Bayram tatilinden dönüşler başladı, yollarda sıra oluşturan araçlar, hafta başı mesaiye adapte olmaya hazırlanan insanlarla dolu.

Tatile ya da bayramlaşmaya ailesinin yanına gidebilenler şanslı. Şehir dışına çıkamayan vatandaş da soluğu piknik ve park alanlarında aldı. Üzülerek söylüyorum, ‘’Burada ateş yakılmaz, mangal yapılmaz’  levhasının yanı başında bile mangal yapmaya yeltenenleri görüyorum. En üzüldüğüm noktalardan birisi de çevre bilincimizin tam anlamıyla oturmamış olması. Çevre kirliliğini dünyanın kanseri olarak nitelendiriyorum.  Sokakta yürürken başka insanların yüzüne baka baka yere tükürenler mi dersiniz, izmaritini, çiğnediği sakızın kalıntısını yere atanlar mı dersiniz… Ülkemizde meydana gelen orman yangınlarında bile çoğu zaman, söndü zannedilerek bırakılan mangallar, yere atılan cam şişe, kırık cam ya da poşetler alevlere sebep olabiliyor.

Aynı şey kendi evinde, kendi bahçesinde olsa kıyameti koparacak tonla insan varken, bu kadar kendine Müslüman ve benmerkezci yaşamak çok absürt ve kaba geliyor. Elindeki çöpten bir an evvel kurtulup rahatlama arzusuyla harmanlanmış bir bencillik… Bu zihniyetlere göre evi kendisine aittir fakat kendi yaşadığı sokak onun değildir, yerleşik yaşam kültürüne geçememiş ‘’biz’’ olmayı becerememiş bireylerdir. Çevre bilinci de bana göre bir kültür. Ya ailenden ediniyorsun ya almış olduğun eğitimde ya da kendi özünde, mayanda oluyor. Yaş, meslek, cinsiyet, dil, din, ırk, gözetmiyor.

Ben bu tarz insanlarla karşılaştığımda şunu yapıyorum; attığı çöpü kendisine göstere göstere yerden alıp, gidip çöp kutusuna atıyorum ya da ''Pardon, bir şey düşürdünüz'' deyip yere ne attıysa görmesini sağlamaya çalışıyorum. Başkasının yaşamına, başkasının yaşam hakkına, sağlığına dikkat edecek özen gösterecek bir çağda o zihin yapısına sahip insanlarla  ‘ortak yuvamız’ olan doğayı paylaşmak, temiz tutmaz, özen göstermek bu kadar zor olmamalı. Bu tip benmerkezci insanlar, görsün veya görmesin Avrupa'nın ne kadar temiz olduğundan bahseder. Fakat kendi vatanında, elinde tuttuğu atığı gidip çöp kutusuna atmaya üşenir. Trajikomiktir. Doğayı birlikte paylaştığımız diğer canlılar, en basiti sokak hayvanları bile, bulundukları ortamı kirletmekten son derece rahatsızlık duyuyor. Örneğin kediler kendi kumlarından başka hiçbir yere tuvaletini yapmaz, dışardaysa bile toprağı eşeler ve üstünü örterek gizlemeye çalışır. Sağlıklı yaşam, sağlıklı çevre ile olur. Tabiatın isteklerini anlamazlıktan gelen, bir şekilde cezasını görür ve unutulmamalıdır ki ‘’yarının doğası bugünden yaratılır’’!

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.