CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin önemini kavradığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum." dedi.

"Erdoğan, Montrö'nün önemini artık anladı"

Kılıçdaroğlu FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından başlıklar şöyle: 

"Ülkeyi biz yönetsek Montrö sözleşmesinin gereğini yerine getirir, asla ve asla tartışmaya açmazdık. Geçmişte hatırlarsanız "Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul'dan geçer" şeklinde Erdoğan'ın bir açıklaması var. Erdoğan tarihi bilmediği için,  Boğazlar’ın ne kadar güvenli olması gerektiğini bilmediği için, Karadeniz'in anahtarının Montrö olduğunu bilmediği için bunları söylemiştir. Ama artık eminim o da anladı ve Montrö'nün önemini kavradı. Dolayısıyla Kanal İstanbul'u da bir kenara bırakacaktır diye düşünüyorum.

Elektrik faturamı ödemiyorum, hazirana kadar en azından KDV’yi sıfır yapmasını istiyorum"

Parlamenter sisteme dönüş mutabakatı

Ülkeyi ileri götüreceğiz. Bugün AK Parti’den veya MHP’den beri Türkiye’nin sorularını dile getirebilir mi? Asla dile getiremez. Parlamentonun özgür iradesi yok.  Milletin vekilini millet seçmeli. Yeni bir Türkiye, yarının Türkiyesi diyoruz buna. Bugünün veya geçmişin Türkiyesinde gençler geleceğini yurt dışında arıyorsa bir problem var demektir. Ülkede Allah aşkına adalet var mı? Adalet çürürse demokrasi çürür."

Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. İlişkilerinde tarafsız olmalı, her gün konuşmaması lazım.  6 siyasi parti olarak programlarımız, dünyaya bakışımız farklı belki ama 6 siyasi parti Türkiye’nin geleceği açısından ortak hedefler belirlemek zorundaydık.

"Tek adam rejimine son veriyoruz"

Demokrasimiz daha güçlü olmalı. Türkiye dünyada itibar kaybediyor. 6 saygın siyasi lidere bir tarihsel görev düşüyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile Türkiye Cumhuriyeti devletinde hukuku yeniden inşa ediyoruz. Tek adam rejimine son veriyoruz.

"Ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz"

Bu masa devrilmez. Ülke bu haldeyken hiçbirimiz bu masayı deviremeyiz. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Burada A partisi B partisi yok, kararlı bir irade var. İçeriden  masayı dağıtamayınca bu sefer dışarıdan başka aktörleri devreye koymaya başlıyor. “Acaba geçmişte birilerine yeniden siyasi partiler kurduralım” gibi. Geçmişi değil biz yarının Türkiyesini düşünüyoruz.

Kılıçdaroğlu’ndan Cumhuriyet gazetesi manşetine yanıt

Laikliği unutmadık. Din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına alan, demokratik, laik, hukuk devleti, çoğulcu toplum düzeninin temelidir. Laikliğin toplum düzeninin temeli olduğunu zaten yazmışız buraya.

Raporu okumadan görüş beyan etmek doğru değil, önce raporu okuyacaksınız.

Denklem zor görülebilir ama bireysel hiçbir çıkar beklemeden sadece ve sadece ülkenin sorunlarına odaklanıyorsanız, sorunlarını samimi olarak nasıl çözüleceğini ifade edebiliyorsanız, karşılıklı güveni oluşturabiliyorsunuz.  Bireysel beklentimiz yoktur. Ülkenin bu kadar sorunu varken…

Önce hukuksal inşa, demokrasi, düşünce özgürlüğü gerekiyor.  İktidar olursak muhalefete hesap verecek bir zemini oluşturuyoruz.

Zeytinlik alanların madenlere açılması

Parlamentodan çıkamayan bir kanunu yönetmelik yaparak getirdiler, bu konuda davalar açılıyor. Zeytine saygı duyun. 

Sezgin Baran Korkmaz

Yeni bir Reza Zarrab vakası olacak. Sezgin Baran Korkmaz'ın yurtdışına çıkmasını Erdoğan istiyor. Yurtdışına çıkması için tüm çalışmalar yapılıyor, dönemin savcılarına talimatlar veriliyor. Rezalete bakar mısınız? Türkiye Cumhuriyeti böyle bir olayla hiç karşılaşmamıştı. Sezgin Baran Korkmaz'ın mal varlığı üstündeki haciz kaldırıldı, yurtdışına gönderildi. Şimdi de ABD'den istiyoruz. Çünkü ABD'ye gidip konuşmasın, kime ne kadar rüşvet verdiğini anlatmasın istiyoruz. Belki de Zarrab gibi orada itirafçı olup yeni bir hayat kuracak.  

"Liderler 'siz olun' derse ben aday olurum"

Herkes cumhurbaşkanı olmak ister. Ancak henüz adayın kim olacağı liderler arasında konuşulmadı, sadece ilkeler konuşuluyor. Liderler son olarak "hangi adayla kesin olarak kazanırız" buna bakacak. Diğer genel başkanlar adına konuşmayayım, benim bakış açım o. Liderler "siz olun" derse ben aday olurum. Bir yola çıktık, yola çıktığımıza göre Türkiye'nin geleceğini yeniden inşa edeceğiz. Sadece ben değil, hep birlikte yapacağız. Dolayısıyla güven verecek biri olması lazım. Birini seçtiğimizde "oh ne güzelmiş tek imzayla her şey oluyor, güçlendirilmiş parlamanter sistem de neymiş?" derse ne yapacağız?

"Başbakan adayımız da var, Meral Akşener, 'Talibim' dedi"

Dolayısıyla 6 lidere de güven vermesi gerekiyor. İğneyle oya işlemek gibi, 6 lider oturup düşünecek. Sonuçta bir gelecek inşa ediyoruz ve karşılıklı güven şart. Cumhurbaşkanı adayının devlet aklını bilmesi, devlet deneyiminin olması lazım. Çünkü belli bir süre devleti yöneteceksiniz ve yönetirken ittifak bileşenlerini gözardı edemezsiniz. Başbakan adayımız da var, Meral Akşener, “Talibim” dedi. Bütün bunları düşünüp hareket etmek zorundasınız."