İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada 10 tutuklu, 4 tutuksuz sanık ve avukatları hazır bulundu. Duruşmaya, 2 sanık ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Davut Yılmaz, boşu boşuna tutuklu olduğunu öne sürerek, "Beni durup dururken bu suçların içine bulaştırdılar. 2021'de aldığım hatla, 2019'da suç işlediğim iddia ediliyor mesela. Olaylarla hiçbir alakam yoktur. Medyada 'savcı İranlılarla görüşmüş' gibi bir yalan haber gidiyor. Ya ben kimle görüşmüşüm? Bu dava kumpas davasıdır. Tamamen 'çamur at izi kalsın' mantığıdır. Bana karşı kumpas yapıldı, bu olaylarla bir alakam yok. Tahliyemi ve beraatımı talep ederim." dedi.

Tutuklu sanık Erdal Sağlam ise, "Ağzımızda diş kalmadı ne casusluğu? Bu zamana kadar durmuşum durmuşum 50 yaşına gelince 'Hadi bir casusluk yapayım' mı demişim? Ben suçsuzum. Bunu sanıklar da tanıklar da mağdurlar da biliyor. Allah katında da suçsuzum. Kardeşlerimden başka kimseyi tanımıyorum. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Hüdayiverdi Çıtak, Metin Ergün, Mehmet İyigün ve Mustafa Çiçek'in tutuklulukta kaldıkları süre nedeniyle tahliye etti. Heyet, bu sanıklar hakkında "yurtdışına çıkış yasağı" ve "imza atmak" şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verdi.

Sanıklar Davut Yılmaz, Erdal Sağlam, Hakan Sağlam, İhsan Sağlam, İsmail Sağlam, Muharrem Sağlam ve Morteza Soltan Sanjarı'nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi.

- İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İran istihbaratının, yurt dışı operasyonlarında "makul reddedilebilirlik ilkesi" doğrultusunda hareket ettiğine vurgu yapılarak, bu kapsamda operasyonun ifşası durumunda konunun İran ile bağlantısını inkar edebilmek amacıyla çalışmalarını yerel şahıslar/kriminal gruplar üzerinden gerçekleştirildiği aktarıldı.

İddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, İhsan Sağlam, Metin Ergün, Morteza Soltan Sanjari, Mehmet İyigün, İsmail Sağlam, Muharrem Sağlam, Hakan Sağlam, Erdal Sağlam, Hüdaiverdi Çitak, Kamil Taçşı, Tuncay Buyurgan, Tuba Eren ve Behnaz Ebrahimihajisarayi'nin organize şekilde hareket ederek, Türkiye'ye sığınan İran uyruklu uluslararası koruma altında bulunan rejim muhalifi kişileri kaçırmak amacıyla oluşturulan suç örgütü içinde bulundukları belirtildi.

İran İslam Cumhuriyeti istihbarat servisinde görevli oldukları anlaşılan ve dosyaları ayrılan bazı şüphelilerin liderliğinde, İran'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve uluslararası koruma altına alınan mağdurların tespit edildiği anlatılan iddianamede, bu şahısları hile ile korkutarak veya zorbalık yaparak yasa dışı yollardan tekrar İran İslam Cumhuriyetine götürmeyi ve İran'dan kaçanlara göz dağı vermeyi amaçlayan örgütlü yapının oluşturulduğu kaydedildi.

İddianamede, bu örgütlü yapı içinde Davut Yılmaz, "By Sağlam" adlı savunma şirketi sahibi İhsan Sağlam ve Hüdaverdi Çıtak'ın suç işlemek amacıyla kurulan örgütün yöneticisi konumunda bulundukları, örgüt üyelerine hiyerarşik olarak yöneticilik ve organizatörlük vasfı ile talimat verdikleri ifade edildi.

Tüm sanıkların "siyasal veya askeri casusluk" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklar Davut Yılmaz, Hüdaverdi Çıtak ve İhsan Sağlam'ın "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçundan 4'er yıldan 8'er yıla kadar, diğer 13 sanığın ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Sanıklardan Davut Yılmaz'ın ayrıca "kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçundan 5 yıldan 24,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, diğer sanıkların da "birden fazla kişiyle birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından 2 yıl ile 24,5 yıl arasında değişen sürelerde hapislerinin istendiği belirtildi.

Öte yandan savcı Davut Yılmaz, 22 Eylül 2022'de HSK kararıyla meslekten ihraç edilmişti.