Okumak ve yazmak insanın duygularını en yoğun şekilde yaşadığı anlardır. İnsanlar düşünce ve bilgileriyle dünyayı süsleyip güzelleştiren ve zenginleştiren fikri eserlerini üretirler.  Okumak bazen yaşadığın şehri, bazen tüm dünyayı bazen geçmişi bazen bir yabancıyı, kimi zamanda sadece kendini keşfetmektir. Rabbini tanımaktır. Hakkını ve haddini bilmektir.

İnsanların kişisel gelişimlerini tamamlamaları için güncel yaşamda belirli aktiviteler yapmaları gerekmektedir. Bu aktivitelerden sadece bir tanesi ise kitap okumaktır. Kitap okuyarak  ruhumuzun derinliklerindeki o çocuğu büyütebilir ve görüşlerimizi değiştirebiliriz.

Düz mantık olarak düşünürsek bir günde uyuma ihtiyacı dışında ortalama olarak 10 saat aktif olarak faaliyet gösteriyoruz. Bu 10 Saat içerisinde sadece 45 dakikalık dilimi kitap okumaya neden ayırmıyoruz acaba? Günde sadece 45 dakikamızı ayırarak kendimizi sorgulayabilir ve rahatlamış oluruz. Bu da çok geliyorsa ailecek her akşam on sayfa veya on dakika kitap okuyabiliriz. Buna kimsenin yok diyeceği veya zaman ayıramayız zamanımız yok demez inşallah. Bu her akşam okuyacağımız on sayfalık kitap ayda bir kitap yılda ise en az on kitaba denk geliyor demektir. Kendinde tahmin edemeyeceğin bir değişim fark edeceksin. Bu değişim seni bambaşka birine dönüştürür mesela konuşma tarzını, empati yeteneğini, hayat düzenini, olaylara bakış açışını, konuşma tarzını, kelime dağarcığını, sakinliğini, çözüm odaklı üretim yapabilme yeteneği geliştirme vb…

Gerek Bismil gerek Kayapınar  ilçe milli eğitim müdürü olarak görev yaptığım dönemde, çocuklarımıza hedef aşılamak, özgüven vermek, okuma ve yazmaları teşvik etmek için ilçe milli eğitim müdürlüğü bünyesinde  ‘Okudukça Yazıyorum’ ve ‘Ben de Yazarım’ adlı kitap çalışmasını yaptık. Bu anlamlı  çalışmada her yıl binlerce öğrencimizin hayallerini, hedeflerini, heyecanlarını ve cesaretlerini, özgüvenle ve azimle kaleme döken, sevgi dolu genç yazar adaylarımıza, geleceklerini inşa etmeye çalışan ve yaşama hazırlanan bu genç yazar adaylarımıza ışık olan idealist öğretmenlerimizle birlikte bu çalışmayı kitap haline dönüştürüp ve yazarı 250 yazar olan kitabı okurlarla buluşturduk. Bu yolculuk öyle güzel ve yoğun ilgiyle sürdü ki öğrencilerin kitap basılmasını sabırsızlıkla beklediler ve eserlerinin kitapta olup olmadığını çok merek ettiler. Çocukların o heyecanını sağlayan eminim ki bir kalem ve bir düşten ibarettir. Bir kalem ve bir düş onları her yere götürebilir. Bu kitapta eseri olan yazar adaylarıyla sohbet ettiğimde bu süreçte asıl zor olan neydi sorduğumda verilen cevap ‘Asıl zor olan yazmak değil yazmaya oturmaktır.’ Bu cevap belki yazar olmak isteyenlerin bilmeyip de, gerçek yazarların bildiği bir sır olarak buraya not düşebilirim. Ben de yazarım kitaplarında eserleri olan genç yazar adaylarımızın eserlerini dergi ve gazetelerde görünce gelecek adına umutvar oluyoruz, Yükümüz ağır, yolumuz dar, sorumluluğumuz fazla olduğunu biliyoruz. Yaptığımız iş üstlendiğimiz misyon omuzlarımıza ağır yük bindirse de bu bizleri, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yarınlarını, teminat altına alan gayretimizden alıkoymamalıdır. Okuyan gençlik düşünür, kafa yorar, olaylara farklı bakar, güzel düşünür ve yorumlama yeteneği artar. Hem akademik hem de sosyal yönde başarılı olur. Hem sınav başarısı hem hayat başarısı için okumak yazmak gerekir. Sevgili gençler unutmayın ki bu coğrafyada okumazsanız canınıza okuyacaklar var. Değerli eğitimciler ve ebeveynler sahip çıkmadığınız çocuklarınıza sosyal medyada ve sokakta sahiplenecek şer odakları çok.

İnsanı insan yapan büyük hedefleri, amaçlarıdır. Yazar olmak, hedefi ve amacı olan insanların daha çok okuyup ve karalaması yazması, not tutması, kararlı olması, disiplinli olması, vazgeçmeden alışkanlık kazanması ve en önemlisi de yazmaya oturması gerekir. Sayın okur okumaya, yazmak için oturmaya,  aydınlık yarınlar için rahatını bozmaya devam et, çünkü devam ediyor hayat.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.