Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

''Keşke bir 10 yıl daha, 20 yıl, 30 yıl daha diye başlayan cümleler kurmayanımız yoktur. Biz her 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe Atamızı vefayla, şükranla, saygıyla, hüzünle ama dimdik durarak anarız. Yarın sabah onu aynı duygularla anacağız. İlelebet payidar kalacağından adı gibi emin olduğu bu eserine sahip çıkıp çıkamadığımızı sorgulayacağız. Memleketin yalçın dağlarında, azminin akarsularında, coşkusunun denizlerinde masmavi gözlerinin izini süreceğiz.

38 yaşında yaktığı istiklal ateşini 41 yaşında zaferle taçlandırmış bir liderin ülkesinde kimsenin umutsuzluğa kapılmaya haklı yoktur. O günlerde de çapsızlar vardı. Parolanın vatan, işaretin namus olması yetti. Mesele cumhuriyetimize çapsızların musallat olması değil, mesele ülkemizi ve milletimizi o çapsızlardan koruyup kollayabilmek.

Bu bezirgan saltanatını, bu ihanet çemberini nasıl kıramadım diye kendimize sormamız gerekiyor. Bizi yola çıkaran gerçek budur. Bize durmayı, dinlenmeyi, yorulmayı yasaklayan kararlılığımız işte bundandır. Bu yolda haktan ve hakikatten ayrılmayacağız, milletimize yalan söylemeyeceğiz. Memleketin her bir evladına öz anası, öz babası gibi sahip çıkacağız. Alın terinin beşli çetelere, torpilli şımarıklara yedirmeyeceğiz.

Evine ekmek götüremeyenlerden şükretmesini istediler. İzmir’deki öğretmenimizin feryadını duymayan yoktur; çocuklar okula aç geliyor. Yoksulluktan okula ara veren çok öğrencimiz var. İYİ Parti olarak ülkemizin içinde bulunduğu bu tablo karşısında üç maymunu oynamayacağız. Yaşananlara seyirci kalamayız, kalmayacağız.

Öğrencilerimize günde 1 öğün yemeğin okullarda ücretsiz verilmesi teklifini getirdik. İl il, ilçe ilçe gezdiğimiz memlekette çocuğunu okula kahvaltısız göndermek zorunda kalan annelerin feryadını dinledik. Çocuklarımızın karınları doysun, eğitimlerinin önünde hiçbir engel kalmasın diye bir teklif sunduk. Cumhur İttifakı her zamanki gibi teklifimizi reddetti. 16 milyon öğrenci için teklif ettiğimiz miktar öğrenci başına 22 lira. Ankapark’a 14 milyar harcadılar, bizim çocuklarımıza 1 doları çok gördü. Biz açlıktan karnına taş bağlarken yetimleri doyurmaya gayret eden Hz.Muhammed’in ümmetiyiz.

Sefalet Endeksinde Türkiye birinci oldu. 2.Dünya Savaşı’nın en zorlu zamanlarından bile çok daha kötü durumda olduğumuz ortaya çıktı. Bay krize göre bunlar iyi günlerimizmiş. Ülkemizde parlamenter demokrasi olduğu dönemlerde ülkemiz daha kötü durumdaymış, iflas bayrağını çekmişiz. Partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra ülkeye istikrar gelmiş. Artık tamamen emin oldum ki biz bu arkadaşla aynı ülkede yaşamıyoruz. Aynı uzay zaman düzleminde bile yaşamıyoruz. Sayın Erdoğan bu paralel evrene sığınarak ülkemizi düşürdüğün durumdan daha fazla kaçamazsın. Nutuklar atarak milletimizi daha fazla oyalayamazsın.

İktidarın bahaneler furyasında artık “saymazsak” trendi var. Son 1 haftayı saymazsak en az değer kaybeden Türk lirasıymış. Son yıllarda ne değişti? Sistem değişti. Başımıza bir bela olarak partili Cumhurbaşkanlığı sistemi geldi. Bu arkadaşlar ucube sistemli yılları şimdiden saymamaya başladılar. Kendini “saymazsak” trendine kaptıranlara sesleniyorum; bu ucube sistemden kurtulacağız, yol açtığı zararları telafi edeceğiz. O zaman “Son 20 yılı saymazsak çok huzurluyuz” diyeceğiz.

İktidar mensupları saymasa da ülkemizin içinde bulunduğu durum ortada. Her zamanki yüzsüzlükleriyle ekonomide çağ atlıyormuşuz gibi davranmaya devam ediyorlar. Nebati, “20 yıldır kimse beni enflasyon altında ezdirdiler diyemez” diyor. Saçmalama çıtası yok. Hangi ülkede peynire yüzde 99 zam geldi. Diyecekler ki asgari ücrete zam yaptık. Artık anlamını kaybeden ve ortalama ücrete dönüşen asgari ücrete zam yaptılar. Geldiğimiz noktada açlık sınırı asgari ücretin yüzde 35 üzerinde. Milletimiz mont alırken bankaya borçlanmaya başladı. Gogol bile bu kadarını yazamadı, palto hikayesindeki baş karakter bile palto parasını 6 ayda toplamıştı. Şimdi 3 yıllık taksit gerekiyor. İşte size enflasyona karşı verilen destansı mücadele. Bu kış Bay krizin iktidarında geçireceğimiz son kara kışımız olacak. Bu kış, evi ısıtmak için dertlendiğimiz son kara kışımız olacak. Bu kış, borç içinde yüzdüğümüz son kara kışımız olacak. Önümüzdeki yıla İYİ Parti’nin güneşi damga vuracak.

Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor. Kumpanyacılar merdiven altlarında yürüttükleri sufle çalışmasını bitirip kamuoyuna resim verme aşamasına geldiler. Türkiye  Karşınızda açılımcılar kumpanyası. Zaten hiç ayrılmadılar, zaten hiç küsmediler. Birbirlerine kalple, ruhla bağlı. Belli ki açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisi ile buluşuyor. AK Parti ve HDP milletvekilleri anayasa için bir araya gelip, mutlu, sevinçli görüntü vermişler. Allah bozmasın. Altılı masanın sağında, solunda, altında, üstünde ararken HDP’yi kendi bakan ve milletvekillerinin yanında buldu. İstanbul seçimini kazanmak için terörist başının mektubunu o okutmuştu. Erdoğan’ın tek bir ideolojisi vardır, o da iktidarda kalmak. Eğer şimdiye kadar Erdoğan’a iktidarı müjdeleyen şey açılım olsaydı, geçtim HDP’yi, PKK ile müttefik olurdu. Erdoğan ne demokrasiye, ne çözüme ne terörle mücadeleye inandı. Çünkü onun ve çevresindekilerin bu tür fikirlerle, siyasi programlarla ve tutarlılıkla hiç ilgisi yok. Biz bu ilkesizliği yeneceğiz. AK Parti ve HDP’yi bir masada buluşturan bu tablo, İYİ Parti’nin doğru tarafta durduğunu göstermesi bakımından önemli. Uzun zamandır AK Parti bizi HDP ile gizli ittifak kurmakla itham ediyordu. Allah büyük, İYİ Parti’yi yaftalayanlarla İYİ Parti’yi izole etmeye çalışanlar aynı kampta buluştu. AK Parti vekilleri PKK ile bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı için eleştirdikleri AK Parti ile aynı masaya oturmaktan utanmadılar. Kimler kimlerle yan yana geldi. Demek ki iki taraf için de ilkeler bahane, at pazarlığı şahaneymiş. Kimse bu saatten sonra vatan, millet, beka demeye kalkmasın. Demokrasi, barış demeye kalkmasın. Takke düşmüş kel görünmüştür.

Biz bu ülkenin gerçek demokratlarıyız, gerçek vatanseverleriyiz. Türklere de Kürtlere de maraba gözüyle bakanların sözleri zerre umurumuzda değildir. 11 Kasım’da Ekrem İmamoğlu başkanımızın davası var. 31 Martçılardan olmadık, olmayacağız. Tek adam iktidarının bizi içine çekmeye çalıştığı kısır döngüleri kırıp geçeceğiz. Sayın Erdoğan ve avanesinin üzerine titrediği bu ucube distopyayı ebediyete uğurlayacağız.''