Volkan ESER’in özel haberi
Diyarbakır Adliyesi, “Türkiye’nin en iyi korunan binalarından biri” olarak tanıtıldı ama 2012 yılında yaşanan büyük hırsızlık, ülke adalet sistemine kara bir leke olarak düştü.
Adli emanet deposundan tam 328 kilogram eroin, 55 kilo esrar, 97 kilo Hint keneviri ve 11 bin 715 adet captagon hap çalındı. Toplam değeri yaklaşık 20 milyon lirayı bulan uyuşturucular, o tarihten bu yana adeta buhar oldu.

Güvenlik Şirketi Kılıf, FETÖ Gözetiminde Skandal!
Soruşturmayı yürüten savcının ulaştığı bilgiler, bir temizlik şirketi şefinin kardeşi olan Mücahit Okay’ın adliyede hiçbir resmi kaydı olmadan 4 ay boyunca rahatça dolaştığını ve güvenlik kameralarının bile bulunduğu alanlara izinsiz girdiğini ortaya koydu.

Adliye çalışanı gibi davranan bu kişi ve kuzeni Mehmet Okay, dev uyuşturucu miktarını sessiz sedasız kaçırdı. Her iki isme de 18’er yıl 8’er ay hapis cezası verildi.
Ancak olayda esas planlayıcılar, organizatörler ve bağlantılar yargı önüne çıkarılmadı. Skandalın arkasındaki büyük güçlerin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) bağlantılı üst düzey yargı ve emniyet bürokratları olduğu iddiaları ise davanın üstünü örten sis perdesini daha da kalınlaştırdı.

Eski Başsavcı ve Emniyet Müdürü FETÖ’den Tutuklandı ama Dosya Kapandı!
Uyuşturucunun çalındığı dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı ve İl Emniyet Müdürü hakkında FETÖ üyeliğinden işlem yapıldı.
Ancak bu devasa uyuşturucu hırsızlığına dair asıl sorumlular hâlâ ortaya çıkarılamadı. PKK bağlantılı 12 ayrı şebekeye yönelik operasyonla ele geçirilen uyuşturucu, FETÖ’cü yapı tarafından adeta “iade edildi”.
Dosya ise FETÖ kontrolündeki yargı tarafından rafa kaldırıldı. Hiçbir zaman gerçek bir adli temizlik yapılmadı. Sadece iki kişiye ceza verilerek kamuoyunun gözü boyandı.

O Taşeron Şirketi Kim Korudu?
Uyuşturucu hırsızlığı skandalı bununla da bitmedi. Türkiye'nin en hassas devlet kurumlarından biri olan Diyarbakır Adliyesi'nde kaçak temizlik işçisi çalıştırılmış ve bu işçi yarım ton uyuşturucu çalmıştı. Ancak ne bu işçiyi adliyede kaçak çalıştıran taşeron şirket, ne de o şirketin yöneticileri hakkında hiç bir işlem yapılmadı.
Hatta bu şirket skandaldan sonra uzun bir süre adliyenin temizlik işlerini yapmaya devam etti. Uzmanlar, bu kadar yüklü miktarda uyuşturucuyu bir temizlik işçisinin tek başına, herhangi bir destek ve organizasyon olmadan çalmasının mümkün olmadığını belirtiyor.
Uzmanlara göre, bu işçi o kadar uyuşturucuyu çalsa bile tek başına ve organizasyon olmadan piyasaya süremez. Narkotik uzmanları bu konuda dönemin yargı ve emniyet birimlerinin araştırılması, özellikle temizlik şirketinin bağlantılarının çözülmesi gerektiğini belirtiyor.

KAMUOYUNDAN ÇAĞRI: Bu Dosya Yeniden Açılmalı!
Bu büyük skandal sadece iki kişiyle sınırlı kalamaz! Bizler ve kamuoyu olarak hakimlerimizi, savcılarımızı göreve davet ediyoruz.
Sadece “günah keçileri” ile yetinilmesin; bu ülkenin adalet sistemi, asıl baronlara dokunacak cesareti göstersin. Bu işin arkasında kim(ler) varsa ortaya çıkarılsın! Adaletin namusu için, bu dosya yeniden açılsın! FETÖ eliyle kapatılan Diyarbakır Adliyesi uyuşturucu hırsızlığı dosyası yeniden açılsın!”
Adliye içinde taşeron şirketler aracılığıyla nasıl suç şebekeleri cirit attı?
Temizlik görevlisi kılığında organize suç: Yarım ton uyuşturucunun sırrı kimleri koruyor?




