Mart ayının sonuna gelmemize rağmen, dondurucu soğuklar etkisini iyiden iyiye hissettiriyor. İstanbul'da son yılların hatırı sayılır kar yağışlarından biri gerçekleşirken, akıllardaki tek soru yerini koruyor. İklim değişikliği hayatımızı nasıl etkiliyor? Artık iklimin değişip değişmediği değil, meydana gelen iklim değişikliğinin gezegenimizi ve insanoğlunu nasıl etkileyeceğini düşünmeliyiz. Dünyada yapılan bir araştırmaya göre, iklim değişikliğinde nüfus artışının etkisi var ama nüfus artsa da, bireyler kendi etkilerini kontrol altında tutabilir. İklim değişikliğiyle mücadelede, düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi ve insanların yaşam tarzlarını, üretim ve imalat yöntemlerini değiştirecek köklü bir dönüşüm öngörmekte.

Geçtiğimiz yıllarda “Kırılgan gezegenimiz pamuk ipliğine bağlı, hala iklim felaketinin kapısını çalıyoruz” diyen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, yaptığı yeni açıklamalarda da  insanlığın doğaya karşı “anlamsız ve intihara meyilli” bir savaş yürüttüğünü, bu savaşın insan ıstırabına ve ekonomik kayıplara neden olurken, gezegendeki yaşamın yok edilmesini hızlandırdığını söylüyor.

2053 yılı için net sıfır emisyon hedefini açıklayan Türkiye'de iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik adımlar hızlanmış durumda. Geçtiğimiz ay düzenlenen İklim Şurası'nda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un özellikle şu açıklaması durumu adeta gözler önüne seriyor: “Şehirlerimiz; sıcak hava dalgaları, meteorolojik afetler, kuraklık, su stresi gibi sayısı ve çeşidi her geçen gün artan olumsuzluklarla savaşıyor. Deniz seviyesinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve diğer faktörler nedeniyle iklim göçleri başlıyor. Öyle ki; 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetlerden kaçmak için yer değiştireceği öngörülüyor. Bu büyüklükteki iklim göçleri; birçok ülkenin demografik yapısını değiştirecek, çözümü güç birçok sorunu beraberinde getirecektir. Hiçbir devlet tek başına, bu sosyal patlamaları, bu dev afetleri durdurabilme gücüne sahip değildir”  Oldukça önemli bir açıklama. 

Ne yazık ki insan, sadece kendini düşünme eğiliminde oluyor. Kendi değeri kendi hırsı, kendi çıkarları daha ön planda olan bir insanlık oldukça benmerkezci. Doğa bize diyor ki; size sunduklarımı iyi kullanın yoksa benim size ihtiyacım yok. Sizin bana ihtiyacınız var! Kumsalda, parklarda çekirdek yiyip kabuklarını etrafa saçan, ‘ateş yakmayın’ yazan tabelaların bile önünde ateş yakan, iki adım ilerde çöp konteynırı varken çöpünü sağa sola saçan insanlar hala olayın ciddiyetini anlayabilmiş değil. Doğayı kirleten, tahrip eden, buna binaen hayatımızı da yok ediyor. Şunu akıldan çıkarmamak gerek, ’yarının doğası bugünden yaratılır!’

Yeni Journal’da yayımlanan köşe yazıları, yazarların kendi görüşlerini yansıtmaktadır. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.