Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER/ Pandemi sonrası online alışveriş ve yemek siparişlerinin artmasıyla, iş yükleri de ağırlaşan motosikletli kuryeler, karşılaştıkları zorlulukları Yeni Journal’a aktardı. Kış şartlarının kendilerini zorladığını belirten Ankara Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Sinan Ölçü, işverenlerden ve müşterilerden anlayış beklediklerini dile getirdi.

“Sadece birkaç ay içerisinde 17 çalışma arkadaşımızı kaybettik”
Yaşanan salgınla beraber, iş yüklerinin arttığını dile getiren Ankara Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Sinan Ölçü, “Pandemiyle birlikte, tüketim anlayışımız değişti, daha çok online siparişler vermeye başladık. Bu da haliyle iş yükümüzü artırdı. Yine bu salgınla beraber, doğal olarak evlerde daha çok vakit geçirdik. İnsanların sosyal aktiviteleri azaldı, haliyle insanlarda tahammülsüzlüğü getirdi. Özellikle trafikte şiddet vakaları, inanılmaz derecede arttı. En ufak bir anlaşmazlık hemen tartışmaya dönüyor. Ankara’da şu anda iki buçuk, üç ay içerisinde 17 çalışma arkadaşımızı trafik kazasında kaybettik. Ayrıca motorlara gereğinden fazla ağırlık yüklendiğinde de, kurye çalışanı dengesini sağlayamıyor, bu da kazalara sebebiyet verebiliyor” dedi.

“Bizim de canımız var”
Olumsuz hava koşullarının kendilerini zorladığını belirten Dernek Başkanı Ölçü, işveren ve müşterilerden anlayış beklediklerinin altını çizerek, şöyle konuştu: "Sorunlarımız bir değil, bin tane. Özellikle olumsuz hava şartlarının hakim olduğu kış günlerinde, sorunlarımız iki yönlü baş gösteriyor. Biri işveren tarafından, diğeri de siparişini götürdüğümüz müşteri tarafından. Bazen dışarıda dondurucu soğuklar oluyor, ama müşteri paketini sıcak istiyor. Şöyle bir düşündüğünüzde, dışarıda ben soğuktan donuyorum, paket nasıl sıcak kalsın? Hem paketi sıcak götürmeye çalışacağım, hem hızlı götüreceğim, bir de üstüne üstlük kaza yapmadan götüreceğim. Kar ve buzlanma olduğunda, iki tekeri bırakın, dört tekerin bile yolda ilerleme durumu pek mümkün değilken, bazı müşteriler iki tekerin üstünde cambazlık yapmamızı istiyor. Hem işverenin, hem de müşterinin baskısını üzerinde hisseden kurye çalışanı, doğal olarak strese giriyor, işini kaybetmek istemiyor ve ne yazık ki hız yapıyor. Fakat bilinçli olan kurye bunu yapmıyor. Bilinçli kurye, canından olacağını bildiği için hız yapmıyor, normal seyrinde hareket ediyor. Fakat işe yeni başlayan kuryelerimiz, işini kaybetme kaygısı ya da ‘siparişi hızlı götürürsem takdir edileceğim’ düşüncesi ile kendi canını riske atıyor. Bundan dolayı çok mağdur oluyoruz. Özellikle ana yollarda trafiğin yoğun olduğu bölgelerde, Ankara Büyükşehir Belediyesi tuzlama ve gerekli çalışmaları yapıyor, fakat bazı ara yollarda kurye çalışanları olarak oldukça sıkıntı yaşıyoruz. Biz genellikle ara sokaklara sipariş götürüyoruz. Ara yolların dik rampalarına, normal araçların çıkması bile mümkün değilken, bizden hızlı olmamız bekleniyor. Zorda kaldığımız durumlarda müşterinin anlayışına sığınıp, ‘biz bu yolu çıkmakta oldukça zorlanıyoruz, kısa bir mesafe yürüyüp gelip alabilir misiniz’ diyoruz ve çoğu zaman karşılaştığımız tepki ‘aşağı inip gelip alacaksam ben niye sipariş verdim’ oluyor. Dikkat edin tamamıyla istisna durumlar için bunu söylüyorum. Bizim de insan olduğumuz ve can taşıdığımız unutulmamalı. Aynı anlayışı trafikte bulunan diğer sürücü vatandaşlarımızdan da bekliyoruz. Kurye çalışanlarının en ufak kazası kırıkla atlatılıyor. Sadece kırıkla atlatılan kazada da kurye çalışanı tam üç ay hizmet veremiyor."

“Tehlikeli iş sınıfı kapsamına giren meslekler grubuna dahil edilmeliyiz”
Türkiye'deki en zor mesleklerden birinin, motokuryelik olduğunu dile getiren Ölçü, “Bu hizmeti verirken, her yere, her eve giriyoruz. Kendi derneğimden yola çıkarak söylüyorum, kurye çalışanları olarak profesyonel olalım istiyoruz. Herkes bu mesleği yapmasın, tecrübeli insanlar yapsın. İki tekerin üzerindeyiz ve şu an için az tehlikeli meslekler sınıfında yer alıyoruz. Devletimize şu çağrıda bulunmak istiyorum; kurye çalışanları olarak, tehlikeli iş sınıfı kapsamına giren meslekler grubuna dahil edilelim. Aynı zamanda özlük haklarımızda da birtakım iyileştirmelere gidilmeli. Ben iki teker üzerinde hareket ediyorum, canımı ortaya koyuyorum kısacası her an ölüm riskini göze alıyorum” açıklamasında bulundu.

‘Uçağım kalkacak çabuk gel, eşim doğum yapacak hızlı ol’ gibi söylemlerle karşılaşıyoruz
Pandemide şu an bilinen resmi kayıtlara göre, 230 kurye çalışanının korona virüs sebebiyle yaşamını yitirdiğini aktaran Ölçü, sözlerini şöyle sürdürdü: "Vakalar giderek artıyor. Dilerim ki daha yüksek rakamlara ulaşmayız. Hepimizin içinden geçtiği bu zorlu günlerde, kurye çalışanları olarak vatandaşlardan biraz empati yapmalarını bekliyoruz. Örneğin; müşteri korona virüse yakalandığını bize yazıyor ve hala kartla ödeme yapmak istiyor. Ben paketi teslim ederken, üç dört tane de maske taksam müşteri bana kartı uzatmaya çalışıyor. Düşünebiliyor musunuz aile bireyleri evin içerisinde ayrı ayrı odalarda kalıyor, adeta birbirlerine temas etmemek için haklı olarak yoğun çaba sarf ediyorlar, ama müşteri anlayışsız ve bilinçsiz bir tutumla, kurye çalışanlarına yaklaşabiliyor. Korona virüse yakalanan vatandaşlara bu gibi durumlarda, internet üzerinden ve temassız ödeme yaparak alışverişlerini gerçekleştirmelerini öneriyorum. Bizler yine gelip ürünü kapılarının önüne bırakalım. Şu tarz yaklaşımlarla da çok karşılaşıyoruz, ‘Uçağım kalkacak çabuk gel, eşim doğum yapacak hızlı ol.’ Bazen sipariş götürdüğümüzde "giderken şu çöpü de at" diyen vatandaşlarımız oluyor. Bunun gibi niceleri var. Son derece üzücü, toplum olarak birbirimize nezaket ve anlayış göstermeliyiz. Asla kendine yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapmamalısın.”





