18 Mart, 1. Dünya Harbi’nde Türklerin yokluk içinde, cephanesiz, etnik ihanetlere rağmen Türk’ün gücünü gösterdiği büyük gündür. 
Takvimler 28 Haziran 1914 ü gösterdiği zaman bir Sırp milliyetçisi tarafından Saraybosna’da suikast düzenlenen Avusturya-Macaristan veliahtı ile eşinin ölümü, İttifak ve İtilâf devletlerinin zincirleme olarak birbirlerine savaş açmasına sebep oldu. 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a karşı savaşa girmesi üzerine Almanya da 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 3 Ağustos’ta Fransa’ya, 4 Ağustos’ta Belçika’ya savaş ilân etti. 4 Ağustos 1914’te İngiltere anlaşmalar gereği Almanya’ya savaş ilân etti. Savaşa daha sonra Japonya, Osmanlı Devleti, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Yunanistan da katıldı. Savaş Avrupa’nın batı, doğu, Galiçya, Balkanlar ve güney cephelerinde cereyan etti. Osmanlı Devleti’nin katılmasıyla da Kafkasya, Filistin, Irak ve Çanakkale Boğazı’nda sürekli muharebeler oldu. 

100 yılı aşkın bir süredir savaşta olan Türk ordusu yorgun, tükenmiş, çaresizdi. Her evde şehit vardı hatta bazı evlerde erkek bile kalmamıştı. Osmanlı Devleti’nin savaş kararı almasının ardından yokluk içerisinde olan halk iyice perişan olmuştur. Ama buna rağmen topraklarından bir karış vermemek için canlarını hiçe saymışlardı. 9 cephede verilen mücadelelerin sonu gelmemekteydi.  
İtilaf Devletlerinin Rusya’ya yardım göndermek için Çanakkale Boğazı’ndan geçmesi gerekiyordu. Bunun için Osmanlı Devleti’ne hem karadan hem denizden saldırıya başladılar. Nusret mayın gemisinin komutanı Tophaneli Yüzbaşı Hakkı Bey’in mayınları koya yerleştirmesi savaşın seyrini değiştiren bir hamle olmuştur. İmkansız olarak görülen top mermisinin Seyit Onbaşı tarafından kaldırılması ve İngiliz zırhlısı Ocean gemisinin batırılması da bir mucizeydi. 18 Mart Kahramanı Cevat Çobanlı’yı da anmamak olmaz.  

Deniz muharebesinden hiç beklemedikleri darbeyi alan İtilaf Devletleri karadan saldırmaya yöneldi. Düşman birlikleri, bu eylemlerini 25 Nisan 1915 sabahında Arıburnu bölgesinden gerçekleştirmek için harekete geçti. Mustafa Kemal'in "Ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" sözüyle gözünü kırpmadan düşmanın üzerine yürüyen 57. Alay ve diğer birliklerin katıldığı taarruzla ilgili İngiliz Subay General Hamilton'ın "Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor." sözü de o yıllarda Türk askerinin ortaya koyduğu mücadeleyi akıllara kazıdı. 

"Çanakkale geçilmez" destanını yazan binlerce kahraman arasında kahramanlıkları ve gösterdikleri üstün başarı aradan geçen 107 yıla rağmen gururla anlatılan 57. Alay'ın tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki şehitliği her yıl yüzbinlerce kişi tarafından ziyaret edilmeye devam ediyor. 
Metrekaresine 6 bin merminin düştüğü, mevziler arasındaki çatışmada 2 merminin çarpıştığı, çarpışmak için arkadaşının şehit olmasını beklediği yerdir Çanakkale.  
‘Hoşafın yağının kesilmesi‘deyiminin ortaya çıkmasının sebebi; askerlerin yiyecek ekmek bile bulmaması, gelen yiyeceklere yağ konulamadığı için hoşaf suyunun üzerinin yağsız kalmasından ötürüdür. Aç kalmalarına rağmen savaşı bırakmayan kahraman askerlerin çarpıştığı savaştır. Doktor babanın oğluna bile ağrı kesici vurmadığı, oğlunun hakkı olmadığı hayatta kalma olasılığının yüksek olduğu askerlerin hakkı olduğunu söylediği zamandı. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’ın futbolcularının savaşa katıldığı, sağ kalanların futbola gidip tekrar geri dönüp çarpışmaya devam ettiği alandır Çanakkale. Galatasaray Lisesi, Konya Lisesi ve İzmir Lisesi 1915 yılında tek bir mezun bile veremediği, şehitlerin yaşının olmadığı savaş meydanıdır Çanakkale. 
Yaşanan tüm bu zorluklara rağmen 18 Mart Zaferi elde edildi. Bu vatan uğruna hit olan tüm askerlerimizin ruhu şad, mekanı cennet olsun.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.