Doğrusunu söylemek gerekirse, ne zaman çözüme yönelik bir adım atılsa, anında bombalarla cevap veriliyor. TUSAŞ'a yönelik gerçekleşen terör saldırısı da, bunlardan biri. Hain terör saldırısı içimizi yaktı. Bir kez daha lanetliyor, kınıyorum. Şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.

Türkiye büyük bir ülke. Bugüne kadar nasıl ki altından kalkıp, mücadelesini azimle, kararlılıkla verdiyse, bundan sonra da verecektir. 

Türkiye sadece teröre değil, terörü taşeron olarak kullanan destekçilerine karşı da amansız mücadele veriyor. Yani Türkiye’nin karşısında basit bir terör örgütü yok. Başta PKK olmak üzere, bütün terör örgütlerine silah, mühimmat, lojistik ve her alanda destek veren dış ülkeler var.

Türkiye’nin kalkınması, gelişmesi, emir alan değil, emir veren bir ülke olmasından her daim rahatsız olan dış ülkeler, çözümün gerçekleşmemesi için ellerinden gelen bütün kahpeliği yapmışlardır, yapmaya da devam ediyorlar. Terörsüz ve güçlü bir Türkiye istemiyorlar.

Cumhur ittifakı ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, önce DEM grubuna giderek, Milletvekilleriyle tokalaşması ardından Öcalan’a, “Terörün bittiğini ve PKK’nın tasfiye edildiğini açıklama” çağrısı yapmasıyla başlayan sürecin, açıkça baltalanmak istendiğini hain terör saldırısıyla net bir şekilde gördük.

‘Bu saldırıyla Kandil’in İmralı’yı mı yoksa emperyalleri mi dinleyeceği’ sorusu da tekrar gündeme geldi. Öyle görünüyor ki, terör baronları, süreci başlamadan bitirme hedefinde. Bahçeli’nin çağrısının birilerini rahatsız ettiği kesin. Peki bundan sonra ne olur? Süreç olası saldırılara rağmen devam eder mi?

Yeni süreci hangi istihbarat örgütleri baltalamak istiyor? Kimler terör bitmesin istiyor?

Terör örgütü lağvedilecek mi? İmralı çağrı yaparsa kandil silah bırakmayı kabul eder mi?

Şuanda herkesin kafasında oluşan bu sorular var. Cevabını süreçle beraber hepimiz öğreneceğiz. Ama burada DEM’e çok büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Olası saldırı ve sürecin baltalanmasına karşın ciddi önlem almaları, Kandil’e sürekli çağrılar yapmaları gerekiyor.

Çözüm konusunda ortaya konulan muazzam bir irade var. Devlet Bahçeli’nin tarihi ve devrim niteliğindeki bu çağrısına saldırılarla değil, samimi ve kararlı adımlarla cevap verilmelidir.

Millet şu anda test ediyor. Şu kesinlikle unutulmamalı ve iyi anlaşılmalıdır ki; çözümü baltalayanlar, buna prim verenler tarih önünde hesap verecektir.

Terör baronlarının ekmeğine yağ sürenler, kan ve şiddetten beslenenler, asla başarılı olamayacaktır. Çözüm isteyen, bunun için kararlı ve samimi adım atanlar, hem milletin takdirini, hayır duasını kazanacak, hem de tarihe geçecektir.

Devlet ve hükümetin çözüm için attığı adımlar, yaptığı çağrılar tarihidir anlamlıdır. Buna saldırılarla karşılık verilmesi asla kabul edilir değildir.

Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısıyla başlayan yeni sürecin baltalanması durumda, bir asır daha ‘Çözüm’ adı konuşulmayacak ve asla gündeme gelmeyecektir.