ÖZEL RÖPORTAJ

Aybuke ULUSAN/ Psikolog ve Aile Danışmanı Yüsra Toğal, depremin çocuk ve yetişkin üzerindeki psikolojisini Yeni Journal’a anlattı.

Objektif Çocuk Değerlendirme Testleri, Oyun Terapisi, Sosyal Kaygı Bozuklukları, Travma Sonrası Stres Bozukluğu gibi geniş bir çalışma alanına sahip olan Yüsra Toğal, sorularımızı içtenlikle cevapladı.

cocuk3

- Travma nedir ve depremin insanlar üzerinde yaratacağı travma türleri nedir?

Toğal: Travma; gerçek bir ölüm, ölüm tehlikesi, ağır yaralanma veya fiziksel bütünlüğe yönelik tehdidin bulunduğu bir durumu, bizzat yaşamak veya böyle bir duruma, bizzat tanıklık etmek anlamına gelmektedir. Maalesef ki ülkemiz, bu tanımın birçoğunu içerecek şekilde, çok büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı. İnsanımız, koca bir tarihin yok oluşu, yakınlarının vefatı, mal kayıpları, bedensel ağrılar gibi pek çok durumdan dolayı travmatize olmuş durumda. Maruz kalınan bu felaket bazı travmalara neden olabilmektedir. Bu travmalar şöyledir: Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Akut Stres Bozukluğu (ASD), Majör Depresyon, Anksiyete Bozuklukları ve Yas.  Bunlar, doğal afetlerden sonra toplumda en çok karşılaşılan travmalardır.

yüsra2

- Bu travmalar psikolojik ve fiziksel olarak nasıl anlaşılabilir?

Toğal: Stres etkeninin şiddeti göz önüne alındığında, etkenler hala devam ediyorsa, onlara verilen tepkiler normal kabul edilir. Fakat sonraki birkaç gün içerisinde (stresörler ortadan kalktığında) tepkiler artık azalmaya başlamalıdır. Eğer azalmıyor veyahut artıyor ise travma söz konusu olabilir. Bu psikolojik veya fiziksel belirtiler;                                                                        

- Travmatik olayları sürekli anımsama, canlandırma, sürekli o anki hislerin (korku, sallanma vs.)  yaşandığını zannetme, düşlerde o anları tekrar tekrar görme                                          

- Kaçınma belirtileri gösterme: Travmatik olaylar ya da ilişkili kişilerden, düşüncelerden, hatırlatan etkinliklerden, düşüncelerden kaçınma                   

- Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte zorluk)                                                  

- İnsanlara, nesnelere karşı sözel veya sözel olmayan saldırganlıklar, öfke patlamaları, odaklanma güçlüğü                                                  

- Otonomik belirtiler (kızarma, terleme, baş ağrısı)                                                                          

- Mantıklı düşünme ve karar almada zorluk            

- Abartılı gülme, ağlama veya çok sık duygu durum değişmesi.

yüsra

Diyanet'ten ihale açıklaması Diyanet'ten ihale açıklaması

-  Deprem sonrasında gelişim çağındaki çocuklar ile ergenlik dönemindeki gençlerin yaşayabileceği psikolojik tepkiler nelerdir?                                             

Toğal: Yaş düzeyine göre çocuklukta, bu tepkiler fazlasıyla değişkenlik gösterir. Fakat her yaş grubunun ortak bir özelliği vardır; ayrı kalma korkusunu derinden hisseder ve anne-babadan ayrı kalmak istemezler. Kısa süreli bile olsa bu ayrılıklarda aşırı ağlama, huzursuzluk, huysuzluk gibi tepkiler görülebilir. Karanlığa karşı ortaya çıkan yeni bir korku oluşabilir. Dikkati toparlamada zorlanabilirler.  Ergenlerde ise daha çok içe kapanma, suçluluk, çaresizlik hissedilebilir. Bu yüzden de sık sık öfke problemleri yaşayabilirler. İştah, uyku sorunları, dikkati sürdürmede zorluk ve okula olan ilgide düşüklük gözlenebilir.

- Çocukların yaşadığı travmaları düzeltmek adına neler yapılabilir, yaklaşım nasıl olmalıdır?

Toğal: Öncelikle çocuğun temel ihtiyaçları giderilmelidir. Her zamankinden daha fazla, duygusal tatmine ihtiyacı olduğu bilindiği için ona güven hissi verilmeli ve sık sık sarılma, öpme, sırtını sıvazlama gibi fiziksel müdahalelere ihtiyacı olduğunu unutmayarak, bu ihtiyacına cevap verilmeli. Çocuğa sürekli soru sorarak onu bunaltmak yerine, kendi duygularımızdan hislerimizden bahsetmeli ve ona aslında bu duyguları, paylaşabileceği mesajını vermeliyiz. Çocuk bu sayede hem duygularını paylaşabilecek hem de insanların da bu duyguları yaşamasına rağmen hayatlarını sürdürebildiğini fark edecektir. Temel ihtiyaçları karşılandıktan ve güven bağı oluşturulduktan sonra çocuk için oyun imkanları sunulmalı, sevdiği aktiviteler, etkinlikler yapılmalı ve resim çizmesi sağlanmalıdır.

yy

-Depremzedelerle konuşurken nasıl bir yaklaşımda bulunmalıyız?      

Toğal: Öncelikle, kişinin bilgi ve gereksinimlerini öğrenmeliyiz. Var olan bir gereksinimini giderebiliyorsak, önceliğimiz bu olmalı. Kişinin ismini bilmeli, güven algısı zedelenen kişiye ismiyle hitap etmeliyiz. Felakete, yaşadıklarına veya kaybettiklerine dair bir şeyler anlatması için zorlamamalıyız. Ancak kendisi anlatmak istediğinde onu dinlemeli, anlamalı, duygusuna değer vermeliyiz. Yanında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Neyi anlatmak, ne kadarını anlatmak istiyorsa o kadarına müsaade ettikten sonra “şimdi ve burada“ya dönmesini sağlamalı ve fiziksel temas (sırtına dokunmak) kurmalıyız. Anlattıkları karşısında yansız, yargısız yaklaşım sergilemeli ve farklılıklara saygı duymalıyız. Anlattıklarından sonra ona kurtulduğu için şanslı olduğu gibi söylemlerde veya başkasının hikayesini anlatma gibi davranışlarda bulunmadan sadece dinlemeliyiz. Ağlamadığında ağlaması, ağladığında da ağlamaması için müdahalelerde bulunmamalıyız. Doğal süreci atlatmasını beklemeliyiz.

deprem-cocuk-1

- Yaşanılan olayı depremzedelere karşı normalleştirmeye çalışmak doğru mudur? 

Toğal: Normalleştirme, her şeyi kabul ederek hayatın akışına, kaldığımız yerden geri dönmeyi temsil ederken, bazı durumlarda mümkün olamamaktadır. Psikolojik, fizyolojik problemler yaşayan, ailesini, hayallerini, malını, anılarını kaybetmiş birinin, hayatın akışına hemen dönmesi beklentisinde olmak, çok gerçekçi ve sağlıklı değil. Duruma, yaşananlara alışması, kabullenmesi, baş etme stratejileri geliştirmesi için zaman vermeli ve bu sürede yanında olmalıyız.

cocuk2

- Özellikle yakınlarını yıkımda kaybetmiş depremzedelerde oluşan suçluluk nasıl aşılabilir?

Toğal: Yas süreci durum, olay her ne olursa olsun, çok normal ve yaşanması gereken bir süreçtir. Yasın beş evre (suçluluk, öfke evresinde meydana gelmektedir. Kişiyi kurtaramama hissinden kaynaklanır) teorisi tamamlanırken, kişi sindirme adımlarını atarak, buna müsaade etmeli ve kişinin hazmetme kapasitesi beklenmelidir. Bu sürede, doğal bir düzelmenin söz konusu olup olmadığına bakılmalıdır. Eğer doğal düzelme fark edilir oranda gerçekleşmediyse bir uzmandan destek alınmalıdır.