Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi"nin kapanış törenine katıldı. Bakan Tunç, yaptığı konuşmada Bakanlığın 2019 yılında başlattığı ‘Türkiye’de Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi için Yargı Mensuplarının Kapasitesinin Artırılması’ konulu projenin kapanış konferansı nedeniyle bir araya geldiklerini belirtti. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Türkiye insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir. Hukuk devleti, adil, özgür ve demokratik bir toplumun temelidir. Toplumun her kesiminin hayatının her anında kendisini güvende hissetmesi, hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz şartıdır. Vatandaşımızın kendini güvende hissetmesi öncelikle başına öngörmediği ve istemediği bir şeyin gelmeyeceği inancının zihinlerde yerleşmesi ile olur. Aynı zamanda vatandaşımızın beklemediği bir durumla karşılaştığında hakkına istisnasız bir şekilde kavuşacağından şüphe duymaması, hukuk devletinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bunun yolu ise iyi işleyen bir yargı sisteminden geçmektedir. İyi işleyen bir adalet sistemi ise yargı organlarının güven vermesi ve erişilebilir olması ile mümkündür” ifadelerini kullandı.

“Son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz”


Erişebilir ve güven veren bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attıklarını belirten Tunç, “Güven veren ve erişilebilir bir yargı sistemi için son 21 yılda çok önemli adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bu adımları atarken kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası kuruluşlarla aktif işbirlikleri yaptık. Bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin her alanda işbirlikleri yapmaya devam edeceğiz. Çünkü Türkiye Yüzyılı'nı adaletin ve haklının da yüzyılı yapmanın yolunun ortak akıldan, istişareden geçtiğini biliyoruz” dedi.
Tunç, bu işleri yaparken temel hareket noktalarının milletin talep ve ihtiyaçları olduğunu belirtti.

“2002 yılından bu yana reform çalışmalarıyla temel ceza mevzuatını yeniledik”
Bu sayede vatandaşların demokrasi, insan hakları ve adalet taleplerini yerine getirerek, vatandaşın hak ettiği yargı sistemini daha da güçlendirmiş olacaklarını söyleyen Tunç, ”Bu itibarla 2002 yılından bu yana yürüttüğümüz reform çalışmalarıyla ülkemizin temel ceza mevzuatını yeniledik. Bu çerçevede Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yeni düzenlemeler arasında yer almıştır. Böylece modern dünyada geçerli olan insan odaklı yaklaşımları hukuk sistemimize dâhil ettik” diye konuştu.


Bakan Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
“Temel hak ve özgürlükler ile ceza politikaları ve ceza muhakemesi arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Suç ve ceza politikaları; suçlulukla mücadele kadar hak ve özgürlüklerin caydırıcı yaptırımlarla korunmasında etkili bir yöntemdir. Bunun yanında ceza yargılaması sürecinde uygulanan kısıtlayıcı tedbirlerin temel hak ve özgürlükler üzerinde direkt etki doğurduğu açıktır. Ceza adaleti sisteminin adil, etkili ve rasyonel işlemesi; insanımızın yaşamını huzur ve güven içerisinde sürdürebilmesine hizmet eder. Ceza adaleti sisteminin etkili, adil ve amaca uygun çalışması için bugün kapanışını yaptığımız 'Ceza Adalet Sisteminin Güçlendirilmesi ve Yargı Mensuplarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlallerinin Önlenmesi Konusunda Kapasitelerinin Arttırılması Projesi' önemli bir amaca hizmet etmiştir.”
Proje ile terör ve terörün finansmanı ile mücadelenin de hedeflendiğini belirten Tunç, ceza adaletine ilişkin önemli başlıklar olan temel insan hakları bağlamında usuli teminatlar, bilişim suçları ve terörizmin finansmanı alanlarında çalışmalar yürüttüklerinden bahsetti. Bakan Tunç şöyle devam etti:


“Bu kapsamda projede yer alan konulardan birisi tüm dünyayı tehdit eden terörle etkin mücadele kapsamında terörün finansmanı meselesidir. Terör; demokratik toplum, özgürlükler ve hukuk devleti gibi müşterek değerlerin başlıca düşmanıdır. Bu nedenle terörle mücadele, en başta bu değerleri koruma mücadelesi olarak anlaşılmalıdır. Terörle etkin mücadele, güçlü bir mevzuat altyapısını gerektirmektedir. Bu kapsamda mevzuat ve uygulamaya yönelik önemli değişiklikler yaptık.”
Terörizmin finansmanı ile mücadele stratejisi kapsamında ilk olarak 31 Aralık 2020 tarihinde 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un 4. maddesinde değişiklik yaptıklarını vurgulayan Tunç, “Terörizmin finansmanı suçunun örgütü kuran veya yöneten ya da örgüt üyesi tarafından gerçekleştirilmesi hâlinde bu kişiler hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları uyarınca verilecek cezanın üçte birine kadar artırılacağını hüküm altına aldık” dedi.

“Terör insanlık suçudur”

Metroda tacize uğrayan genç kız dehşet anlarını anlattı Metroda tacize uğrayan genç kız dehşet anlarını anlattı


Terörün özgürlüğün düşmanı olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, "Terör insanlık suçudur. Yaşam hakkının, demokrasinin, özgürlüğün düşmanıdır. Terörle mücadelenin hukuk zemindeki önemli bir boyutunu da hiç kuşkusuz ülkeler arasındaki iade talepleri, yani adli yardımlaşma oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı.
Program hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Programa Avrupa Konseyi İnsan Hakları Direktörü Christophe Poirel, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Bölüm Başkanı Alexander Fricke ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üyeleri de katıldı.