Oktay, A Haber televizyonunda soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu. Oktay, seçimlerin sonucunda, milletin, Cumhur İttifakı'na 323 milletvekiliyle parlamento çoğunluğunu vererek "Güven ve istikrara devam" dediğini ifade etti. Millet İttifakı'nın 14 Mayıs'tan itibaren "çatırdamaya" başladığını söyleyen Oktay, şöyle devam etti:

"Dün Zafer Partisi ile yapılan görüşmeler ve açıklanan yedi maddelik protokole de baktığınızda, ittifak üyelerinden birisi 'Ben basından öğrendim' diyor, diğeri 'Yetkisi var da aslında o yetkisini kullandı' diyor, üçüncüsü 'Kardeşim sen bana başka şey söylemiştin kapalı kapılar ardında, şimdi başka bir şeyin sözünü veya hesabını veriyorsun. Ne oluyor?' diyor. Sayın Ömer Çelik'in güzel bir ifadesi oldu dün, son derece anlamlı bir ifade aslında, 'Ya Zafer Partisi'ne ya HDP'ye yalan söylüyorsunuz.' Yani ikisine birden gerçeği söyleme şansınız yok değil mi? Sayın Kılıçdaroğlu'nu kastediyorum çünkü bizim muhatabımız şu anda Kılıçdaroğlu'dur. Kendi üyeleri arasında bile bir güven unsurunun kalmadığı bir ittifakın Cumhurbaşkanı adayını konuşuyoruz. Kabiliyet, yetenek, liyakat, güven boyutunda zafiyetleri olan bir liderin Türkiye'yi yönetmesi, kendi etrafında bütünleştirmesi, geleceğe taşıması mümkün mü? Değil. Dolayısıyla 14 Mayıs öncesindeki Millet İttifakı'nın var olduğuna inanmıyorum. Şu anda 28 Mayıs akşamını nezaketen bekleyen, 'Ne konuşacak, hesaplaşacaksak ondan sonra hesaplaşalım' diyen bir zoraki çıkar birlikteliği var."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İki taraf da farklı şeyler söylüyor Cumhurbaşkanı Erdoğan: İki taraf da farklı şeyler söylüyor

"PKK ile mücadeleyle devam etmiştir"

Oktay, Ata İttifakı'nın dağıldığına ilişkin açıklamaların basında yer aldığını hatırlatarak "Dolayısıyla sonraki açıklamalar, herkesin kendi siyasi partisi adına yapabileceği ittifaklar veya destekler olabilir ama birinci turdaki desteği alan Sayın Sinan Oğan'ın, ikinci turda Cumhurbaşkanı'mızı sadece ilkeler bazında desteklediği açıkça ilan edilmişti. Biz olayı, şu anda iki cumhurbaşkanı adayı arasında geçen bir seçim olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Fuat Oktay, Zafer Partisi ile HDP'nin aynı adaya destek vermesinin ilkeler bazında mümkün olmadığını, bir danışıklı dövüşün olduğunu belirterek "HDP'nin, PKK'nın başka bir yeri destekleme şansı yoktur zaten. PKK gelip de Cumhurbaşkanı'mızı desteleyecek hali yok. Cumhurbaşkanı'mız çok açık ve net şekilde ifade ediyor. Biz zaten son beş yıla baktığımızda ve ondan önceki 20 yıla baktığımızda da buna tüm süreçler dahil aslında, tamamı yine PKK ile mücadeleyle devam etmiştir." diye konuştu.

"Bunun ipucunu vermiştir"

CHP ve Zafer Partisi arasındaki protokole değinen Oktay, bu metnin maddelerin, iki parti arasındaki "güvensizliği" gösterdiğini ifade ederek "Sayın Özdağ açısından baktığınızda son derece anlamlı ve gerçekçi bir metin ama Kılıçdaroğlu ve ortakları açısından baktığınızda utanılacak bir metindir bu. 'Ne demek terörle mücadele edeceğimi bana buraya yazdırıyorsunuz? Ne demek Türkiye'nin üniter yapısını koruyacağımı bana buraya yazdırıyorsunuz? Ne demek millete karşı şeffaf olacağımı bana buraya yazdırıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olacak birisinin zaten bunlar asli görevleridir' diyemeyecek kadar dik duramıyorsanız, kusura bakmayın siz bu ülkeyi yönetmeye de layık değilsiniz demektir. Milletimiz de zaten 14 Mayıs'ta bunun ipucunu vermiştir, bunun gereğini yapmıştır ve inşallah 28 Mayıs'ta da son noktayı koyacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"Soruna bir çözüm arayışındayız zaten"

Oktay, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların barışçıl ve insani şartlarda ülkelerine dönmelerini sağlayacak bir zeminin oluşturulmasıyla ilgili yoğun bir şekilde çalıştıklarını aktararak "Hemen seçimlerden sonra zaten ana konulardan birisi yine bu olacaktır. Cumhurbaşkanı'mızın da ana gündemlerinden birisi bu. Bir taraftan siyasi süreç devam ederken diğer taraftan bölgede bir terör örgütü, bir terör devleti kurulmaması ile alakalı yaptığımız operasyonlar ve orada oluşturduğumuz güvenli bir bölge vardı biliyorsunuz. Dolayısıyla şimdi o oluşturduğumuz güvenli bölgede de gerek İdlib'de gerek Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgesinde yeni yerleşim yerleri oluşturmaya başlıyoruz. 550 bine yakını döndü zaten. Şimdi Katar'ın en son finansman desteği ile ilave konukların yapılmasıyla da bir taraftan da gönüllü dönüşün teşvik edilmesi süreci devam ediyor. Yani biz soruna bir çözüm arayışındayız zaten." dedi.

"Tamamının altı boş"

Eski CHP Milletvekili Abdüllatif Şener'in "Kılıçdaroğlu, Meclis çoğunluğu Cumhur İttifakı'nda iken verdiği sözlerden hiçbirini gerçekleştiremez." ifadesine ilişkin görüşleri sorulan Oktay, şöyle konuştu:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nın kazanma şansı zaten yok da kazansa da kazanmasa da verdiği hiçbir sözü tutma şansı zaten yok. Çünkü verdiği sözlerin tamamının altı boş. Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözlerin bize verdiği sözler olduğuna da inanmıyorum. 'Sana söz' diye afişlerle haftalarca aylarca ilan ettikleri, bize değil, ağababalarına verdikleri sözlerdir bunlar. Yani bunları masaya oturtan kimlerse onların terör örgütleri vesilesiyle onları da aracı ederek kullandıkları FETÖ'ye verdikleri sözler, PKK'ya verdikleri sözler, diğer örgütlere ve Avrupa'ya verdikleri sözler, aferin alabilmek için. 'PYD'ye Amerika terör örgütü demiyor ki biz nasıl diyelim?' diyebilecek kadar Türkiye'nin çıkarlarını düşünemeyecek, başkalarının çıkarları ve gözlüklerinden Türkiye'yi görebilecek kadar Türkiye'ye dışarıdan bakabilen bir zihniyetin verdiği söz, milletine olabilir mi? Dolayısıyla onlar aracılığıyla asıl iplerini elinde tutan sahiplerine verdikleri sözlerdir. Onlara verdikleri sözleri tutarlarsa tutarlar bilmem ama bize verdikleri söz, altını doldurabilecekleri hiçbir şey yok. Hangi protokolü yaparlarsa yapsınlar hangi anlaşmayı yaparlarsa yapsınlar hepsi hikaye, lafügüzaf."

"Bu sistem gelişerek devam edecektir"

Cumhurbaşkanı seçim sistemine ilişkin "seçimlerden sonra 50 artı 1'in seviyesinin biraz düşürülmesi söz konusu olabilir mi, böyle bir çalışma gündeme gelebilir mi?" sorusu üzerine de Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin önceden yaşanılan sorunların çözümüne dönük, milletin kendi iradesiyle getirdiği Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk sistem değişikliği olduğunu belirtti.

Oktay, "50 artı 1 aslında bir anlamda Türkiye ortak paydasında buluşmayı sağlayabilecek bir varsayımla da hazırlanan bir şeydi. Dolayısıyla buralarda elde edilen tecrübeler, sistemin gelişmesiyle ilgili farklı adımlar atılmasını gerektirirse o zaman değerlendirilir, düşünülür. Cumhurbaşkanı'mız da o çerçevede gerekli açıklamaları o zaman yapar zaten. Şu aşamada çok erken. Hiçbir şey statüko değildir. Bu sistem gelişerek devam edecektir." diye konuştu.