1977-2011 yılları arasında "Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi"nin Kardeşçe Lideri ve Bir Eylül Büyük Devriminin Rehberi" unvanını kullanarak, resmî bir görevi olmadan toplam 42 yıl boyunca Libya'yı yönetti. Dünya kamuoyu tarafından bir diktatör veya otoriteryen olarak görülmüş olsa da Kaddafi bunu reddetmiş ve kendisinin Libya halkı için sadece bir rehber ve yol gösterici olduğunu söylemişti. Başlangıçta kendisini ideolojik olarak Arap milliyetçiliği ve Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılık'a adamıştı, ancak daha sonra kendisi tarafından önerilen bir hükûmet tarzı olan Üçüncü Uluslararası Teorisine göre hüküm sürdü.

İtalyan Libyası'nda, Sirte yakınlarında fakir bir Bedevi ailesinin yanında doğan Kaddafi, Sabha'daki okulunda Arap milliyetçisi oldu ve daha sonra Bingazi Kraliyet Askerî Akademisi'ne kaydoldu. Ordu içinde, Batı destekli Senusi I. İdris monarşisini 1969 darbesinde deviren devrimci bir grup kurdu. İktidara gelen Kaddafi, Libya'yı Devrim Komutanlığı Konseyi tarafından yönetilen bir cumhuriyete dönüştürdü. Kararnameye göre Libya'nın İtalyan ve Yahudi nüfusunu sınır dışı etti ve Batılı askeri üsleri ülkeden çıkardı. İslamcı modernist, hukuk sisteminin temeli olarak şeriatı ve "İslami sosyalizmi" tanıttı. Petrol endüstrisini kamulaştırdı ve orduyu güçlendirmek, yabancı devrimcilere fon sağlamak ve ev inşası, sağlık ve eğitim projelerini vurgulayan sosyal programlar uygulamak için devletin giderek artan gelirlerini kullandı. 1973'te, doğrudan demokrasi sistemi olarak sunulan Temel Halk Kongrelerinin kurulmasıyla bir "Popüler Devrim" başlattı, ancak büyük kararlar üzerinde kişisel kontrolünü ve otoriterliğini sürdürerek korudu. O yıl kendi Üçüncü Uluslararası Teorisini ana hatlarıyla açıkladı ve bu fikirlerini Yeşil Kitap'ta yayınladı.

Kaddafi, Libya'yı 1977'de Jamahiriya ("kitlelerin devleti") adı verilen yeni bir sosyalist devlete dönüştürdü. Resmi olarak yönetimde sembolik bir rol üstlendi ancak muhalefetin polislik ve baskılanmasından sorumlu askeri ve Devrim Komitelerinin başı olarak kaldı. 1970'lerde ve 1980'lerde Libya'nın Mısır ve Çad ile başarısız sınır çatışmaları, yabancı militanlara destek vermesi ve İskoçya'daki Lockerbie Faciası'nın sorumluluğunu aldığı için Dünya sahnesinden gittikçe izole olduğunu iddia etti. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve İsrail ile özellikle düşmanca bir ilişki içine girdi ve 1986'da Libya'nın ABD ve BM tarafından bombalanmasıyla ekonomik yaptırımlar uygulandı.

1999'dan itibaren ise Kaddafi, Arap sosyalizminden kaçındı ve ekonomik özelleştirmeyi, Batı uluslarıyla yakınlaşmayı ve Pan-Afrikanizmi teşvik etti; 2009-2010 yılları arasında Afrika Birliği Başkanlığı yaptı. 2011'deki Arap Baharı'nın ortasında, Libya'nın doğusunda yaygın yolsuzluk ve işsizlikle ilgili protestolar başladı. Durum, NATO'nun Kaddafi karşıtı Geçici Ulusal Konseyi (GUK) lehine askerî müdahalede bulunduğu iç savaşa dönüştü. Hükûmet devrildi ve Kaddafi, Geçici Ulusal Konseyi militanları tarafından yakalanacağı ve öldürüleceği yer olan Sirte'ye geri çekildi. 2011 Libya İç Savaşı sonucunda kurduğu rejim devrildi ve isyancılar tarafından linç edilerek öldürüldü.
Oldukça bölücü bir figür olan Kaddafi, Libya'nın siyasetine kırk yıl boyunca egemen oldu ve yaygın bir kişilik kültünün konusu oldu. Anti-emperyalist duruşu, Arap Birliği ve sonra Afrika Birliği'nin desteği ve hükûmetinin Libya halkının yaşam kalitesine getirdiği önemli gelişmeler için övgüde bulundu. Tersine, birçok Libyalı, sosyal ve ekonomik reformlarına şiddetle karşı çıktı ve ölümünden sonra cinsel istismarla suçlandı. Pek çok kişi tarafından, otoriter yönetimi insan haklarını ihlal eden ve küresel terörizmi finanse eden bir diktatör olarak kınandı.
Askeri kariyeri ve darbe

1963 yılında Libya Üniversitesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. Daha sonra Bingazi'deki Askeri Akademi'ye girdi. 1966 yılında mezun olduktan sonra İngiltere'ye giderek askeri alanda uzmanlık eğitimi gördü. 1956 yılında Arap milliyetçiliğinden etkilenerek anti-siyonist hareketlere katıldı. 1959 yılında okul arkadaşlarıyla birlikte ileride Özgür Subaylar Hareketi adını alacak gizli bir örgüt kurdu. 1969 yılında yüzbaşı rütbesine terfi etti. Bu gizli örgüte dayanarak, o sırada kaplıca tedavisi görmek üzere Türkiye'de bulunan Kral I. İdris'e karşı 1 Eylül 1969 tarihinde darbe yaptı. Albay rütbesi alarak Libya Silahlı Kuvvetleri komutanı oldu. Devrim Komuta Konseyi adına denetimi ele geçirip anayasal kuruluşları feshetti. İslam ilkelerine dayanan İslamî Sosyalizm kuracağını açıkladı. Arap Birliği için çalışacağını, bağımsız ülkelerle birlikte ırkçılığa, sömürgeciliğe ve toplumsal baskıya karşı çıkacağını söyledi. ABD'nin 7 Eylül 1969 tarihinde Kaddafi'yi tanıması üzerine kral görevini terk etti.
Türkiye ile ilişkiler
Kıbrıs Harekâtı sırasında Türkiye'ye askeri yardımda bulundu. Ancak daha sonra Türkiye ile ilişkiler bozuldu. Türkiye'yi ABD ve İsrail ile yakınlaşıp beraber hareket etmekle suçladı ve 1996 yılında Libya'yı ziyaret eden dönemin Türkiye Başbakanı Necmettin Erbakan'ı sert bir dille eleştirdi. Kaddafi, 1998 yılında Türkiye ile Suriye'nin arasının gerilmesinden sonra Türkiye'nin Kürt ayrımcılığı yaptığını ve İsrail'in Suriye'yi işgalini kolaylaştırmada öncü rol oynadığını ifade etti. Ayrıca Türkiye'nin Suriye'ye saldırması halinde, Libya'daki Türk şirketlerini kapatacaklarını ve yerine Yunan şirketlerinin çalışmasına izin vereceklerini açıkladı.
Son zamanları ve ölümü

15 Şubat 2011 tarihinde Bingazi şehrinde Kaddafi'ye karşı ilk protestolar başladı, protestolar yoğunlaştıkça ülkede genelinde yayılmaya başladı ve ardından Trablus'a yayıldı, Libya hükümeti göstericilere karşı ölümcül güç kullanmaya başladı. Güvenlik güçleri ve paralı asker birlikleri, göstericilerden oluşan kalabalığa gerçek mühimmat ateşledi. Göstericiler ayrıca tanklar ve toplarla ve havadan savaş uçakları ve helikopter savaş gemileriyle saldırıya uğradı. Rejim, ülke genelinde iletişimi kısıtladı, interneti engelledi ve telefon hizmetini kesintiye uğrattı. 21 Şubat'ta Kaddafi'nin oğullarından biri olan Sayf al-İslam devlet televizyonunda meydan okuyan bir konuşma yaparak, huzursuzluktan dışarıdan ajitatörleri sorumlu tuttu ve daha fazla gösterinin ülkede iç savaşa yol açabileceğini söyledi. Kaddafi rejimin "son kurşuna" kadar savaşacağına söz verdi. Arap Baharı'nın etkisiyle ülkede bir iç savaş yaşandı. 23 Ağustos 2011 tarihinde Trablus'un düşmesiyle Kaddafi rejimi yıkıldı. 20 Ekim 2011 tarihinde, Sirte'de, NATO destekli Ulusal Geçiş Konseyi askerleri tarafından yakalanarak feci bir şekilde linç edildi ve sonrasında vuruldu. Ulusal Geçiş Konseyi askerleri “Kaddafi kanalizasyon borusunun içinde saklanıyordu” söylediler. Linç edilerek öldürülmesi bazı çevrelerde tepkiye sebep olmuştur. Kaddafi'nin cesedi "Afrika Pazarı" adı verilen bir pazardaki soğuk hava deposunda tutuldu. Bir süre cesedi sergilendi ve isteyenler cesetle fotoğraf ve video çekebildi. Kaddafi, 25 Ekim 2011 tarihinde Sahra Çölü'nde saldırı ihtimaline karşı kimsenin bilmediği bir yere İslami usullere göre defnedildi.
Ölümü hakkında söylenenler
Birleşik Krallık Savunma Bakanı Philip Hammond, acımasız bir muameleye tabi tutulan Kaddafi’nin öldürülmesinin devrimi “lekelediğini” söyledi.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'da Kaddafi’nin ölümü hakkında BM soruşturması açılmasını destekleyeceklerini söyledi. ve Öte yandan bir televizyon programında Kaddafi hakkında sarfettiği, "Geldik, gördük ve öldü!" sözleri büyük tepki buldu.
Muammer Kaddafi'nin oğlu Mutassım Kaddafi'nin eski sevgilisi Vanessa Hessler Kaddafi'nin ölümüyle ilgili "Mutassım ile gerçek aşkı yaşamıştık. Ona ve babasına yapılanlara inanamıyorum. Libya’da fakirlik falan yok. Libyalı muhalifler ne yaptıklarını bilmiyorlar. Onlar çok iyi bir aileydi" dedi.
Son olarak Muammer Kaddafi'nin muhalifler tarafından yakalandığı Sirte'de dönemin Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy'nin görevlendirdiği ajan tarafından öldürüldüğü iddiaları ortaya atılmıştır.
Dönemin İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi: Ajanslar, Kaddafi’nin yakalandığını söylüyor. Bunun anlamı; savaş bitti. İşte dünyanın ihtişamı böyle geçiyor.
Polonya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Marcin Bosacki: Kaddafi’nin öldürülmesi diğer diktatörlere bir uyarı teşkil etmelidir. Libya’daki mahkemede veya Lahey’de yargılanamamasından üzüntü duyuyoruz. Umarız işbirlikçileri yargılanır. Libya halkını kutluyorum.
İngiltere Başbakanı David Cameron: Libya halkı artık kendisine demokratik ve güçlü bir gelecek kurabilir.
Dönemin Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev: Umarız Libya’da artık barış olacak ve Libya modern ve demokratik bir devlet haline gelecek.