Evinizde ofisinizde iş yerinizde dinlenme molalarında şöyle bir 5 dakika zaman ayırarak Türkiye'nin son bir haftalık gündemine bakalım. Sadece son bir haftaya...

İnsanların psikolojisini bozan bazen "Allah'ım neler oluyor: dedirtecek cinsten olaylar gelişmeler yaşananlar yaşatılanlar. 

TikTok denen illet ve fenomenleri kaynağı belli olmayan lüks yaşamlar şatafatlı bir hayat örf ve adetlerimize çok değer veren bir toplum olarak bu halka dayatılmaya çalışılan yaşam biçimleri, kurulan cümleler ve paylaşımlar.........

Akşam eve yoğun bir şekilde gidiyorsunuz günün yorgunluğunu stresini atmak için TV'nin karşısına geçip  günün stresini atmaya çalışırken daha da geriliyorsunuz.

Dizilere baktığınızda size ailenize katacağı bir değer bir yaşam biçiminden uzak kimin kimle ne yaptığı belli değil

Kim kimin hanımı, kim kimin sevgilisi, kim Kimin arkadaşı belli değil.

Sabah kuşağındaki programlara bakıyorsunuz programa konu olan iğrençliklerin insanların gözüne soka soka sanki normal şeylermiş gibi her gün anlatılmasına ve bu meseleleri işlemek normalleştirmeye çalışmak. Ne derece ahlâki bizlere ailemize çocuklarımıza katacağı ne?

Haber programlarına bakıyorsunuz Kimse kimseyi dinlemiyor her konuşan kendini ön plana atmak niyetinde çirkefleşiyor konu başlığından uzak sohbetler kendi aralarında gece yarısına kadar uzayıp giden tekrar tekrar edilen cümleler konular......

Bir yemek programına denk geldim Aman Allah'ım birbirlerini batırıp batırıp çıkarıyorlar Her türlü hakaret her türlü aşağılama her türlü alay ve bunlardan keyif falan yarışmacılar.

Türkiye cennet ülkem. Üç Kağıtçılar cenneti oldu dolandırıcılar fenomenler resmiyet adı altında yüksek kârlı fonlar her türlü alavereler dalavereler....

Bütün bu pisliklerine güzellik merkezlerini de dahil ederek bir sektörün karalanmasına çanak tutmak yol vermek....

Bizlerin de yaptığı bütün bu Olup bitenleri hayretler içinde izlemek. Buraya kadar her şey böyle gelişti gelişmeye de devam edecek gibi. Ama böyle gelmiş böyle gitmez bu işler kurallar olmalı, kanunlar uygulanmalı,  yaptırımlar olmalı,  kanunlar ve kurallar yaşamın biçimlenmesinde en önemli unsurlardan biri olmasının bilinciyle. Sektörel anlamda değerlendirme yapacak olursam, kuralları ve kanunları uygulamadığımız takdirde ya da yol haritasında kayırmalar esneklik yaptığınız uygulamalara sonradan hurra denetlemelerle başlamak sizi çözüme ulaştırmaz sorunlarını çözeceğiniz anlamına da gelmez bir başıboşluğu bir kuralsızlığı denetimlerle çözmek ne kadar sağlıklı ne kadar ne kadar amacına uygun olabilir'ki.

Toplumun her alanınını kurallarla yönetmek kuralların uygulamasına rehber olmak ilgili kurumların misyonu olması gerekmektedir.

Bu başıboşluğa bir dur demenin zamanı geldi geçiyor yetkililer bu düzenlemeleri yaparken itici olmamaları da gerekiyor.

Mesela güzellik salonuna denetlemeye giden ekibin Bu bir Dilan Polat denetlemesidir demesinin ayıbı da büyüktür. Bu cümle bu işlerin bu denli büyümesinde yetkililerin acizliğinin imzası gibidir.

Dost sohbetlerinde arkadaş sohbetlerinde hepimizin şahit olduğu konuşmaların içinde bahsedilir,

Işte "Almanya'da böyle İsveç'te böyle Kanada'da böyle orada öyle burada böyle"

Aslında dikkat ederseniz bahsettiğimiz konu o ülkelerdeki kurallar ve kanunların uygulanırlığı,

Biz Neden uygulayamıyoruz'ki. Ama bizde işler hatır gönülle ilerliyor.

Hal böyleyken seviye düşüyor kalite düşüyor millet olarak da basit duruma düşüyoruz.

Sonuç olarak üst kurumlardaki üst makamlardaki yetki sahibi büyüklerimizin ivedilikle bu sorunların çözümüne gitmeleri yetersiz olan yol haritalarının ve mevzuatlarının tekrardan gözden geçirilmesi hem Ailelerimiz hem çocuklarımız hem de esnaflarımız açısından büyük bir önem arz etmekte olup gerekli çalışmaların başlatılmasında birey olarak üzerimize düşeni konum olarak da gerekli talimaları beklediğimizi belirtmek istiyorum.

Millet olarak topyekün mücadele etmek adına, Saygılarımla.