Yüce dinimizin bize emrettiği kurbanı bu yıl da icra etmeye çalışacağız. Öncelikle kurbanın ne olduğunu ve Hz. Adem’den başlayıp kıyamete kadar bizlere Allah’ın kurbanı neden emrettiğini bilmek gerekir.

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelir. Kurban, dini bir terim olarak “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir.

Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye (kurbanlık) denilir. Hz. İbrahim’in oğlunu Allah’a adaması sonucunda, Allah’ın ona gönderdiği koç ile birlikte kurban süreci başlar. Allah için oğlunu kurban etmeye hazırlanan Hz. İbrahim’in bu bağlılığından ötürü Allah ona oğlunun yerine kurban edebileceği hayvanı göndermiştir. O günden sonra kurban kesimi emroldu. 

Kurban kesmek sadece Allah’ın emrettiği buyruğu yerine getirmek değildir. Kurban kesimi ile birlikte paylaşmayı öğreniriz. Akrabalık ve komşuluk bağlarımız güçlenir. Kurban kesemeyen kişiler ile paylaşım yaparak bu emre hem uymuş hem de paylaşmış oluruz. Zaten bayramlar birlik ve beraberliğin günü değil midir? Bayram ruhunu yaşamak-yaşatmak dini emrimiz olduğu kadar kültürel değerimizde. Onun için ibadetimizi gücümüz yettiğince yerine getirmeye çalışalım.

Kurbana dair yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetlere örnek teşkil edecek olursak: “Haccı ve Umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on gündür. Bu söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’tan korkun. Biliniz ki Allah’ın vereceği ceza ağırdır.” (Bakara 2/196)

“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘And olsun seni öldüreceğim.’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.’ dedi…” (Maide 5/27)

“Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu hâlde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin hem de ihtiyacını gizleyen/gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.” “Onların ne etleri Allah’a ulaşır ne de kanları; O’na ulaşacak olan sadece sizin takvanızdır. İşte Allah onları sizin istifadenize verdi ki size doğru yolu göstermesinden ötürü O’nu tazimle anasınız. İyilik yolunu tutanları müjdele! (Hac 36/37)

Bize emredilen kurbanı layıkıyla yerine getirelim ve yerine getiremeyen kişileri de ihmal etmeyelim. Unutmayın kurbanın en önemli yanlarından biri de kurban kesim gücü olmayanlara destek olabilmektir. Onun için kurban kestikten sonra eti soğumadan dağıtın derim.

Kurban Bayramınızı kutlar, İslam alemine huzur getirmesini temenni ederim.

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.