Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Ödüllerini takdim ettiğimiz şirketlerimizi tebrik ediyorum.

Toplam 12 milyar kamu ve 30 milyar özel sektör yatırımlarının şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserleri şehrimize kazandıranları tebrik ediyorum. 

AA-20230121-30055562-30055561-CUMHURBASKANI_RECEP_TAYYIP_ERDOGAN

Bursa, kültürü, mimarisi, göz kamaştıran doğal güzellikleriyle Türkiye'nin sembol şehirlerinin başında geliyor. İş dünyamız ve STK'larla bir araya gelerek, sorunları varsa çözüme kavuşturuyoruz.

-Gençlerimiz, kadınlarımız, çiftçilerimiz ve diğer kesimlerle yaptığımız buluşmalarda gönül bağımızı güçlendiriyoruz.

AA-20230121-30055562-30055555-CUMHURBASKANI_RECEP_TAYYIP_ERDOGAN

-Şehrimizi için birçok tarihi yatırımı hizmete açtık. TOGG'un üretim tesisini Bursa'da hayata geçirdik. Ömrümüz yettikçe Bursa'ya hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

-Bu sene Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını idrak edeceğiz. İnşallah ikinci asra merhaba diyeceğiz. 100 yıl önemlidir, güçlü bir birikim ve zaman dilimidir. Ancak Türkiye bir asra hapsedilemeyecek kadar zengin bir millettir.

AA-20230121-30055562-30055553-CUMHURBASKANI_RECEP_TAYYIP_ERDOGAN

-16 Türk devletinin tarihi 2200 yılı aşıyor. Kara Kuvvetlerimizin ilk kuruluşu M.Ö 200 yılına uzanıyor. Hariciye Teşkilatı 500., Emniyet 177 yıldır hizmet veriyor. 

- BTSO, 134 yıllık köklü geçmişiyle şehrin hafızası konumundadır. Bu tarihi süreçte, Osmanlı'nın dağılmasına, işgaline, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuna, tek parti faşizminin yıkılışına, vesayet dönemlerine, ülke ekonomisinin kara dönemlerine şahitlik etmiştir. 

-Merhum Özal'ın Türk ekonomisini dışarıya açma girişimlerini nasıl engellediklerini gördüler. Yürütmede çift başlılık sorununun nelere yol açabileceğini, bir anayasa kitapçığının ülkeyi nasıl bir krize sürükleyebileceğini gördüler. 

-Güçlü bir siyasi iradede Türkiye ekonomisinin neler başarabileceğini tecrübe ettiniz. Siyasi istikrarın tesisi, ekonomik büyüme açısından vazgeçilmezdir. Belirsizliğin hakim olduğu bir iklimde ne ekonomi ne de demokrasi gelişir. 

-24 günlük 38 günlük 2 aylık hükümetlerin görev yaptığı bir ülkede iş dünyası önünü göremez. AK Parti hükümetinde eski ile yeni Türkiye arasındaki en büyük fark budur. Bu önemli kazanım sayesinde terör örgütlerinden, darbe girişimlerine, sokak eylemlerine kadar ülkemiz her türlü badireyi atlatmayı bilmiştir. İlk defa orta ve uzun vadeli planlar yapıp, bunları hayata kazandırma imkanına kavuşmuştur.

-Koalisyon hükümetleri olsa 10-15 yılda bitmeyecek yüzlerce projeyi rekor sürelerde tamamladık. 

-Kriz ve darbelerle gündeme gelen Türkiye, ekonomik hamleleri ile kendinden söz ettiriyor. 

-İş dünyası başta olmak üzere yapmak ile yıkmak arasındaki devasa farkı her alanda görmek mümkündür. Bin bir emekle belli seviyelere getirilen projelerin akamete uğratılması kifayetsiz bir muhterisin bir hamlesine bakar. Başta Devrim Otomobili olmak üzere bunu yaşadık. Daha emekleme safhasındaki hamlelerin boğulduğunu pek çok kez gördük. Aynı iklim yine sergilenmek isteniyor. 

-Ekonomimizi açıkça çökertmeyi amaçlayan sermaye ırkçılığı karşısında herkesten evvel bu ülkenin sanayi ve ticaret odaları tavır koymalıydı.

-Savunma sanayi alanındaki koparılan fırtınayı görüyorsunuz. Daha sandıktan çıkmadan guru kaynağı olan projelerimizi dillerine dolamaya başladılar. Ülkemizin üretimlerini, ihracat yapan firmalarımızı itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Mertçe özür dilemek yerine başkalarına suçlama yoluna gittiler. 6'lı masanın stratejik yatırımlarımıza düşmanlığının son örneğidir.

-6'lı masanın başındaki, üreten, ihraç eden, istihdam sağlayan firmalarımızı açıkça tehdit etti. Yurt dışındaki yatırımcılara burada can ve mal emniyeti yok diyecek kadar ileri gitti. Tüm dünyada başarıları ile adından söz ettiren şirketlerimize çete iftirası atmaktan çekinmediler.  Sanayi ve ticaret odalarımızdan bu tehditler karşısında ciddi bir ses yükselmedi. Demokrasiden dem vuranlar bu şirketlerin düşmanlaştırılmasına tek bir laf etmedi. 

-Türkiye güvenli değil, iftirasına karşı önce iş dünyası tepki vermeliydi. Tehdit dozunun artırılmasında bu sessizliğin payı olduğunu düşünüyorum. Bu seçimler, bu noktada da bir devrim olacaktır. İş dünyamızı tehdit edenlere, sermaye düşmanlığı yapanlara hak ettikleri cevabı sandıkta vereceğiz. 

-Ülkemizin stratejik yatırımlarını engellemeyi hayal edenlerin bu heveslerini kursaklarında bırakacağız. Milletimizin gündeminden tamamen çıkardığımız siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına izin vermeyeceğiz. Sadece son bir iki ayda yaşananların bile bu çürük yapının kaos ve krizden başka bir şey vaat etmediğinin kanıtıdır. Bunların derdi millete, güdük bir şahsiyeti Cumhurbaşkanı olarak kabul ettirmektir. 

-Milletimizin ve iş dünyamızın tercihini güçlü Cumhurbaşkanı ve güçlü bir Türkiye'den yana kullanacağını biliyorum.