Türkiye'nin Sesi Partisi'ni kuran Ayhan Bilgen, TV100'de katıldığı programda siyaset gündemine ilişkin açıklamaa bulundu. Bilgen, 6'lı masa ve tartışılan adaylıkla ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı.

''Altılı Masa gerçekten bir ittifak olarak seçime girecek mi emin değilim'' diyen Bilgen, ''Sayın Kılıçdaroğlu'nun rövanşist bakış açısını değiştiren yaklaşımını, partisini değiştirme çabasını çok değerli buluyorum. Altılı Masa'da daha bir ortak programda uzlaşamadı. Ortak bir programda uzlaşmadan nasıl seçime ortak girecekler. İki ortaklıkları bir Erdoğan karşıtlığı, bir de parlamenter sistem. Toplumun gündemiyle siyasetin gündemi arasındaki makas çok açık. Toplumun gündeminden çok faklı'' dedi. 

''Masadaki bazı aktörler oldu bitti havasında son anda işi kurtaracaklarını sanıyorlar'' diyen Ayhan Bilgen, sözlerine şöyle devam etti:

''Genel başkanlar konuşmaz ama başka konuşanlar mutlaka çıkar.  Ortak aday çıkaracaklarının zor olduğunu düşünüyorum. Adaylığın Kemal Kılıçdaroğlu'nun hakkı olduğunu düşünüyorum. Meral Hanım, iki büyük parti olarak biz yola beraber çıktık. Diğerleriyle beni denk görme diyor. İki aday öneriyor. Bunun önemsenmesini istiyor. Türkiye toplumu bir kişinin altı kişiyle ülkeyi yönetmesini doğru karşılamaz. Bu hesabı kim yapıyorsa yanlış yapıyor. Bu demokrasiye aykırı bir şey. Bir kişi halk seçecek ama o yönetmeyecek deniyor. Bunu Türkiye toplumu kabul etmez. Bir karar alacağında dönüp beş kişiye soracak. Bu da kriz olarak görülür.

Ben Başkanlık Sistemi'nin iyileştirilmesinden yanayım. Parlamenter Sistem'in değişmesini savunurdum. Ama bu Başkanlık Sistemi olmamalıydı. Anayasa ortak bir çatıdır. Kutuplaşarak anayasa yapamazsınız. Ülke yönetemezsiniz. Altılı Masa'nın anayasa önerisi de yarı başkanlık sistemi önerisidir. Türkiye'de güçler ayrılığına ihtiyaç var. Başkanlık Sistemi güçler ayrılığı açısından daha avantajlıdır. Tek adamlığın alternatifi bir kadın, beş adam değil. Türkiye'yi parti bürokrasileri yönetiyor. Bundan kurtulmamız gerekiyor. Eğer bundan kurtulamazsak Balkan Savaşları gibi bir şey yaşamaya doğru gidiyoruz.''