ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Orta Doğu turunun son durağı Filistin’e geldi. Blinken, Ramallah’ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. Abbas görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Uluslararası toplumu İsrail işgaline karşı çıkmamak ve yasa dışı yerleşim yerlerini engellememekle suçlayarak, iki devletli çözümü baltalayan, imzalanan anlaşmaları ihlal eden uygulamaları ve işgali ortadan kaldırmaya yönelik uluslararası çabaların eksikliği nedeniyle bugün olanlardan İsrail hükümetinin sorumlu tuttu. Filistin’in ve Birleşmiş Milletlere (BM) tam üyeliğinin tanınması çağrısında bulunan Abbas, “Filistin halkının uluslararası forumlarda ve mahkemelerde varlığını, meşru haklarını savunma ve halkımıza uluslararası koruma sağlama çabalarına karşı devam eden muhalefet, İsrail’in daha fazla suç işlemeye teşvik eden ve uluslararası hukuku ihlal eden bir politikadır" dedi. Bölgede barışın sağlanması için Abbas, İsrail'in imzalanan anlaşmaları ve uluslararası hukuku ihlal eden tek taraflı eylemlerinin tamamen durdurulması ile uluslararası referanslara uygun olarak işgalin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.

Abbas, “Uluslararası meşruiyet, şiddet ve terörizmden vazgeçme ve imzalanan anlaşmalara her zaman bağlılık gösterdik. İsrail'in başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarına sahip Filistin devleti topraklarındaki işgalini sona erdirmek amacıyla siyasi diyaloğu yeniden tesis etmek için ABD yönetimi ve uluslararası toplumla birlikte çalışmaya hazırız” dedi. Filistin halkının işgale sonsuza kadar devam etmesine izin vermeyeceğini vurgulayan Abbas, “Kutsal mekanların kutsallığı ihlal edilerek, Filistin halkının onuru küçümsenerek, meşru özgürlük, haysiyet ve bağımsızlık hakları yok sayılarak bölge güvenliği güçlendirilmeyecek” dedi.

"ABD, kutsal yerlerin tarihi statükosunun bozulmasına karşı"

Blinken ise yaptığı konuşmada, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin evlerinde, topluluklarında ve ibadet yerlerinde artan bir güvensizlik ve korkunun hakim olduğunu aktararak, “Bu nedenle, ilk etapta, şiddeti azaltmak ve durdurmak için adımlar atmanın ve aynı zamanda ileriye dönük daha olumlu eylemler için temel oluşturmaya çalışmanın önemli olduğuna inanıyoruz” dedi. Atılacak adımların aynı zamanda yeterli olmadığının da altını çizen Blinken, “Sadece şiddeti azaltmak için değil, aynı zamanda İsraillilerin ve Filistinlilerin aynı haklara, aynı fırsatlara sahip olmasını sağlamak için çabalamaya devam etmek de önemli. Şu anda Filistinlilerden gördüğümüz şey, genişleyen değil, daralan bir umut ufku ve bunun da değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Sayın Devlet Başkanı, teröre karşı tutarlı ve kararlı duruşunuzu da takdir ediyorum” dedi.

Filistinlilerin ve İsraillilerin hayatlarında eşit ölçülerde demokrasi, fırsat ve haysiyete sahip olması hedefine doğru etkin bir şekilde çalışmaya devam ettiklerini ifade eden Blinken, “Bunun iki devletin gerçekleşmesiyle sağlanabileceğine inanıyoruz. Başkan Biden bu hedefe bağlılığını sürdürüyor” dedi. İki devletli çözüme ulaşılması konusunda iki tarafında bu hedefi daha zor ve daha uzak hale getiren her türlü eylemine karşı olduklarını vurgulayan Blinken, söz konusu eylemlerin yerleşim yerlerinin genişletilmesi, ileri karakolların yasallaştırılması, yıkımlar ve tahliyeler, kutsal yerlerin tarihi statükosunun bozulması, şiddeti tahrik etme ve göz yumma olduğunu aktardı.

Her iki tarafın da mağdur veya fail ne olursa olsun her türlü şiddet eylemini kesin olarak kınamasını beklediklerini aktaran Blinken, “Bu nedenle, tüm bu hayati derecede önemli ve acil konuları tartıştık. Ayrıca Filistin’deki yönetimi ve hesap verebilirliğini geliştirmeye devam etmesinin ve Filistin yönetiminin kurumlarını güçlendirmesinin öneminden bahsettik. Bu da Filistin halkının refah seviyesini yükseltecek ve aynı zamanda demokratik bir Filistin devletinin zeminini hazırlayacaktır” dedi.