Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de hem kendi haklarını hem KKTC’nin hem de Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmaya devam edecektir.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Lefkoşa’da KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu ve Tatar, daha sonra basın toplantısı düzenledi. KKTC’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Kıbrıs meselesinin çözümü konusundaki vizyonumuz ortaktır. Adada yeni bir müzakere sürecinin başlaması için ve bu müzakerenin de başarılı olabilmesi için gereken bellidir. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit statüsü tescil edilmelidir. Kıbrıs Türk Halkı bu haklara zaten sahiptir. Müzakereler ile bu hakları kazanmadı. 1960’ta yılında teyit edilen ama daha sonra gasp edilen bu haklar başlangıçtan bu yana Kıbrıs Türk halkının var olan hakkıdır. Dolayısıyla bu haklar inkar edilemez. Bunu inkar etmek Kıbrıs Türk halkının kimliğinin ve özünün inkar etmek demektir. Buna da müsaade etmeyiz. Müzakere eşitler arasında olur. Yoksa bir anlamı da olmaz bir sonuç getirmez. Aksini zaten 54 yılda tecrübe ettik. Sonuçta ortada eşitliği reddeden kim belli. Daha önce de vurguladığımız gibi kaybedecek bir 50 yılımız daha yok” ifadelerini kullandı.

“Rum tarafı iş birliği yapmak istiyorsa, Türk tarafıyla birlikte bunları değerlendirebilir”

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın geçen yıl Cenevre’de ortaya koyduğu vizyon ve öneriyi desteklediklerini dile getirerek, “O gün desteğimiz nasıl ise bugün de tamdır. Sizin vizyonunuzu, önerilerinizi her platformda desteklemeye devam edeceğiz. Bundan sonra bir müzakere olacak ise bu iki toplum değil, iki devlet arasında olacaktır. Önce iki tarafın statüleri müzakere odalarında değil, dışında şekillenmelidir. Ardından, adada nasıl bir iş birliği modeli uygulayacaklarına kendileri karar verecektir. Bu vizyon bir müzakere pozisyonu da değildir. Sahadaki gerçeklerin ve tarihi tecrübelerin dikte ettiği tek çözüm yoludur. Bu konudaki kararlılığımızı birlikte sürdüreceğiz. Bu, Kıbrıs Türk halkının iradesidir. İradesini de Kıbrıs Türk halkı ortaya koymuştur. Güney Kıbrıs Rum tarafının sözcülüğünü yapan Avrupa Birliği’nin bu iradeyi yok sayarak herhangi bir çözüm dikte etme hakkı da yoktur. Rum tarafı bu gerçekleri unutmaya ve başka yöne çekmeye çalışıyor. Bunun da farkındayız, buna da müsaade etmeyeceğiz. Miadı dolmuş söylemleri sanki yeniymiş gibi ilk defa söylenmiş gerek bizlere gerekse uluslararası toplumda yeni fikir gibi satmaya çalışıyorlar. Yeni fikir olsa Türkiye olarak destek veririz, ama bunlar Anastasiadis’in de Cenevre’de kağıttan okuduğu önerilerdir” açıklamasını yaptı.

Çavuşoğlu, “KKTC ve Rum tarafının iş birliğini geliştirecek öneriler ise sadece Kıbrıs adasını değil, esasen tüm bölgeyi ilgilendiren, tüm bölgenin istikrarı ve kalkınması için önemli. Bölgedeki sorunların çözümüne katkı sağlayacak önerilerdir. Eğer Rum tarafı gerçekten iş birliği yapmak istiyorsa, bunlara olumlu bakar. Türk tarafıyla oturur, konuşur ve değerlendirir. Eğer öyle bir niyeti yok ise de Türk tarafı yoluna devam edecektir” dedi.

“Maraş, KKTC toprağıdır”

Mevlüt Çavuşoğlu Rum tarafının, KKTC ile birlikte geliştirilecek önerilere ve iş birliğine olumlu bakması konusunda ciddi olduklarını dile getirerek, “Türkiye, Doğu Akdeniz’de hem kendi haklarını hem KKTC’nin hem de Kıbrıs Türk halkının haklarını savunmaya devam edecektir. Kıbrıs Türk halkının özellikle hidrokarbonların paylaşımı konusunda yaptığı teklifler var, bu teklifler halen masadadır. İş birliğinden yanayız. KKTC’nin yaptığı bu teklifi de her platformda savunuyoruz. İş birliği istiyorlarsa buna hayır değil, evet demeliler. Rumların tek derdi Maraş’ı geri almak. Maraş, KKTC toprağıdır. Maraş açılımları uluslararası hukuku ihlal etmiyor. Atılan adımların da uluslararası hukuka uygunluğunu vurgulamak isterim. Maraş açılımları iki halkın da yararına atılmış adımlardır. Bugüne kadar ve bundan sonra atılacak adımlara desteğimiz tamdır. Rum tarafı beyhude çabalar içinde olmasın. Gereksi propagandalarla oraların gündemini de meşgul etmesin. Maraş'ta plaja konulan şezlong gibi küçük adamların uluslararası güvenliğe tehdit oluşturduğunu savunacak kadar komik duruma da düşüyorlar. Gerçekten üzülüyoruz” şeklinde konuşmasını sürdürdü.