Bakan Bilgin'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Küçük ve orta ölçekli işletmelerde sendikalaşmaya ve işçilerin sendikal haklarına karşı bir tavrın gelişmiş olması ve bir zihniyetin var olması. Bu bir tarihsel sorun olarak görülebilir ama buna karşı mücadele etmek tüm siyasi partilerin önemli bir görevidir. Emekçilerin, sermaye karşısında örgütlenmesini sağlayacak mücadeleyi desteklememiz lazım. 

Sendikalaşan iş yerlerinde, örgütlenen işçilere karşı tavırlar var. Örgütlenen işçileri, iş yerlerinden atmaya kadar uzanan girişimler var. Bunlar bana ulaştığı zaman sendikanın kimliğine hiç bakmam. Patronunu ararım. Bizim hukukumuza aykırı hangi işlem varsa uygularım, kapatmak da dahil.

Bizim görev alanımızda çalışma ilişkileri ilk sırada yer almaktadır. Endüstriyel ilişkilerde, işçi-işveren ilişkisi önemlidir. Biz devlet olarak nerede duruyoruz sorusu Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devlet emekçilerinin hukukunu düzenleyecek tedbirleri almaya gayret etmiştir. Cumhuriyet, herkesin cumhuriyetidir. Çalışanlarını koruyan bir sosyal devlet anlayışına dayanmaktadır. Modern toplumda sendikalar en önemli kurumdur. Emekçilerin örgütlenmesi onları işverene karşı eşit hale getirecek bir müessese olarak düşünülmüştür. Kanunlarımız bu anlayışla işlev görmektedir. Sendikalaşmayı önemli görüyoruz. Türkiye'de kamuda sendikalaşma oranı yüksek sayılabilir, işçilerimizde oran düşüktür. Yüzde 14 oranı Türkiye'nin geldiği yere oldukça geri anlayıştır. Neden küçük ve orta ölçekli işletmelerde böyledir. Tutucu bir anlayıştır.