Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, medya temsilcileri ile bir araya geldi. Temsilcilerin sorularını yanıtlayan Bakan Yanık, medyanın en büyük paydaşlarından biri olduğunu ve basın sektörü ile bilgi paylaşımının son derece şeffaf şekilde yürütüldüğünü söyledi.

“Yaşlılar hayatlarını idame ettirme kabiliyeti ve toplumsal hayata da katılım imkanını ellerinde tutmalı”

Yaşlı nüfusun artmasından kaynaklı olarak Alzheimer, Demans, Parkinson gibi hastalıkların daha fazla görülmeye başlandığını söyleyen Bakan Yanık bu konunun gelecekte ortaya çıkartacağı sorunların önüne geçmek için çalıştıklarını belirterek, “Burada iki şeyi bir arada yapmamız gerekiyor. Birincisi aktif yaşlanma. Yani yaşlıların ömürlerinin sonuna kadar bir şekilde üretmeye devam etmesi, bu üretmek istihdam anlamında söylemiyorum. Maddi bir şeyi üretmekten bahsetmiyorum. Kendi hayatlarını idame ettirme kabiliyeti ve toplumsal hayata da katılım imkanını ellerinde tutmaları. Bu önemli ve bunun için çok yoğun çalışmalar yapıyoruz. İkincisi de çocuk nüfusumuzu çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Çocuk nüfusunu eğitimden sağlığa, değer, yargılarından toplumsal ilişkilere kadar çok iyi yetiştirmemiz gerekiyor ki bu toplumsal devamlılığı ve üretim gücünü devam ettirebilelim. Üretimden kastım özellikle altını çiziyorum. Sadece somut maddi üretimden bahsetmiyorum” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de yaşayan mültecilerin doğurganlık oranları hakkında sorulan soruya cevap veren Bakan Yanık, “Sığınmacıların nüfus ve doğurganlığı şu an için bizim açımızdan bir tehdit oluşturmuyor. Özellikle Güneydoğu’dan bir geriye dönüş başladı. Yani sığınmacı nüfusun bir kısmı geriye dönmeye başladı birincisi bu. İkincisi ülke sınırları içerisinde onlarda da çok öyle absürt bir aşırılık yok” diye konuştu.

“Yasakladınız, cezaları artırdınız, başka bir şey bulunur”

Gündüz kuşağı programları hakkında konuşan Yanık şöyle devam etti:

“Gündüz kuşağı programlarıyla alakalı da 2021 haziranında, RTÜK ile beraber bir çalışma yapmıştık. Ben burada medya temsilcilerinin, yönetici arkadaşlarımızın olduğu bir ortamda çok açık yüreklilikle şunu söylemiştim; ben hukukçuyum, kuralların gerekliliğine çok inanırım, kurallara kuralcı sayılabilecek kadar saygı gösteririm. Ama bazı meseleler var ki sadece yasaklamayla o meseleleri çözemezsiniz. Bir ortak tutumun olması lazım. RTÜK evet yaptırım uygulayan bir kurum. Ceza kesiyor vs. Ama bir noktaya kadar gider. Sonra birkaç vesileyle yine söyledim. Lütfen ortada bir reklam pastası olduğu için bu kadar rağbet ediliyorsa ne olur herkes bir reklam pastasından elini çeksin. Hepimiz, bütün kanallar bitirsin bu programları. Dolayısıyla herkes vazgeçtiğinde yine ortadaki havuz aynı kalacak. Yasakladınız, cezaları artırdınız, başka bir şey bulunur. İnsanın en kolay ve net biçimde uyduğu kural kendisinin koyduğu kuraldır. Dışardan gelen herhangi bir kuralın arkasından dolanabilirsiniz, Dünyanın en iyi hukuk metni de olsa bu ihlal edilebilir. Dolayısıyla öncelikle bu konuda herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tutumun olması gerektiğini önceden beri hep ifade etmişimdir. İkincisi; gündüz kuşağı programlarıyla ilgili bizim de ciddi anlamda eleştirilerimiz var. Bunları da zaten ifade ediyoruz. Üç; RTÜK ile beraber çalışmalar yapıyoruz. Özellikle aile dostu yapımlarla alakalı destekleyici, özendirici, aile dostu olduğunu işaret edici birtakım uygulamalar hayata geçirmeye çalışıyoruz. RTÜK ile bu anlamda daha önceden yapılmış bir yönetmelik çalışması var ama çok aktive edilmemişti. Geçtiğimiz aylar itibarıyla ilgili komisyonları kurarak, bu anlamda aile dostu yapımların desteklenmesi, onların özendirilmesi ve öne çıkarılması noktasında özellikle çalışmalar yapıyoruz. Bunu çok ısrarlı bir biçimde tüm TV kanallarının, tüm yöneticilerin bu tutumu kendilerinin belirlemesinin çok daha etkili, çok daha güçlü olacağı kanaatindeyim. Öte taraftan RTÜK tabii ki bir düzenleyici kurum olarak veya yaptırım uygulayıcı kurum olarak üzerine düşeni yapmak durumunda. Biz de bazen şikayetlerimizi veya erişimin engellenmesini istediğimiz konular olduğunda bununla ilgili yasal haklarımızı kullanıyoruz. Çokça aslında kullanıyoruz. Bazılarından kamuoyunun haberi oluyor, bazılarından hiç haberi olmuyor ama daha üst bir projeksiyon anlamında baktığımızda burada reyting yarışına girdiğinizde o yarışın sonu yok. Bitmeyen bir yarış. O zaman herkes bıraktığında herkes tekrar eşit hale gelecek.”

“Eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul etmeyi kimse bizden beklemesin”

Dizi ve filmlerde LGBT öğelerine yönelik konuşan Bakan Yanık, “Yani yasal düzenlemelerle alakalı herhangi bir zaafımız yok ama uygulamayla ilgili zaman zaman sıkıntılar çekiyoruz. Belki uygulayıcı kurum ve kuruluşlardan ama daha çok da toplumsal tepkilerden kaynaklı bir sıkıntımız var. Yani işte alkol mesela çok basit bir şey söyleyeyim. Kadına yönelik şiddetin sebepleri arasında yüzde 70'e, 75’e yakın alkolizm var. Alkolle ilgili bir tartışmaya açmamız mümkün değil. Direk hayat tarzı engeliyle karşı karşıya kalırsınız. Ya da işte eşcinsellik tartışmaları hemen işte bireysel özgürlükler, bireysel özgürlük kısmı başka bir şey ama toplumsal hayatı etkileyen tarafı başka bir şey. Ben konuşmalarımda hep şu ayrımı çok net bir biçimde yapıyorum. Yaptığım da yapmaya da devam edeceğim. Eşcinsel vatandaşlarımız da bizim vatandaşlarımız. Çok net. Haklarını korumak, yaşam haklarını korumak vesaire o ayrı bir şey. Devletin sorumluluğudur ve bundan taviz veremez. Ama öbür taraftan eşcinselliği normalleştirmek, eşcinselliği kamusal alanda hiçbir problem değilmiş gibi kabul etmeyi bizden beklemesin. Ne bireysel olarak ne hükümet olarak. İkisi birbirinden çok ayrı şeylerdir. Bu sınırı bir çekelim, ondan sonra konuşalım” ifadelerini kullandı.