Aybuke ULUSAN / Depremle ilgili senelerdir uyarı ve yardım çağrısı yapan siyasilerin başında gelen Muharrem İnce, katıldığı programda şahit olduklarını anlattı.

ince-m

Muharrem İnce, seneler önce katıldığı parti ilçe kongresinde depremi dile getirdikten sonra bir inşaat mühendisinin ‘boş konuşuyorsun’ yaklaşımına şaşkınlığını ve üzüntüsünü seneler sonra o ‘boşlukta’ anlattı.

İnce, “İlk askeri, ikinci gün 4 kişi olarak gördüm. Sahaya inen asker sayısı 3 bin 500. Neden? Neden 35 bin değil, 100 bin değil? Her enkazın başında, bir asker olmalıydı” dedi.

Muharrem İnce, en büyük üzüntüsünün, 2018 yılında seçimi kaybetmesi değil, Kahramanmaraş’ı gördükten sonra televizyon kanallarına bağlanıp, ‘tüm askerler kışlalardan çıksın, yardıma koşsun’ diyebilecek yetkisi olmadığında yaşadığını dile getirdi.

İlk bilgiyi ben verdim!

Deprem bölgesinden, ilk videoyu kendisinin paylaştığını söyleyen Muharrem İnce, “85 milyon insanı bilgilendirmek için attım, çünkü medya paylaşamadı” dedi.

O bile vardı!

Fatih Altaylı, 99 depremini yaşamış biri olarak, o dönemin muhabirlerinden birinin ‘99’da devlet sahaya 5. Gün indi’ sözlerini baz alarak, Muharrem İnce’den, bugünün depremiyle kıyaslama yapmasını istedi. Bu kıyaslamayı Muharrem İnce, şöyle anlattı: “En sevmediğim adam Yaşar Okuyan’dır. Ama 99 depreminde ilk anda, o da orda insanlara yardımdaydı. Sevmesem de hakkını yedirmem. 5 gün değil, devlet ilk andan itibaren halkın arasında, yardımdaydı.”

1999 depreminin, Ecevit yönetiminde gerçekleştiğinin altını çizen Muharrem İnce, aksayan işlerin o zaman da olduğunu ama bu kadarının asla yaşanmadığını, tuvalet sorununu ele alarak belirtti.

Ali Babacan: Deprem geliyorum diyor! Ali Babacan: Deprem geliyorum diyor!

Deliği de yoktu suyu da!

Tuvalet için gittikleri 5 benzinliğin 4’ünün kapalı olduğunu belirten Muharrem İnce, girmek zorunda kaldığı tuvalette ne deliğin, ne de suyun olmadığını dile getirdi.

Depremin 16. Günü olmasına rağmen, tuvalet sorununun hala giderilmediğinden emin olduğunu söyleyen İnce, “1999’da OHAL bile ilan edilmedi, afet yasasıyla halledildi’ diyerek, OHAL ilan edilmiş olmasının, hiç bir ayrıcalık yaşatmadığını gözler önüne serdiğini ifade etti.

Kurtarılmayı beklerken ölümü duydular!

“Ben iki kız torununa sahibiyim. Sen bir açıklama yapıyorsun ve bana şunu düşündürüyorsun; Biz ölsek çocuklarımızı evlat edinip evlenecekler. Bu ülkenin insanı seni çiğ çiğ yer!” diyen Muharrem İnce, ”Fatih Bey, siz ya da ben öldüğümüzde, salamızı duymayacağız. Sala ölümdür. Kurtarılmayı bekleyen insanlar ölümü duydular. Diyanet, akıl tutulması yaşadı ve yaşamaya devam etti” diye konuştu.

Ne yaptın bu hayatta derslerse…

Üşüdüğünü dile getirmeye bile utandığını belirten Muharrem İnce, “Bu hayatta ne yaptın diye sorarlarsa, üşüyen bir çocuğa mont verdim diyeceğim. Daha ne yapılabilir” sözleriyle acısını paylaşarak, bu kadar kayıp yaşanırken, fırsatçıların cezalandırılması ve bunun ertelenmemesi gerektiğini özellikle belirtti.

Öğretmen yüreğinin, depremzede çocuklara sahip çıkması ve bu takibi hiç bırakmaması gerektiğine inandığını dile getiren İnce, eğitim konusunda da fikirlerini paylaştı.

Okul iyileştirir

Depremden etkilenen, 10 ildeki üniversitelerin gerekirse kardeş üniversite sistemine geçerek, hemen açılması gerektiğini, eğitimin gençleri rehabilite edeceğine olan inancını anlatan İnce, “Biz dayanışmayı biliyoruz, önlemi değil” diyerek elinden bir şey gelmediğini vurguladı.

Ya sonrası?

Yaşanan felaketten sonra, Mart ayında başlanması planlanan inşaat çalışmalarının, devam eden artçı depremler sebebi ile yanlış bir karar olduğunu belirten Muharrem İnce, “Aceleye gerek yok, gerekirse kenti taşımalıyız” sözleriyle, şuana kadar alınan kararları onaylamadığını belirtti.

Oğlunun cesedini hayvanlar yemesin diye…

Hatay il başkanının iki gün boyunca, etraftaki hayvanlar parçalamasın, yemesin diye oğlunun cesedini gömebilmek için, sıra beklediğini anlatırken, ölüm sayısının 40 binden çok daha fazla olduğunu belirten Muharrem İnce, sözlerini tamamladı: “Her şey insan için. Sorumsuzluklar kader değil, cinayet. Her yere yetişemeyen devlet olur. Hiçbir yere yetişemeyen devlet olmaz!”