GÜNDEM

"Oğlum geliyor, evimden çık" bahanesine yargıtay engeli

Kira uyuşmazlıklarının artmasıyla birlikte, Yargıtay, özellikle "samimi kullanım ihtiyacı" iddiası ile açılan ihtiyaç nedeniyle tahliye davalarına daha titiz bir inceleme süreci getirdi. Hukukçular, ev sahiplerinin kiracıları tahliye etme girişimlerinin artan enflasyonist baskı ve kiraların yüksekliği nedeniyle daha karmaşık hale geldiğini, bu tür davalarda mahkemelerin daha sıkı denetim yaparak kiracıları koruma altına aldığını vurguluyor.

Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi gereğince, ev sahipleri, konut veya işyeri ihtiyaçları nedeniyle kiracıları tahliye edebilir. Ancak, son yıllarda artan kira uyuşmazlıkları ve kiracı tahliyelerinin zorlaşması, malikleri farklı yollara başvurmaya zorluyor. Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Ali Yüksel, “Sözleşme bitmeden 15 gün önce ihtarname gönderilmesi ve ihtiyaç halinde dava açılması gerektiğini belirtiyor. Ancak, son dönemde malikler, kiracıyı tahliye etmek için çeşitli yöntemler denemeye başladı,” dedi. Yüksel, boş konutların yüksek bedelle kiraya verilmesinin, tahliye taleplerini artırdığını söyledi.

Kira artışı davaları, kiracıları tahliye etmenin en yaygın yollarından biri olarak öne çıkıyor, ancak dava süreçlerinin uzun sürmesi nedeniyle ev sahipleri bazen daha hızlı sonuç almak için başka yollara başvuruyor. Bu yollar arasında, evde tamirat yapma gerekçesiyle girilmesi, taşınmazı satış için müşteriye gösterme veya taşınmazı güvendiği kişilere devrederek tahliye davası açma gibi yöntemler bulunuyor. Bu tür yöntemler, kiracıyı çıkarmayı hedefleyen haksız girişimler olarak değerlendiriliyor.

Yargıtay, ‘Samimi Kullanım İhtiyacı’na Daha Titiz Yaklaşıyor

Arabulucu Avukat Özge Kandil, Yargıtay’ın son dönemde özellikle "samimi kullanım ihtiyacı" iddialarına karşı daha sıkı bir tutum sergilediğini belirtti. Kandil, "Ev sahiplerinin kendisi veya yakınları için taşınmazı ihtiyacı gerekçe göstererek tahliye talep etmeleri, artık çok daha dikkatlice inceleniyor. İhtiyacın gerçek olmadığı veya tahliye sonrası taşınmazın kiraya verilmesi kastının bulunduğu anlaşılırsa, mahkemeler davayı reddediyor," dedi. Bu durum, kiracıların haklarının korunması ve haksız tahliye girişimlerinin önlenmesi adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Uzun Vadeli Sözleşmelerin Yükselen Popülaritesi

Enflasyon ve yüksek kira artışları nedeniyle kiracılar, genellikle 2-3 yıllık uzun vadeli sözleşmelere yöneliyor. Bu, hem kiracıya daha fazla güvence sağlar hem de ev sahiplerine sabit bir gelir elde etme fırsatı sunar. Kandil, bu tür sözleşmelerin artan tahliye taleplerine karşı kiracıyı koruyan önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Tahliye Davaları Sayısında Büyük Artış

Tahliye davalarının sayısının pandemi öncesine göre önemli ölçüde arttığı görülüyor. 2020 yılında yıllık yaklaşık 30 bin olan tahliye davaları, 2024 itibarıyla 130 bine ulaşmış durumda. Sulh Hukuk ve İcra Mahkemelerinde görülen bu davaların, enflasyon ve sınırlı konut arzı nedeniyle daha da artması bekleniyor. Yüksel, Sulh Hukuk Mahkemelerindeki iş yükünün %220 arttığını ve dava sürelerinin uzadığını belirterek, "Bu davaların çoğu, kiracıların kira artışlarına karşı çıkmak veya tahliye edilmemek amacıyla uzuyor," dedi.