Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’de “Liderler Özel” programında soruları yanıtlıyor.

Dün canlı yayında rahatsızlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili Kılıçdaroğlu, “Siyaset ayrı insanların sağlığı ayrı. Biz siyaseten rakip olabiliriz ama sonuçta rakiplerimizin de sağlıklı olmasını isteriz. Olması gereken de budur” dedi.

Sağlığıyla ilgili bir tavsiyeniz var mı sorusuna Kılıçdaroğlu, “Mutlaka doktorları ilgileniyordur. Sonuçta doktorları gerekeni yapıyordur. Doktorların söylediklerine uymak gerekiyor. Kural o” cevabını verdi.

Kılıçdaroğlu, “Meydanların dili nasıl? Nasıl okuyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

Seçim tarihi belli olduğu için çok daha geniş kitlelere ulaşmamız gerekiyor. Kendi vaatlerimizi aktarmamız gerekiyor. Bunun için de iki yolumuz var. Bir; benim belirli aralıklarla çektiğim videolar ve bunun sosyal medyada yayınlanması. İkincisi ise doğrudan doğruya yüz yüze gelerek. Alanda geniş kitlelerle birlikte oluyoruz. Vaatlerin daha dikkatle dinlendiğini görüyorum. Örneğin emeklilere kurban bayramında 15 bin lira yatıracağımızı söylemem, Şanlıurfa'da güneş enerjisinden yararlanıp çiftçilere elektriği ücretsiz vermeyi… Yapacağız bunu Türkiye genelinde.”

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

''(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın rahatsızlanması) Kendisinin rahatsızlığını duyduğum andan itibaren tweetler geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Doktorlar yapılması gerekeni yapıyorlardır, onların dediklerini yapmak lazım. Doğrusunu isterseniz iktidarda olan bir partinin topluma olan mesajlarının daha sıcak, daha kucaklayıcı olmasını isterdim. Ayrıştırıcı bir dil kullanması,topluma keskin yayılması. Medyada, sendikada ayrışmayı görüyorsun. Amacımız ülkeye hizmetse birlikte yarışmalıyız. Tamamen kutuplaştıran bir anlayışın egemen olması beni en çok üzen olay. Halkın hakemliğinden korktular. Başka türlü yansıttılar topluma bu da ayrışmayı kutuplaşmayı gündeme getirdi. Ne yaparsa haklıdır diye yanlışlar da alkışlandı. Ekonominin bu hale gelmesi de o yanlışlar nedeniyle oldu. Bir politikacının eleştiriye ihtiyacı var eksiklerini giderebilir. Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Bu çerçevede kavga, kullanılan diller, toplumun kutuplaşması, yanlış politikaların takip edilmesi.

Tokat’ta 20 saatte 46 sarsıntı Tokat’ta 20 saatte 46 sarsıntı

Tam bir buçuk yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. YSK'ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3'ü doğru 1'i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Yargıda ciddi bir bozulma var. Hangi sandıkta hangi görevlimiz olacak Ankara'dan gönüllü ekibimiz her sandık görevlisi aradı ve 'Siz hangi sandıktasınız?' diye sordu. Doğru yanıt verdiyse tamamdır. Eğitime alındılar. Sadece CHP için söylüyorum binlerce arkadaşımız eğitildi. Anadolu Ajansı'na da güvenmiyoruz. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir parti bu kadar seçim güvenliğiyle ilgili çalışma yaptı. Barolar da her okula avukat gönderecek.

Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya geliyorsa ve ürünler taneyle satılmaya başlandıysa, zengin toprakları olan bir ülke nasıl bu konuma geliyor. Hayvan, et, buğday dışarıdan.Neden böyle oldu, kim yaptı bunları? Ülkeyi bu hale getiren kim? Siyasi iktidar, kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. 5 yılda 300 milyar dolar temiz para gelecek. Öyle uyuşturucu baronlarının parası değil kirli para değil. Uyuşturucu parası geldi, arkasından baronlar da geldi. Bunlar burada birbirlerini öldürmeye başladılar. Ben Londra'da fonlarla görüştüm temiz para var. Türkiye'ye yatırım yapacaklarını söylediler. Yatırım alanlarını da belirledik. Samandağ'dan Mersin'e kadar olan havzayı özel üretim bölgesi ilan edeceğiz. Burada otomobil fabrikaları da olacak. Akdeniz'in üretim açısından en önemli olan bölgesi. Diyelim Samsun'da Erzincan'da fabrikanız var. Demir yoluyla limanlara bağlayacağız lojistik masraflarını da devlet olarak biz karşılayacağız. Bütün bunlar Anadolu'yu yeniden harekete geçirecek, Anadolu büyüyecek yeniden istihdam merkezi olacak. 5 yıl içerisinde yürürlüğe girecek bu proje ve hesaplamalarımıza göre İstanbul'un nüfusu 2,5 milyon azalacak. Bizim düşündüklerimizi hayal edemezler. Bunun neresi tefecilik? Adam gelecek yatırım yapacak.

21 yılda AK Parti hükümetleri 537 milyar 574 milyon dolar faiz ödedi. Bu tefecilik değil midir? Bu faiz nasıl ödendi? Çıksın Erdoğan desin 'Rakam yanlış' desin haydi. Hazine verilerine bakın bu rakamları görürsünüz. 537 milyar doları kimlere ödediniz? Müthiş bir rüşvet çarkı var. Rüşvetsiz iş yapılmıyor. Geçmişte bakanlık yapan AK Partili bir şahıs bana anlattı. Hollanda'dan bir şirket, büyük bir yatırım yapacak rüşvet istenince sayın bakanla görüşüyorlar. 'Biz yatırım yapacağız halka açık şirketiz bizden rüşvet istiyorlar' deyip yatırımdan vazgeçiyorlar. Bunu bütün Avrupa biliyor. İstedikleri para da öyle 10-20 bin euro değil.''