Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Vatandaşla iki kelam bile edemeyen sayın Erdoğan dedi ki 'birileri aç kaldık diyor ya vicdansızlık yapma ne aç kalması aç kalan falan yok' aynen böyle dedi. Bu sözler bu ülkenin cumhurbaşkanına ait. En son geçinemeyen insanlarımıza şükürsüz demişti şimdi de vicdansız olunmuş. Gerçekten ibretlik. Kimsesizlerin kimi olmak için gel 10 maaşlı danışmanlarla bir hayat sürdür gerçekten ibretlik. Biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz. Semt pazarlarında ucuza  sebze alabilmek için akşamı bekleyen, halk ekmek kuyruklarına giren insanlarımız başka bir ülkede mi yaşıyor. Sarayda oturan milletin halinden anlamıyor. Milletiyle bağını tamamen kopartmış bu arkadaşımız artık ülkesinde yaşananları bile bilmiyor. Sayın Erdoğan ayıptır günahtır. Böyle bir kibir olabilir mi? Hiç mi utanmıyorsun hiç mi vicdanın sızlamıyor. Bu neyin öfkesi neyin hırsı neyin inadı. Yazıklar olsun.

Senin varlığını reddettiğin açlığı, gel ben sana anlatayım. TÜİK’in verilerine göre 'bile' nisan ayında gıda fiyatları, bir önceki yıla göre, yüzde 89 arttı. Biliyorum. Şimdi sen ve maaş manyağı yaptığın, tapınak şövalyelerin hep bir ağızdan, 'bütün dünyada enflasyon var' diyeceksiniz. Ona da cevap vereyim: Mesela, OECD’nin gıda enflasyonundaki sıralamasına bakalım. Yüzde 90’lık gıda enflasyonuyla, birincilik bizde. Peki bizi kim takip ediyor?  Yüzde 62 ile iflası çekmiş Arjantin ve yüzde 26 ile Kolombiya.  Yani krizleriyle, enflasyonlarıyla ve ekonomi yönetimindeki istikrarlarıyla meşhur,  Güney Amerika ekonomilerini bile, geride bırakmışız, hatta fark atmışız.

Matematik, aynı tarih ve ekonomi gibi, senin pek kuvvetli olduğun bir alan değil. O nedenle, bu sayıları daha rahat anlaman için başka şekilde anlatayım. Geçen sene Nisan ayında, 1000 liraya aldığımız gıda ürünlerini bu yıl nisan ayında alabilmemiz için, 1890 lira gerekiyor.  Enflasyon canavarına esir düşen Almanya’da ise,  1000 Avro olan alışveriş, 1080 Avro’ya çıkmış. “Aç kaldık” diyene, vicdansız diyorsun ya… TÜRK-İŞ’e göre 4 kişilik bir hanenin sağlıklı beslenmesi için yapması gereken gıda harcaması, geçen seneye göre yüzde 108 artmış. Yani geçen sene, 2897 lira olan açlık sınırı, bu sene 6018 lira olmuş. Yani açlık sınırı toplamda 3121 lira yükselmiş. Peki övünmeye doyamadığın, asgari ücret artışı ne kadar? 1427 lira… Yani açlık sınırındaki artışın, yarısı bile değil. Şimdi söyle bakalım, bu durumda, kim vicdansızmış Sayın Erdoğan?

Söyle bakalım Bay Kriz, vicdansız kimmiş görüyor musun? Eserinle gurur duyuyor musun? Memleketi sürüklediğin uçuruma bakıp, övünüyor musun? Milletimizi düşürdüğün hâle bakıp, eğleniyor musun? Gördüğün rüyadan, artık uyan! Gerçeklerle, artık yüzleş! O saraydan artık çık Sayın Erdoğan! Böyle devlet yönetilmez. Ayıptır, günahtır.

İktidara göre en önemli sorunumuz neymiş, biliyor musunuz? İnternette yayın yapan haber siteleri... Yanlış duymadınız. Arkadaşların öncelik sıralamasına bir bakar mısınız? Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz varken, hiç utanmadan zerre sıkılmadan, meclise, sosyal medya kanun teklifi getirdiler. Beğenmedikleri her şeyi, suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan Ak Parti iktidarı; şimdi de sosyal medyanın, ölüm fermanı sayılabilecek yeni bir kanun teklifiyle karşımıza çıktılar.

Dezenformasyon yasasına: Bu arkadaşlara artık yandaş medya kanalları yetmiyor.

İktidara göre en önemli sorunumuz neymiş, biliyor musunuz? İnternette yayın yapan haber siteleri... Yanlış duymadınız. Arkadaşların öncelik sıralamasına bir bakar mısınız? Çözüm bekleyen onlarca sorunumuz varken, hiç utanmadan zerre sıkılmadan, meclise, sosyal medya kanun teklifi getirdiler. Beğenmedikleri her şeyi, suç haline getirmeye, yasaklamaya ve ortadan kaldırmaya bayılan Ak Parti iktidarı; şimdi de sosyal medyanın, ölüm fermanı sayılabilecek yeni bir kanun teklifiyle karşımıza çıktılar. Bu durumdan anlaşılıyor ki, bu arkadaşlara artık yandaş medya kanalları yetmiyor.  Televizyonlara, sipariş yayın yaptırdıkları gibi, gazetelere sipariş manşet attırdıkları gibi, internet sitelerine de sipariş haber yaptırmak istiyorlar.

"Bu yasaya göre, önce kendisinin tutuklaması lazım"

İktidarın, Meclis’imize getirdiği bu teklife göre; endişe, korku veya panik yaratacak haber yapanlar, 1 yıldan, 3 yıla kadar, hapisle cezalandırılacak. Bakın, burası çok önemli… ‘Endişe, korku veya panik yaratanlar…’ Gelin bir düşünelim… Memlekette, endişeyi, korkuyu ve paniği, sizce en çok kim tetikliyor? Mesela; ‘Camide içki içtiler’ diye yalan söyleyip, milleti kışkırtan kimdi Sayın Erdoğan. O zaman bu yasaya göre, önce kendisinin tutuklaması lazım.

"En azından Kabataş yalancılarını da tutuklaması lazım"

Mesela Kabataş yalancılarını besleyip büyüten, onlara kol kanat geren kimdi? Yine kendisi. Bu durumda, en azından, Kabataş yalancılarını da tutuklaması lazım. Hatta hazır eli değmişken, mesela terörist başının mektubunu çarşaf çarşaf yayınlayanları, terörist başının kendisi gibi terörist olan kardeşiyle, Kandil’de röportaj yaptıran, TRT yöneticilerini de tutuklaması gerekir. Mesela İstanbul seçimlerinde, “hile var” diye, yalan haber yapanları da tutuklaması gerekir.

Şayet konumuz, endişe, korku ve panik yaratmak ise mesela dizinin dibinde örgütçülük oynayan, Sadatçıları da tutuklaması gerekir. Mesela ‘Cumhurbaşkanına söz söyleyeni keserim’ diyen, ruh hastalarını da tutuklaması gerekir. Mesela ‘15 Temmuz’un tadı damağımızda kaldı, apartmandaki götüreceklerimizin listesi hazır’ diyen provokatörleri de tutuklaması gerekir. Neymiş internetteki yalan haberleri durduracaklarmış. Peki, sarayın yandaş medyasında, bir tane doğru haber var mı? Yok. Sayın Erdoğan eğer yalan haber yasaksa, önce sabahtan akşama iftira atan, yalan söyleyen, yandaş kanallarını kapatacaksın. Bakıp, beslediğin trol çiftliklerini dağıtacaksın.

Eğer yalan haber yasaksa, enflasyon tahminlerinin tamamı yanlış çıkan emir erin Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alacaksın. Açıkladığı yalan yanlış enflasyon rakamlarıyla, milleti kandıran TÜİK Başkanı’nı hemen kapının önüne koyacaksın. Eğer yalan haber yasaksa, emeklilere ve asgari ücretlilere, 1 Mayıs’ı işaret ederek zam umudu dağıtan, Çalışma Bakanı’nın affını isteyeceksin.

"Sen önce, kendi diline hakim ol; sen önce kendi nefretini, öfkeni dizginle"

Bak Sayın Erdoğan bu aziz millet, senin demokrasiye ayar verme sevdandan da özgürlükleri her fırsatta çiğnemenden de bıktı, usandı. Sen önce, kendi diline hakim ol. Sen önce, kendi nefretini, kendi öfkeni dizginle. Sen önce, kendi kapının önünü temizle. İllaki bir ayar vermek istiyorsan, önce kendi çevreni hizaya getir. 

"Bu kanunu, geriye doğru işletsen, senin müebbet alman gerekiyor"

Yıllardır milletimizi birbirine düşürerek, ‘Sen o’cusun, sen bu’cusun’ diyerek kutuplaşmadan beslenen sen değil misin? Bu kanunu, geriye doğru işletsen, senin müebbet alman gerekiyor. Çünkü bu ülkede vatandaşı birbirine düşürme konusunda hiç kimse, senin eline su dökemez Sayın Erdoğan. Bu kadar basit.

"Siz yalana sığındıkça, biz de sizi gerçeklerle yüzleştirmeye devam edeceğiz"

Ancak tabii ki, buradaki amaç çok başka… Bu kanunla ülkemizde yaşanan sorunları dile getirenleri, Ekonominin kötü gidişatına dikkat çekenleri, milletimizin gerçeklerini konuşanları, sığınmacıdan seçmen devşirme projesine karşı duranları susturmak istiyorlar. Milletin haber alma özgürlüğü yerine, yandaşlarının yolsuzluk yapma özgürlüğünü korumak istiyorlar. Ama işte orada duracaksınız! Çok şükür biz daha buradayız. Dimdik ayaktayız. Siz yalana sığındıkça, biz de sizi gerçeklerle yüzleştirmeye devam edeceğiz. Siz milletin sesini kıstıkça, biz aziz milletimizin sesini duyurmaya devam edeceğiz. Siz George Orwell romanlarına öykündükçe, biz demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. Siz hürriyetin karşısında durdukça, biz de inatla, ‘Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!’ demeye devam edeceğiz!

"18 yaşındaki ile 70 taşındakini aynı acıya gark eden bu iktidara yuh olsun!"

Bakın ben her hafta genlerle bir araya geliyorum onlara nutuk atmıyorum onları dinliyorum. Aracılığımızla da seslerini duymayanlara duyurmaya çalışıyorum. Gençlerin dertle ile 3 bin lira civarında maaş alan emeklilerin durumu arasındaki acıyı anlatamam. En gencimiz bu acıyı çekiyor yıllarca çalışmış etmiş bu ülkeye emeğini vermiş, artık tam rahat edecek durumda olan bu insanlar bu emeklilerimiz öyle bir derin yoksulluğun pençesinde ki anlatmam mümkün değil. En gencimiz ile yaş almışımızın arasındaki fark sıfır. Ve her ikisinin de yokluk acısı, mutsuzluğu, umutsuzluğu aynı. 18 yaşındaki ile 70 taşındakini aynı acıya gark eden bu iktidara yuh olsun!

"Yeryüzündeki her şeyi hallettiler, bir de uzaya gideceklermiş… Eyvah, uzay yandı"

Evet, bir de başımıza uzay macerası çıktı. Yeryüzündeki her şeyi hallettiler, bir de uzaya gideceklermiş… Eyvaah. Uzayda maden ararlar mı? Acaba oralarda orman var mı? Ormanı yakarlar mı? Beşli çeteye arsa yaparlar mı? Orada da imar değişiklikleri yaparlar mı? Orada da inşaat yaparlar mı? Eyvah eyvah uzay yandı. Yandı ki ne yadı!

"Uzaya giden gitti zaten; mesela döviz kuru uzaya çıktı, enflasyon uzaya çıktı, gıda fiyatları uzaya çıktı"

Aslında bu, ülkemiz için hayırlı bir gelişme. Ama Ak Parti iktidarı gibi beceriksizliği adeta kurumsallaştırmış bir kadronun elinde, uzay yolculuğunun nasıl olacağını varın siz düşünün… Buradan iktidara sesleniyorum: Siz hiç yorulmayın. Uzaya giden, gitti zaten. Mesela döviz kuru uzaya çıktı. Mesela, enflasyon uzaya çıktı. Mesela, gıda fiyatları uzaya çıktı. Hatta Mars’ı geçti, Jüpiter’e varmak üzere… Siz onların peşinden astronot göndereceğinize, seçim tarihini açıklayın da millet sizi uzaya mı gönderiyor, evinize mi gönderiyor, nereye gönderiyor tüm gerçekliğiyle bir görün.