Yağış azalmasının hem barajları, hem de yer altı su kaynaklarını etkilediğini belirten Doç. Dr. Özçelik, “Ülke genelinde yüzde 38’lere varan bir yağış azalması söz konusu. Bu oran en fazla Marmara Bölgesinde. Bu oran yüzde 53. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinde ise yüzde 42 ila yüzde 47 arasında bir yağış azlığı söz konusu. Yağış azlığı bir yandan bizim yüzeysel akışımızı azalttığı için barajlarımızdaki su seviyesini azaltırken, diğer taraftan da yeraltı su seviyesinin azalmasına sebebiyet veriyor. Özellikle İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerimizde içme suyu temininde zorluklar oluşturacağı açık bir şekilde gözüküyor. İstanbul’da bugün itibari ile yüzde 29,6 civarında barajlarda bir doluluk oranı söz konusu. Bu da İstanbulluların kişi başı 15 metreküplük bir suyunun kaldığı anlamına geliyor. Kayıp kaçakları düştükten sonra iki aylık bir sularının olduğu söylenebilir” dedi.

 

İstanbul’a Melen Barajının bir an önce tamamlanması gerektiğini ifade eden Özçelik, “İstanbul’un yüzeysel su kaynaklarının başında Melen çayları regületöründen derlenen sular, diğer taraftan da Yeşilçay regületöründen derlenen su geliyor. Bu da doğrudan yağış ile yeraltı su seviyesi ile doğrudan orantılı olduğu için ilerleyen günlerde yüzeysel su temininde zorluklar yaşanacak. Bunun önüne geçilmesi için en büyük katkı Melen Barajının bir an önce tamamlanması. 2023 yılında yaşadığımız bu durum 2021yılında yaşadığımız su yılındaki kuraklığa benziyor. Yağış azlığı yüzde 50’lere ulaşmış durumda. Şu anki geldiğimiz nokta yağış azlığı söz konusu ve kuraklık etkilerinin devam edeceği gözüküyor. Bahar yağışları ile beraber toplam yağışlarda bir miktar kendini derler. Ancak bu şu anlama geliyor. İlk üç-dört ayda yağmamış yağışın bir ayda yağma ihtimali de var. Yani biz bir tarafta kuraklık yaşarken, bir tarafta özellikle şehirlerimizde özellikle şehir altyapısı hazır olmayan şehirlerimizde taşkın etkilerini görmemiz mümkün. Buna da hazırlıklı olmamız gerekir” dedi.