Türkiye’nin son iki yılda en çok konuştuğu bir cinayetin karar duruşması vardı Muğla’da.

Pınar Gültekin’i vahşice hislerle öldürüp, parçalayan, bidona saklayan ve üzerine beton döken “katil” savcının da mütalaasının ardından önce müebbet hapse mahkum oldu.

Sonra ne olduğu nereden geldiği belirsiz bir "ağır tahrik" indirimi ile cezası düşürüldü. Sormak lazım hangi tahrik? Nasıl bir tahrik? Gencecik bir kızı öldürüp, parçalanmasını ve bidonlarda betonlanmasını hafifletecek nasıl bir tahrik görmüş mahkeme heyeti acaba...

pinar_16_9_1655708453_16_9_1655727191

Şimdi 23 yıllık cezanın karşılığı neyse yatıp çıkacak deniliyor ama duruşmadan kısa bir süre sonra kızın babasının dediği gibi “2 yıl sonra aramızda dolaşarak başka bir insanın hayatına kastetmesi de olabilir.”

Avukatının deyimi ile “hukuki garabet ve ve adaletin katledilmesi”dir bu. Bir kadın cinayeti daha, mükafat gibi komik bir ceza ile kapatıldı gitti.

Şimdi herkes kızıyor, sövüyor, kararı verenlere. Fakat bu kararı, bir gün önce yapılan hakim ve savcı atamalarından bağımsız düşünebilir mi acaba diyemeden geçemiyor insan.

Çünkü o kararname ile muhalefet şerhi bile koyduran ve bazı kararlara uymadığı iddia edilen tüm hakim ve savcılar istemleri dışında bir atama kararına tabii tutuldu. Kamuoyunun deyimiyle “Sürgüne”.