkıcı hasarlar oldu.

Bu depremin sonucun da bir kısım  medya olmak üzere, özellikle sosyal medya da, bu olan deprem ve afete yönelik her konuda doğru ya da yanlış bilgilendirmeler yapıldığını, gerçek haber gibi servis edildiğine şahit olurken bu tip kirli bilgiler peşinden, bozuk iletişim dili ile yanlış bilgilerin hızlıca yayılmasını tetiklemiştir. Sonuç itibari ile de çok sayıda manipülatif haber yapılmıştır. 

6 Şubat depreminde vatandaşlarımızın %73’ünün depremle ilgili gelişmeleri sosyal medya üzerinden takip ettiklerini görüyoruz. Afet esnasında toplumu yanıltıcı paylaşımların yapıldığı gerçeğinden hareketle bu yapının ve kullanılan dilin yeniden gözden geçirilmesi gerektiği elzemdir. 

Tüm medya da belirli gün ve saatlerde en az hafta da veya ay da bir kez olsun sürekli Deprem ve doğal afetler ile ilgili eğitici, öğretici yayınların yapılması zorunlu hale getirilmelidir. 

“Deprem ve doğal afet öncesin de medyanın insanlarımızı bilinçlendirme amaçlı yayınlar yapması çok önem arz etmekle birlikte olası deprem ve afetler içinde öncesi bilinçli bir organize hareketin deneyimlenmesidir.”

Deprem bilim insanlarının belli bir ölçeğin altında kalan sarsıntıları deprem olarak değerlendirilmediği halde, Televizyon programların da deprem ve afet konuları işlenirken topluma bir takım mesajlar verilirken, bir takım medyatik olma hevesinde ki  kişiler pek çok televizyon kanallarında hayatında fay hattı dahi görmeyenlerin, konunun uzmanı olmayanların depremi ve sonuçlarını tartıştıklarını üzülerek izlediklerini ifade eden çok kıymetli deprem ve afet ile ilgili bilim insanlarımızın olduğunu da sizlere bu arada hatırlatırım, deprem ve afet gerçeği ile bilgi sahibi olmak için “Fayı arazide, yerinde takip etmek gerekiyor. 

Medya kuruluşlarımızın yapması gerekenlerden en önemlisi yayına alacakları veya röportaj yapacakları deprem bilim insanlarını sahada olanlardan seçmeli aldıkları sağlıklı, gerçekçi bilgileri izliyecilerine, dinleyecilerine ve okurlarına aktarmalarıdır. 

Bu işin uzmanı olan kişilerin medya sektöründe bu tür haberleri yapanlara tavsiyeleri, siz konuk aldığınız konuklarınıza dikkat edin konuklara depremi soruyorsunuz onlar konuyu heyelana, sele, su baskınına, çığa veya tsunamiye çekiyorlar. Dolaysıyla bu tür isimleri haberlerinizin, programlarınızın dışına çıkartın tavsiyesinde bulunuyorlar.

Deprem ve doğal afet uzmanlarının ifadesine göre Dünyada 20’ye yakın plaka tektoniği var. Bu plakalar 200 milyon yıldır kırılıyor ve hareket ediyor. Ülkemiz de ise 4 ayrı plakayla irtibatlı olduğu ilgili bilim insanlarımızca ifade edilmektedir. 

6 Şubat depreminde ise 11 il sola doğru kaymıştır. Yine bu depremde yer yüzünde 404 km yırtık oluşmuştur. Depremler ve doğal afetler gerçeği ülkemizde depremin yanısıra sel, su baskını, heyelan gibi doğal afetlerinde sıkça görüldüğü bilinmektedir. 

Yerleşim yerlerinin %92’sinin, nüfusun %95’inin, büyük sanayi merkezlerinin %98’inin ve barajların da %93’ünün deprem bölgelerinde olduğu bilimsel verilerle tespit edilmiştir. Afet ve acil durum yönetiminde medyamıza çok büyük görev düşmektedir, afetler öncesinde ve sonrasında ilgili kuruluşlar ile medya arasında doğrudan çalışma ilişkileri kurulmalıdır. 

Bilgilendirici, ve yönlendirici yayın faaliyetleri yapılmalıdır. Medya üzerinden bu faaliyetlerin toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırılması sağlanmalı. Habercilik faaliyetleri kapsamında afet alanından aktarılan görüntüler ve bilgiler kamuoyundan doğru bilgilendirmede etkili olduğundan kamu vicdanını incitmeyecek şekilde servis edilmelidir. 

Medya afetle ilgili konuların ve hassasiyetlerin görünülürlüğünü artırarak kamuoyunda bunlara dair farkındalık yaratılabilecek yayınlar kurgulamalıdır. Medya doğal afetlerin doğru yönetilmesi için yönlendirmeler yapabiliceği yayınlara önem verilmelidir. Deprem ve doğal afetlerde  sorunların çözümü için müşterek akıl üretmek çok önem arz etmektedir.

Kentlerde ki eski ve depreme dayanıksız konutların Kentsel dönüşüm ile maalesef arzu edilen sürede olamayacağı gerçeğinden hareketle geçmişte yapılan yanlışları tekrarlamayalım. Özellikle fay hatlarında yeni yerleşimlere katiyetle izin vermeyelim, çok katlı binalara keza aynı şekilde izin vermeyelim.

Doğru kentsel dönüşüm uygulamalarını desteklemeliyiz. Medyanın görevi yaşananları doğru olarak aktarmaktır. 
TRT, AA gibi devlet kurumları hariç Medya ticari bir kuruluştur, maddi gelir uğruna reytingi yüksek tutmak isteyecektir. Bunu anlayabiliriz, fakat para kazanma hırsı ile de kamuoyunu yanıltıcı yalan ve asparagas haberlere de izin verilmemelidir.

Medyanın kamusal bir yanı ve sorumlulukları olduğuda unutulmamalıdır. Kamu yararına olan işlerde kesinlikle kazanç ön plana çıkmamalıdır. Peki deprem ve afetler için önlem olarak neler yapılabilir : 

1-Kentsel dönüşüm ve planları, 
2-Yeni yerleşim alanlarının belirlenmesi, 
3-Mevcut yapılarda iyileştirme, onarım ve güçlendirme,
4-Toplumsal bilinç, 
5-Eğitim ve yerel yönetimle işbirliği, 
6-Afet Yönetimi ve Deprem Master Planı
7-Evlerin yenilenmesinde halk-devlet işbirliği- finans modelleri geliştirilmelidir.
8-Medya işbirliği 

Bundan sonra olabilecek olası deprem ve doğal afetlede oluşabilecek büyük kayıp ve yıkımlara dur demek adına bulunduğumuz yerlerde afet ve deprem bilincini geliştirmek adına adımlar atmalıyız. Bu devletin olduğu kadar biz bireylerin de vatandaşlık görevidir.