HDK’ye dönük İstanbul merkezli 10 şehirde 18 Şubat’ta operasyon düzenlendi. Bu operasyonda 53 kişi gözaltına alındı. Soruşturma kapsamında 30 kişi tutuklandı. Tutuklananlar arasında gazeteci Ercüment Akdeniz de vardı.
Gazeteci Akdeniz’in "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması 11.30 civarında İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. 22 Şubat tarihinden beri tutuklu bulunan Akdeniz'in dava kapsamında bugün tahliyesine karar verildi.
Olayın geçmişi
İlk duruşmada mahkeme heyeti, Akdeniz’in tutukluluğunun devamına karar vermişti.
Akdeniz savunmasında şunları söylemişti:
“Saat 05:00’te evden çıktıktan sonra gözaltına alındım. Polis otosunda yarım saat bekletildim. Avukatım evde olmasına rağmen erişimimi engellediler. Bana saati geldiğinde evimin basılacağı söylendi. Anahtarla kapıyı açma teklifimi kabul etmediler ve levye kullandılar.”
İddianame
7 Mayıs'ta hazırlanan iddianamede, "PKK/KCK silahlı terör örgütünün talimatı ile kurulan HDK içerisinde görev aldığı, görüş ve fikirlerini benimsediği, örgüt adına ve örgüt lehine eylem ve etkinlikler düzenlediği, örgüt hiyerarşi içerisinde hareket ettiği, PKK/KCK silahlı terör örgütünün hedef ve çıkarları doğrultusunda eylemlerinin tespit edildiği" iddiaları yer almıştı.
Ercüment Akdeniz hakkında iddianamede "Taksim Yayalaştırma ve Gezi Parkı projeleri aleyhine eyleme 29/06/2013 günü katıldığı, grupla birlikte bir düzen içerisinde hareket ettiği” denilmişti. Suçlamayla ilgili Akdeniz’in ise “Bana gösterilen fotoğraflarda işaretlenen şahıs benim. Yine şunu hatırlatmak isterim ki bahsi geçen dönemde emniyet ve yargı organlarında çok sayıda FETÖ/PDY elemanı bulunduğu için bu tespitlerin fotomontaj olma ihtimalinden şüpheleniyorum. Bana gösterdiğiniz ikinci fotoğraf Gezi eylemleri başlamadan önce barışçıl eylem hakkımızı kullanıp sanat çevreleriyle Gezi Parkına gittiğimiz ve basın açıklamasından sonra meydandan dağıldığımız güne aittir" dediği öğrenilmişti.
Ercüment Akdeniz'in basın açıklamaları ve gösteri yürüyüşlerini haberleştirmeye ilişkin yaptıkları telefon görüşmeleri, iddianamede HDK üyeliğine delil niteliğinde sunulmuştu.




