Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER/ Sosyal medya paylaşımlarıyla farkındalık yaratan Demet Işıl İlhan, özellikle kemoterapi sürecinde çektiği videolarla, birçok kanser hastasına ulaşmayı başardı. Zamanında kendi annesini de aynı hastalıktan kurtarmak için uğraşan ve evladı için kanserle mücadele eden İlhan, okurlara şöyle seslendi: “Hayatınızda, her insana bahşedilmiş uzuvlarınız, bir gecede elinizden gitse, siz de aynı dersi ister istemez çıkarırsınız. Ama sürdürebilir misiniz bilmiyorum. Ben sürdürmeye çalışıyorum. Bunun için çok fazla desteğim var.”
Sorularımızı yanıtlayan Demet Işıl İlhan’ın, binlerce insanın güç aldığı mücadelesine yakından bakalım
-Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
-Ben Demet Işıl İlhan. 33 yaşımdayım. İlkokul hayatımın başından itibaren, Antalya’da büyümüş ve üniversiteye kadar orada yaşamış bir Akdenizliyim. Üniversite eğitimim için geldiğim İstanbul’da, Medya ve İletişim sistemleri okuyarak, uzunca bir süre medya sektöründe çalıştım. 2013 yılında hayatımı birleştirdiğim eski eşimle, 2017 yılında Ali Emir adında bir erkek çocuk dünyaya getirdim. Şimdi kendisiyle beraber İstanbul’da yaşamaya devam ediyorum.
-İletişim Fakültesi’nden mezun olduğunuzu söylediniz. Bu anlamda bu bölümü seçerken ve sonrasında neler yaşadınız? -Sektörde çalışmanın artı ve eksilerinden bahsedebilir misiniz?
-Ben, bir müzik prodüktörünün kızıyım. Hayatım, çocukluğum hep hafta sonları İstanbul’da medya dünyasının içinde geçti. Başka bir iş veya başka bir hayat bilmedim. Bu yüzden aslında tek seçimim vardı, onu da kazandım diyebilirim.
Bence medya, eskisi kadar acımasız değil artık. Benim mezun olduğum zamanlarda, sadece torpilin geçtiği, özellikle kadınların büyük bedeller ödemek zorunda kaldığı bir sektördü. Şimdi öyle değil, herkes kendi kendine bile yayıncı olabiliyor. Bu yüzden, aslında şu an medya sektörünün artıları daha fazla. Esnek çalışma şartları, daha iyi bir maaş vb. Ben işimle çok mutluyum. Hayatımı, olduğum her halimi seven bir kitlem var. Bu yüzden de kendimi şanslı ve doğru seçim yapmış olarak değerlendiriyorum diyebilirim.

“Yaşadığım dönüm noktaları şu anki Demet’i yaratmam da çok büyük rol oynadı”
-Hayatınızın dönüm ya da kırılma noktaları olarak adlandırdığınız anlar var mıdır? Kanserle ilk olarak ne zaman tanıştınız?
-Hayatımın iki büyük dönüm noktası var. Biri, oğlum Emir’den önce kaybettiğim evladımı ölü doğurmam, ikincisi ise kanser sürecim. İkisi de şu andaki Demet’i yaratmamda çok büyük rol oynadı. Diğer tüm yaşadığım travmalar, bunların yanında bir hiç. Şu an karşınızda 33 yaşında, kendi ayakları üzerinde duran, yalnızca anın tadını çıkaran ve bunu gerçekten yapabilen, yıkılmayı da bilen bir kadın olarak duruyorum. Güçlü değilim, güçlü durmak zorunda kaldım. Kanserle de 30 yaşımda tanıştım, üçüncü senemdeyim.

“Çok kaygılı ama bir o kadar da umutlu bir süreçti”
-Korona virüs salgınıyla birlikte hastaneye başvuru oranlarında bir azalma yaşandığı söyleniyor. Bu durum da, kanser hastalarını erken teşhis açısından olumsuz etkiledi. Siz salgın döneminde hastalığı yaşamış biri olarak, aynı durumu yaşayan insanlara ne önerirsiniz? Karantina sürecinde tedaviniz nasıl devam etti?
-Benim içinde bulunduğum tedavi ekibi, doktorlarım, hastanem ve tedavim, muazzam bir özenle devam etti. Ama herkes benim kadar şanslı olamadı veya durum kötüye gittikçe, kısıtlanmak zorunda kaldı.
Ben karantina sürecinde hastanede tedavime devam edebildim, öncesinde 3 gün kalıyordum, sonra 1 güne indi. Evde 2,5 yaşında bir çocuk var, siz ne kadar enfeksiyondan kaçsanız da onun hayatı devam ediyor, çok özenli, çok kaygılı ama bir o kadar da umutlu bir süreçti.
“Oğlum en büyük gücüm”
-Bu hastalığı hayatında misafir etmiş ve sonunda da atlatmış biri olarak neler söyleyebilirsiniz? Bir konuşmanızda ‘’Hastalanmadan önceki Demet’e dönmem’’ diyorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz?
-Aslında çok net. Bu benim için bir uyarıydı o Demet kendini hasta etti, ben şimdi Demet’e elimden geldiğince bir daha bunu yaşatmamak için uğraşacağım. Plan yapmıyorum, bir saat sonram yok, haftaya ne olacak derdim yok, önümüzdeki ay şu mu olsa diye içimi kemiren bir plan yok. Hayatınızda her insana bahşedilmiş uzuvlarınız bir gecede elinizden gitse, siz de aynı dersi ister istemez çıkarırsınız. Ama sürdürebilir misiniz bilmiyorum. Ben sürdürmeye çalışıyorum. Bunun için çok fazla desteğim var. Düzenli olarak terapi alıyorum, ailem her zaman yanımda ve oğlum en büyük gücüm.
“Belki de ben, bunun için yaşıyorum”
-Yanılmıyorsam sosyal medyadan elde ettiğiniz gelirle kanser hastalarına destekte bulundunuz? Bu anlamda yeni çalışma ve projeleriniz olacak mı? Takipçileriniz arasında sayenizde hastalığını fark edenler oldu mu, bu anlamda nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
-Evet, 1789 kişi oldu ama sonrasında bıraktım, sonrasına dayanamadım. Çünkü çember çok daraldı, çok yakın arkadaşlarım, çok yakın arkadaşlarımın arkadaşları, telefonum her gün birinin teşhisiyle çalmaya başladı. Pandemi sürecinde tüm uzmanlar uyarmıştı. Pandemi sonrası çok büyük bir kanser dalgası olacak diye, gözlemlerime göre hakikaten de oldu. Bir arkadaşım hariç benimle iyileşen, iyileşme yolunda olan tüm arkadaşlarımı kaybettim, taşa döndüm. Yüzümü silip hayatıma devam etmeyi öğrendim. Hala destek olmaya devam ediyorum, hala ellerim üzerlerinde, belki de ben de bunun için yaşıyorum.
‘’Değiştirmeye çalışmayın, kendinizi çok sevin”
-Son olarak özellikle kadınlara ve gençlere nasıl seslenirsiniz?
-Hayatımdaki tüm insanları toplayın, içine oğlumu da en kıymetlilerimi de katın, hiçbiri 1 kemoterapi seansım etmez. Benim kadar büyük bedel ödemeden hayatlarında çok mutlu olabilmelerini, kendilerini çok sevmelerini ve en önemlisi ne varsa onu değiştirmeye çalışmadan kabule geçmelerini dilerim.





